Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Gelibolu’dayım. Sabah oluyor. Evimin penceresinden dışarı bakıyorum. Arkada televizyon açık. Sesi kulağıma geliyor. Deprem haberleri. İçim kan ağlıyor, yüreğim yanıyor. Depremden bu yana gözüme uyku girmiyor.
Volkan Demirel’in feryadı kulaklarımda hep. Beynimi kemiriyor: “Yardım, lütfen yardım, yardım. Ne kadar yardım varsa gönderin, yardım edin. Sadece Antakya, Hatay değil, çevre illerimize yardım. Rica ediyorum, Allah rızası için yardım, yardım.”
Onunla birlikte gözyaşı döküyorum ben de. Aklımdan çıkmıyor.
Ama aklıma yaşadığım bir olay daha geliyor. Depreme yakalanmıştım ben de. Mazi gözümde canlanıyor. Japonya’da yaşamıştım o depremi, taa 26 sene önce. Neden biz hala onlar gibi olamadık diye düşününce acım daha da katlanıyor.
Anlatayım size de. Yıl 1997... A Milli Takım’la birlikte Osaka’da düzenlenen ve bir hafta sürecek turnuvaya gittik, takımın başında Mustafa Denizli hocamız var. Osaka Havalimanı’na kafileyle birlikte indik, pasaport kontrolü falan derken, ben de çevreyi gezdim.
Havalimanın çatısı tamamen çelikten, çünkü Japonya volkanik bir ülke ve sürekli depremler yaşadığını biliyoruz. Tavana baktım, birbirine geçmiş çelik direkler var. Dikkatimi çekti, eğilip, bükülüyorlar, ‘Ne oluyor?’ dedim kendi kendime... Deprem oluyormuş meğer o sırada. Ama kimsenin umurunda bile değil; benden başka!
Havalimanından çıktık, otele yerleştik. O kadar uzun yolculuktan sonra yoruldum, biraz kestirmek istedim. Yatak tekerlekli, tam yatağa uzandım ki, sanırsınız odada biri var, yatak yarım metre kadar yer değiştirdi. Kalktım, tekrar karyolayı duvara dayadım. Hatta uyumadan önce duş almak için banyoya girdim, duvarlar mermer görünümlü ama değil, vurduğunuz zaman ‘tak-tak’ sesler çıkaran sert plastikten yapılmış.
Bu sarsıntılar birkaç kez olunca, huylandım, kalktım camdan dışarı baktım, o da ne, A Milli Takım kafilesi otelin önünde toplanmış. Ben de apar-topar resepsiyona indim, dışarı çıktım, meğer o anda birkaç deprem olmuş. Benim yatak onun için ileri, geri gidip geliyormuş. Biz panik halinde dışarı çıktık ya... Japonlar da şaşırdı! Depreme değil, bize! Neden dışarı koştuk diye. Çünkü onlar için her şey normal. Yemek yiyenler, lobide oturanlar, sokakta yürüyenler. Hiçbirinin deprem umurunda bile değil. Biz de içeri girdik tabi. Sonraki günlerde yüksek binaların sallandığını gördüm birkaç kez daha. Ben de aldırmadım artık. Tabi ki ülkeme dönünceye kadar!
26 sene önce, 26 sene sonra... Japonya’dan Türkiye’ye. Beynimi kemiren sorular, sorular, sorular... Ve Volkan Demirel’in feryadı hep kulaklarımda. Neden arkadaş neden? Neden Japonya ile aramızda bu kadar fark var? Niçin hala onların 26 yıl önceki seviyesine bile gelemiyoruz?. Biz büyük bir ülke değil miyiz? Hani inşaat şirketlerimiz dünya devleri arasındaydı; nasıl oluyor da iskambil kağıdından yapılmış gibi binalarımız. Tamam, bunlar büyük depremler ama... Japonya’dakiler daha büyük! Binalar yapılırken neden denetlenmiyor?
Niçin mühendislerimiz, mimarlarımız boşta gezerken ilkokul mezunu bile olmayanlar müteahhitlik belgesi alıp apartman yapabiliyor?
Niçin, niçin, niçin? Sorular beynimi kemiriyor. Yazık değil mi bu ülkeye? Yazık değil mi onca insanımıza?
Eyy o binalara ‘sağlam’ ruhsatı verenler, imzayı atanlar, hepiniz suçlusunuz, eee denetleyen de yok, vicdanlarınız batsın sizin!
Böylesi acılı günlerde ‘tek yürek’ oluyoruz, bu bizim genlerimizde var, zor günlerin insanıyız ülke olarak. Gelibolu’da bunun örneğini yaşadım, inanın gurur duydum...
Belediye depremzedelere yardım kampanyası düzenledi, emeklisi, çalışanı, işsizi, elde avuçta ne varsa, yardıma koştu, helal olsun. Sadece burası değil, ülkemizin her tarafından yardımlar yağıyor. Biz böyle bir milletimiz, her şeye rağmen güzel insanlarız vesselam, iyi ki varsınız.
Vefat edenlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Allah böylesi acıları ülkemize bir daha yaşatmasın diyorum.
Sabah oldu. Gün aydınlandı. Yazıyı bitirdim. Televizyon başındayım. İçim içimi yiyor. “Sesimi duyan var mı?” diye bağırıyor yardım görevlisi enkazın arasındaki boşluktan kafasını uzatmış. “Sesimi duyan var mı?”
Gözlerim nemli. Neden 26 yıl önceki Japonya gibi olamıyoruz yarabbi...

Haberin Devamı

GÜZEL SÖZLER
Depremden sonraki sabah, jeolojiyi öğreniyoruz...” RALPH WALDO EMERSON