Yarım asra dayanan gazetecilik yaşamımda hiç kimsenin ne adamı oldum, ne de avukatı. Tabii ki bu uzun soluklu süreçte kişisel olarak destek verdiklerim oldu. Örneğin Beşiktaş’ın efsane Başkanı Süleyman Seba’ya 16 yıllık süreçte hep destek verdim, bundan da hiç ama hiç gocunmadım...
Destek olurken, öyle körü körüne yapmadım. Seba’nın 16 yıla 21 kupa sığdırdığını unutmayalım. Artı ekonomik anlamda da efsane başkan, Beşiktaş’ın kuruşunu çöpe atmadı. Ayrılırken 6 milyon dolar borç vardı, ancak kasada da 3 milyon dolar bıraktı. NOKTA!
Bakın ekonomiden hiç anlamam, benim için farklı bir kulvar. Öyle çıkıp ortaya ahkam kesemem, bu işi üstatlara bırakırım, yorumlarını sadece dinlerim, hepsi o kadar!
Demem o ki, Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, bana göre güzel işlere imza atıyor, bunları dile getirmek, onun adamı olmam anlamına da gelmez. Neticede Başkan Çebi, yönetim bazında müthiş bir tecrübeye sahip. Yani, oranın havasını suyunu iyi biliyor. Artı başarılı bir işadamı, ekonomiyi ondan daha iyi bilen olur mu, soruyorum!
Başkan Çebi, işbaşına gelir gelmez, siyah takım elbiseli adamları (icra memurları) gönderdi. Durun bitmedi, iki hatta üç ay maaşlarını alamayan personele bugün tıkır tıkır paraları ödeniyor.
Ya Ümraniye? Yerli, yabancı oyuncuların bugün bir kuruş alacakları yok, her şey gününde hesaplarına yatırılıyor... Başkan Çebi, kulübün borcunu aşağıya çekebilmek için kılı kırk yarıyor, çeşitli projeler üretiyor, işin özeti adam çalışıyor, boş durmuyor.
Bakın, depremle sarsılan ülkemizin sorunlarına da kayıtsız kalmadı. Son olarak “Bırakmam Seni Türkiyem” kampanyası başlattı. Başkan Çebi ve yönetim kanadı 10 milyon lira bağışlayarak ilk adımı attı. Bu kampanyadan gelecek yardımlarla, deprem bölgelerinde 6 okul yapılacak. Valla sizleri bilmem ama, Başkan Çebi ve yönetimini bu anlamlı adımlar nedeniyle kutluyorum, helal olsun. Ayrıca deprem bölgesine tam 215 yardım tırı gönderildi.
Bu pozitif fotoğrafa her maçta, “istifa” diye bağırmanın doğruluğunu bana kimse anlatamaz. Kaldı ki Beşiktaş taraftarı ‘vefalıdır’ böylesi anlamlı işlere imza atanlara hakkını verir, yanılıyor muyum? Başkan, “2025’e kadar buradayım” diyerek kararlılığını anımsatıyor. Biliyorum ki taraftarın tepkisinin temelinde takımın zirveden uzak kalışı yatıyor, haklı olabilirler, ne var ki o negatif tablo, yapılan başarılı işleri de ortadan kaldırmaz. Kaldı ki Başkan Çebi, teknik kadronun bir dediğini iki etmiyor, yapılan transferler ortada.
Kongre gelir, ortaya sandık konur, herkes özgür iradesiyle oyunu kullanır. Kimi istiyorsanız onu seçersiniz. Öyle her maçta ‘istifa’ diye bağırmak, bana göre asla çözüm değildir, önemli olan bu zor günlerde gerek yönetime, gerekse takıma sahip çıkmaktır. Taraftarlık da bunu gerektirir. “Bir gün değil, her gün Beşiktaş” sloganını da sizlere hatırlatırım...
Umutsuz olmayın her şey bitmedi
Başakşehir dün akşam bizi şoke etti, çeyrek final umutlarımız 6 dakikada yenen 4 golle uçup, gitti. Avrupa’daki diğer temsilcilerimiz Fenerbahçe ile Sivasspor ise bugün rövanşa çıkacak. İlk maçlardaki skor ne olursa olsun, bu oyunda her zaman umut vardır. Fenerbahçe rövanşa iki farklı mağlubiyetin ağırlığıyla çıkacak, ancak Sevilla’yı eleyecek güçtedir. Yeter ki Jesus, elindeki tüm kozlarını sahaya sürsün. Keza Sivasspor ilk maçta Fiorentina’ya iyi direndi, tek golle yenildi, rövanşta seyirci desteği bulursa eleme şansı var. İki temsilcimize de başarılar diliyorum
GÜZEL SÖZLER
"Hayattayken insanca yaşamayı unutmayın. Bir bakmışsın saat üç, bir bakmışsın saat hiç...
ÖZDEMİR ASAF
Gençler ısınıyor
Görüyoruz ki, Beşiktaş yeni transferleriyle bir çıkış yakaladı, iki de iki yaptı. Yenilerde biraz adaptasyon sorunu var, tabii ki bu da geçicidir. Bakın, Şenol Güneş’in lügatında ‘önyargı’ asla yoktur, kim iyiyse ona formayı verir, bu konuda onun kantarı adaletli tartar. Artı, Güneş’in gençlere zaman zaman şans verdiğini gözlemliyoruz. Nitekim Güneş, Semih, Berkay ve Ege’nin üzerinde çok duruyor, yeni sezonda vitrine çıkaracak. Hadi bakalım gençler durmak yok, hız kesmeden yola devam...