O, bizim kulvarın “Son Mohikanı”dır...
O, sadece spor yazarı, spor adamı değildir...
O, tepeden - tırnağa gazetecidir...
Apoletlerindeki yıldızları saymakla bitiremeyiz...
Yerine göre muhabir, yerine göre habercidir, boş durmayı asla sevmez. Gazetecilikte bildiklerini paylaşır, öğretir, yetiştirir. Mesleğine tapar, kıskanır, toz kondurmaz...
Eleştirir, ama asla kırıp - dökmez, gönül kırmaz... Yalanla - dolanla işi olmaz...
Gazeteciliğin ilkelerine sıkı sıkı bağlıdır, ödün vermez.. Kalemi mi?
Müthiş.... Yeter ki, sesini duyuracak bir klavye, bir telefon olsun. Abartmıyorum, yorumlarını, haberlerini tıkır - tıkır yazar, yazdırır, kelimesine dokunamazsınız...
Türkçe’yi bu kadar güzel ve anlaşır kullanan ender yazarlardan biridir...
Hatta tek başına bir gazete bile çıkaracak, donanıma sahiptir...
Onunla aynı havayı solumak, benim penceremden büyük şanstır, ödüldür.
Evet, Attila Gökçe ağabeyimizin bizim kulvarda 50. yılını TSYD’de kutladık, eşi Nermin abla, sürpriz bir gece hazırladı.
Kimler yoktu ki? En yakın dostları oradaydı... Üstat Hıncal Uluç’tan tutun da, Halit Kıvanç ağabeyimize kadar. Mustafa Denizli, Fatih Terim hocalarımız, meslektaşları, yetiştirdikleri, hepimiz oradaydık... Kızları, torunları, yani herkes tam kadro hazırdı.
İyi ki seni tanımışım, iyi ki seninle aynı takımda koşturuyoruz Attila Abi... Bu ülkenin, biz sevgili çıraklarının senden öğreneceği çok şey var daha. İyi ki varsın, nice yıllara abi...