Lafı hiç eveleyip, geveleyip, yan yollara sapmanın anlamı yok! Her işte olduğu gibi futbolda da istikrarı sağlayamıyorsanız, ağıtlar yakmayacaksınız arkadaş!
Fenerbahçe 9 yıldır şampiyonluğa hasret kaldı. En son 2013-14’te hedefe ulaşmışlardı. Bunun temelinde kuşkusuz istikrarsızlık yatıyor, gerek teknik adam, gerekse futbolcu transferlerinde yaşanan o yoğun trafiği anımsayın, biri geliyor, biri gidiyor. Bu süreçte verilere bakıyorum, yüzün üzerinde futbolcunun Fenerbahçe ile yolları kesişmiş.
Başkan Ali Koç 5 yıldır koltukta oturuyor, başarıyı yakalama adına maddi olarak her türlü desteği verdi, teknik adamların bir dediğini iki etmedi. Peki ya başarı?
İsterseniz dünyanın en kariyerli hocasını getirin, fark etmez! Alın size Jorge Jesus, apoletleri yıldızlarla dolu değil mi? Oyuncu tercihleri, hamleleri kariyeriyle hiç ama hiç örtüşmüyor!
Taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan, Avrupa’dan güçlü takımların radarına aldığı Arda Güler konusu irdelenmeye değer. Müthiş bir oyuncu. Yeteneğiyle zekası arasında inanılmaz bir iletişim var. Yeteneğiniz olabilir, ama bu oyunda zeka da bir o kadar önemli faktördür. Yani Arda Güler, tepeden tırnağa bu oyunun tüm özelliklerini taşıyor.
Düşünün, Jesus gibi bir teknik adam, onu kah yedek, kah hamle oyuncusu olarak kullandı. Neymiş gençmiş! Bırak oynasın, niye ona pranga vurdun bugüne kadar, bizleri de mahrum bıraktın!
İstanbulspor maçında gördük, bu oyun her türlü sürprize açıktır. Beraberlik golünü uzatmalarda yedi Fenerbahçe... Yani Arda oyundan çıktıktan sonra, artı bir de Emre Mor var. Yahuu arkadaş ikisi de teknik, çabuk ve topu ayağında tutabilen, zamanı iyi kullanan oyuncular, niye çıkarırsın? Böylesi kariyerli bir hoca bindiği dalı keser mi, kesermiş demek! Jesus, kendisini kurtaracak olanlara sırtını dönen bir tip! Fenerbahçe’yi sırtlayan Valencia’yı bile yedek soyundurmadı mı?
Maç bitiminde futbolcuları sahada toplaması belki iyi bir yöntem, nereden baktığınıza bağlı. Taraftar tepki gösterdi, Jesus da sinirlendi, Arda Güler sakinleştirmeye çalıştı!
Öyle yağma yok, taraftar bu oyunun vazgeçilmezidir, tepkilere kulağınızı kapatacaksınız, işinize odaklanacaksınız, şapkanızı önünüze koyup, kendi analizini yapacaksanız. NOKTA!
Jesus’un maç sonundaki görüntüsü bana bir fotoğrafı hatırlattı. Mustafa Denizli dönemi, içeride Gaziantep’le oynanan maç... Fenerbahçe ilk yarıda 3-0 mağlup, Denizli ikinci yarı başlamadan futbolcuları topladı, tribünlere, “Biz buradayız, biz iyi takımız” mesajını verdi. Skor mu? 4-3 Fenerbahçe lehine... KISSADAN HİSSE!
Fırsat ayağına kadar geldi
Önce Galatasaray, ardından Fenerbahçe’nin haftayı puan kayıplarıyla kapatması, zirve hesaplarını alt üst etti! Özellikle sokaktaki Beşiktaş sevdalıları umutlandı, kalan maçlar, öngörüler gırla gidiyor! Bir atasözümüz var; “Çıkmadık candan umut kesilmez” diye... Bir iş sonuçlanmadan o işin peşini bırakmamak gerekir, yani şampiyonluğun!
Galatasaray avantajlı, Fenerbahçe ve Beşiktaş yarışın içinde, yani Aslan yalnız değil, iki takım ensesinde! Fikstür önemli değil, baksanıza düşenler, ayakta duranlardan puanlar alıyor!
Mevcut tablo bana öngörüleriyle tanıdığımız, bu oyunun ustaları Mustafa Denizli ile Christoph Daum’u anımsattı;
“Lig mayısta başlar!” Valla bu öngörü günümüze ‘cuk’ oturuyor...
“Kaçan balık büyük olur” atasözünü futbola uyarlayalım, tam da zamanı! Kısaca açılımı kişiler eldeki imkanları iyi ve zamanında kullanmasını bilmelidir...
Demem o ki bu atasözü, Beşiktaş’la inanılmaz örtüşüyor! Niye mi? Antalyaspor ve Trabzonspor maçlarında kayıp dört puan var değil mi? Ekleyin Kartal’a eder size 66 puan. Yani kaçan balık, balık değil, orkinos, orkinos arkadaş!
Derbilerin havası suyu farklı olur, skor üzerine de öngörüde bulunmak zordur, fal açacak halimiz de yok!. Beşiktaş’ın maçı kazanarak zirveye tutunması açısından önünde büyük bir fırsat var. Bunu başaracak güçlü oyunculara da sahipler.
Hadi bakalım herkese kolay gelsin. Dostluğun öne çıktığı, iyi oynayanın kazandığı bir derbi olsun.
Güzel sözler
“Gençlik çok dayanmayan bir kumaştır...” - WILLIAM SHAKESPEARE