Gazetecilik mesleğine ilk adımımı 1973 yılında attım, halen de içindeyim. Tabii ki bu anlamda ilk uğrak yerim Beşiktaş’ın Şeref Stadı idi. O gün bugündür, bitmek-tükenmek bilmeyen enerjimle işime devam ediyorum.
O tarihten bugüne kadar Beşiktaş’ta olağan ve olağanüstü seçim kongrelerine tanıklık ettim, bire bir yaşadım. Her kongre öncesinde adayları kişisel kantarıma koyarım. Kimin ağır basacağını ya da kimin bir adım önde olduğu konusundaki öngörülerimde hiç yanılmadım, benzetme yerindeyse hep 12’den vurdum.
Beşiktaş’ın Olağan Genel Kurulu, geçtiğimiz hafta sonunda gerçekleşti ve Ahmet Nur Çebi yeniden başkanlığa seçildi. İki adayın yarıştığı kongrede Başkan Çebi, 20’de 20 yaptı. Biraz açalım... Yani Çebi’nin 20 sandıkta hep önde çıkması benim penceremden asla sürpriz olmadı.
Tabii ki Fuat Çimen’in böylesi negatif bir ekonomik tabloda ortaya çıkması, adaylığını koyması alkışı fazlasıyla hak ediyor, bravo...
Kongreyi Gelibolu’da youtube kanalından canlı olarak izledim. Katılımın beklenenin altında olması da asla sürpriz değildi.
Bakın arkadaşlar, demokrasinin olduğu yerde eleştiri vardır, olacaktır. Hakaret olmadığı sürece doğaldır. Herkes o kişilere saygı duymak zorundadır. Öyle bağırmakla-çağırmakla, itiş-kakışla, konuşmacının üzerine yürümekle ancak nahoş bir ortam yaratırsınız. Verilen bu görüntüler, Beşiktaş duruşuna yakışmadı!
Destek zamanıdır
Beşiktaş taraftarını çok iyi tanırım. Keza kongre üyelerini de... Her ne kadar tepki gösterseler de, ‘vefalıdır’, ne takımı, ne de yönetimi asla yalnız bırakmazlar.
Öyle ekonomik, para-pul işlerinden pek anlamam. Ancak borç-harç ortada... Başkan Çebi’nin o koltuğa oturduğundan bu yana kulübün ekonomisiyle nasıl boğuştuğunu iyi biliyorum. Siyah takım elbiseli (İcra memurları) insanların adeta uğrak yeriydi kulüp binası... Biri geliyor, biri gidiyor! Öncelikle bu geliş-gidişlere ‘dur’ dedi Başkan Çebi. Ardından personel ve futbolcuların alacaklarını tıkır-tıkır zamanında ödedi. Gerek cebinden, gerekse yine kendi olanaklarıyla evlerini ipotek göstererek, banka kredileriyle karşıladı. Bunlar bilinen gerçekler, bunları yok mu sayacağız?
Nereye varmak istiyorum ? Artık kongre geride kaldı. Başkan Çebi, üç yıl süreyle kulübü yöneteceğine göre, eleştirileri bir kenara bırakma, ‘birleşme’ ve de ‘destek’ olma zamanıdır.
Bu negatif ekonomik tabloyla Başkan Çebi tek başına mücadele edemez. Etse de nereye kadar? Bunun içindir ki, kulübe camianın maddi ve manevi destek vermesi şarttır.
Gelelim yeni sezona... Valla, başkanın avukatı değilim. Böyle bir şeye gereksinimi de yok. Her ne kadar ekonomik olarak düşünse de ki haklı, yarışmacı bir kadro oluşturacağından bir milim kuşkum yok. Bu anlamda yönetime yeni girenlere de büyük iş düşüyor. Kimin ne kadar kazandığını bilemem, bilmeye de asla niyetim yok. O koltukların kendine has kuralları vardır, bilmem anlatabildim mi?
Kim kazanır?
Beşiktaş’ta kongre rüzgarları sona erdi, seçilen seçildi, kaybeden evinin yolunu tutarken, sıra Galatasaray’a geldi. Görüyoruz ki, Galatasaray‘da kongre olayı neredeyse kaosa dönüştü, bir yapılacağı ilan ediliyor, hoppp iş mahkeme koridorlarına taşınıyor, iptal ediliyor! Neyse ki 11 Haziran’da kongrenin yapılması bekleniyor, tarih açıklandı. Haaa yeniden mahkemeye gidenler olabilir. Valla olur mu? olursa da, hiç şaşırmam!
Başkan Burak Elmas adaylığını koymayacağını açıkladı, meydan Eşref Hamamcıoğlu ve Dursun Özbek’e kalırken, daha önce aday olacağını açıklayan Metin Öztürk ise kulvar değiştirdi, Özbek’le birleşti.
Hem Özbek hem Hamamcıoğlu kongrede üyelerin kantarına çıkacak, bakalım bu kez kim ağır basacak? Valla, ‘şu kazanır’ diye bir öngörü de bulunmam zor! Neden mi? Galatasaray camiası bu anlamda çok ilginç... Rüzgar her an tersine dönebilir. Eşref Hamamcıoğlu ve Dursun Özbek, ikisi de liseli. Hamamcıoğlu’nun, Burak Elmas ile girdiği yarışı 40 oyla kaybetmesi, bu yarışın da zor geçeceğinin en büyük göstergesidir.
Hiç bir adayın, mali danışmanı değilim, para işlerinden hiç anlamam! Gelin görün ki, Galatasaray’da mali tablo öyle sanıldığı gibi tozpembe değil! Yani gelecek yeni yönetimi yüklü bir para ödemesi bekliyor! Demem o ki, mali yönden kim güçlüyse sanki avantajlı gibi gözüküyor. Bundan dolayı Dursun Özbek, sanki Eşref Hamamcıoğlu’ndan bir adım önde gibi gözüküyor. Ama yine de belli olmaz, açık kapı bırakmakta fayda var.
İşin özeti Burak Elmas’ın seçildiği kongreyi anımsayın, ona benzer bir yarış, camiayı bekliyor sanki! Her iki başkan adayının liseli olması kora-kor yarışmanın habercisi gibi sanki!