İlk kez Eskişehir’de bir milli maç heyecanı yaşandı. Tribün desteği anlatılmaz, yaşamak gerekir. Doksan dakika susmak bilmeyen, müthiş sinerji üreten, stadı tıklım-tıklım dolduranlar, ay-yıldızlı ekibin coşkulu oyununa katkı sağladılar. En büyük teşekkürü onlar hak ediyor.
Devletin son yıllarda bütün olanaklarını seferber ederek inanılmaz bir tesisleşme hamlesi gerçekleştirdiğini biliyoruz, alkışlıyoruz. 2024’de aday olmamızın temel taşı bu modern statlardır kuşkusuz... Bu organizasyonu alacağımıza da inanıyoruz.
Buraya kadar her şey güzel... Gelelim ilk kez bir milli maçın oynandığı Eskişehir Yeni Atatürk Stadı’na... Mimarisi harika, geniş otoparkları inanılmaz... Ancak trafik sorunu var. Özellikle taraftarın özel araçlarıyla maça gelmeleri, dağılımda sıkıntı yaratıyor. İlerleyen günlerde stada tramvay seferleri yapılması konusunda çalışmalar sürdürülüyor.
Statla ilgili eksiklikler yok mu? Elbette var. İzlenimlerimi dile getirmek bir gazeteci olarak görevim. Basın tribünü çok iyi, ne var ki, bizler yani gazeteciler tuvaleti kullanmak için üç kat aşağı inmek zorunda kaldık. Böyle bir stat yapıyorsunuz, tuvaletler ya var ya da kapalı... Bu biir...
Tuvalete iniyorsunuz, bırakın hijyenik olmasını bir kenara, ışık bile yok, bu ikii...
Maçtan bir gün önce, stat çevresindeki etkinlikleri izlemek üzere orada kaldım, yağmura karşın futbolseverler müziğe doydular, coştular. Ne var ki, stattaki locaların bulunduğu koridorların toz-toprak içinde olduğunu gördüm bu üüüçç...
TFF yönetim kurulu üyesi Cengiz Zülfikaroğlu’na helal olsun, böylesi olumsuz şartları ortadan kaldırma adına ekibiyle saatlerce çalıştı. Stat içindeki o toz-topraklı koridorları temizletmek için bir firmayla anlaştı, sabahlara kadar ekibi çalıştırdı bu dööört...
Bitmedi... Havanın çok soğuk olduğunu da hatırlatalım. Ne var ki, stadın modern bir ısıtma sistemine sahip olmasına karşın kullanıma açılmaması da çok enteresan bir konudur. Bu talimatı kim verdi? Neden verdi, fazla araştırma şansımız olmadı, mutlaka bunun sorumluları vardır ne dersiniz? Bir yerlerden direktif mi geldi, doğrusu merak ediyoruz.
Dememiz o ki, Eskişehir bir futbol kentidir... Fatih Terim Hocamız, Eskişehir’den mutlu ve de umutlu ayrıldı. Belki gruptaki bazı kritik maçları da bu kentte oynatmayı düşünüyor.
İşin özeti, Moldova maçının Eskişehir’de oynanacağı aylar önceden belli olmasına karşın, Arena’daki gözle görülür eksikliklerin giderilmemesine doğrusu anlam veremedim. Kapalı kapılar ardında adresin Eskişehir İl Müdürlüğü olduğu iddia ediliyor.
Sevmek başka fanatizm başka
Sosyal medyayı kullanıyorum, ne var ki düşüncelerimi bu kulvarda pek dile getirmem. Elbette bir gazeteci olarak gelişmeleri yakinen izliyorum. Nereye varmak istiyorum, Antalya’da Finlandiya maçı öncesi gerçekleşen basın toplantısında Fatih Terim’e Beşiktaş’la ilgili bir soru yönelttim. Artı, bu sorumu iki kez yineledim.
Soru şu:
“Beşiktaş’ın ideal on biri, yani iskelet kadrosunda, Türkiye’de yetişmiş tek oyuncu Gökhan Gönül’dür”
Vay sen misin bunu soran, özellikle twitter’den saldırıya uğradık! Küfür-kafir bin para! Yahu arkadaşlar, Beşiktaş’ın ideal on birine bir bakın lütfen, Gökhan Gönül’ün dışında Türkiye’de altyapıdan yetişmiş bir oyuncu var mı? Elbette Necip’i, Atınç’ı biliyoruz. Yani, altyapıların A takıma oyuncu yetiştirmede geri kaldıklarına vurgu yaptık.
İskelet kadroya bakın, yabancılar belli... Diğer Türk arkadaşlarımızın hangi ülkenin altyapısında yetiştiğini görebilirsiniz. Dememiz o ki, herkesin eleştiri hakkı var, düşüncelerini dile getirmelerinden doğal ne olabilir? Ancaak, iş hakaret boyutuna gidiyorsa, buna eleştiri denmez.
Ben düşüncelerimi söyledim, siz de fikriniz-zikriniz varsa ki, o hakaret edenlerin olduğunu pek sanmıyorum (!)ortaya koyarsınız. Efendim, bizler Beşiktaş’ın başarısını engellemeye çalışıyormuşuz. Hadi ordan! Artı, Beşiktaşlı olmaktan da müthiş keyif alıyorum. Ancak gazeteci olduğumu da anımsatmak isterim o arkadaşlara! Bu mesleğin etik değerleri, kuralları var, bundan da bir milim taviz vermem.
Sevgiyle, fanatizmi karıştırmayalım. Nokta....
Her şey gönlünüzce olsun
Eskişehir’e 26 yıllık aradan sonra iki kez yolum düştü. İlki geçtiğimiz haftalarda sevgili hocamız Mustafa Denizli’yi Spor Bahane’ye konuk ettik. İkincisi ise Moldova maçına denk geldi. Milli maç da olsa, mutlaka Denizli hocamızla yollarımız kesişir; sohbetlerimiz, biraz hayata dair olur, çoğunluğunu ise futbol oluşturur. Kent Denizli’ye umut bağladı, Eskişehirspor’u yeniden Süper Lig’e çıkaracağına inanıyor. Valla biz de hocayı iyi tanıyoruz. “Çıkacağız” diyorsa, vardır bir bildiği... Bizce de çıkarır.
Sağ olsun, Moldova maçı süresince bizi hiç yalnız bırakmadı, yanımızda oldu. Denizli hocamıza olduğu kadar Başkan Halil Ünal’a da kentin müthiş bir destek verdiğini gözlemledik. Ne diyelim, her şey başkan ve hocanın gönlüne göre olsun, başarılar.