Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Süper Lig’de, 2014-2015 sezonunda Fenerbahçe’nin teknik direktörü İsmail Kartal... Sarı-lacivertli ekip, o sezon ligi ikinci sırada tamamladı, Şampiyonlar Ligi’nin ön elemesinde Shakhtar Donetsk’e elendi, UEFA’da yoluna devam etti. İsmail Kartal, o sezon bizce başarılıydı, sonra yollar ayrıldı! Aynı Kartal, gitti Ankaragücü’nü 1. Lig’den alıp, Süper Lig’e taşıdı.
Düşen takımı, yukarı çekmek kolay iş midir? İşte İsmail Kartal bunu başardı, şimdilerde yoluna emin adımlarla devam ediyor. Ligde altıncı sırada... Yukarı çıkar mı, klasmanı zorlar mı bilemiyoruz. Bildiğimiz tek gerçek, İsmail Kartal da yerli hocalarımız gibi başarılıdır. Sessiz sakin, işini dört dörtlük yapma adına varını yoğunu ortaya koyuyor. Kartal, son olarak eski takımı Fenerbahçe’yi deplasmanda, üstelik 50 bin taraftarın olduğu ortamda 3-1 yendi. Yönetimin yapamadığını yaptı, Cocu’nun da biletini kesti!
Aykut Kocaman ayrılırken, Fenerbahçe’yi ikinci sıraya taşıdı, başarısız mıydı? Bence hayır. Bu işler böyledir arkadaş; başarılı olursunuz ama yerli iseniz vay halinize! Ne oldu, Cocu geldi de ne değişti Allah aşkına? Fenerbahçe benzetme yerindeyse yerlerde sürünüyor, ligin 10. haftasında düşme potasına yakın, inanılır gibi değil!

Yabancı risktir
Yönetim, Cocu’nun işine son verdi -ki geç kalındı- şimdilerde teknik direktör arayışına girdi. Kim gelir, kimi getirirler, bilemiyoruz. Bu konuda bir dizi papatya falları açılıyor şu sıralarda!
Bildiğimiz bir gerçek var ki, o da Cocu’ya ödenecek bir yıllık maaşı... Ohhh ne güzel, 2 milyon euroyu cebine indirecek, o da tıpkı diğer Hollandalı meslektaşları gibi ülkesinde, bizim paracıklarımızla emekliliğin keyfini çıkaracak.
Yönetimin iç işlerine karışmak bize düşmez, meslek etiğimize aykırıdır. Cocu’nun bu bıraktığı enkazı ancak ve ancak yerli hocalarımız ayağa kaldırır. Yeni bir yabancı, yeni riskleri de beraberinde getireceğini cümle alem biliyor. Dileriz yönetim de bunun farkındadır. İsim vermem ama görünen köy de kılavuz istemez.

Derbi büyük fırsattır
Rotayı cuma günü oynanacak olan Fenerbahçe-Galatasaray derbisine çevirelim. Bir yanda Süper Lig’de adeta harakiri yapan Fenerbahçe, diğer yanda sakatlıklarla boğuşan Galatasaray... Ancak bu derbi, öyle klasiğin de ötesinde bir derbi... Dememiz o ki, Fenerbahçe penceresinden farklılıklar içeren bir derbidir. Ortada her yönüyle dağılmış, psikolojisi çökmüş, özgüven duygusu yerle bir olmuş, teknik adamı kovulmuş ve ligde alt sıralara taşınmış bir Fenerbahçe var!
Şunu biliyoruz ki derbi, Fenerbahçe’nin yeniden ‘varoluş’ maçıdır. Ortada hasta olan bir takım var, ayağa kalkma reçetesi de üç puandan geçiyor.
Tabii ki Galatasaray’ın da handikapları yok değil, sakatı çok. Ne var ki, rakibinin ligde bulunduğu konum (!) Aslan’ın en büyük avantajıdır, bunu bilir, bunu söyleriz.

Haberin Devamı

Takımdaşlık yoksa!
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, Yeni Malatyaspor yenilgisinden sonra yaptığı açıklamalar bence oldukça ilginç. Terim’in, “Ben tüm camiamızı nasıl bir araya getiririz onun derdindeyim” cümlesine takıldım. Demek ki, camia içinde de bir bölünmüşlük var. Terim, açık açık birleşme çağrısı yapıyor. Ekonomik şartlar ortada... Tecrübeli teknik adam bir yandan takımı, diğer yandan kulübün ekonomisini de düşünüyor, doğru da yapıyor.
Neticede Terim de Galatasaray Kulübü’nün değerli parçalarından birisidir. İstediği transferler yapıldı mı? Elbette hayır. Terim’in, elindeki malzemeden en iyisini yapma adına, gecesini gündüzüne kattığını biliyorum.
Aslan, Şampiyonlar Ligi’nde Schalke ile sahasında berabere kaldı, gitti Süper Lig’de Yeni Malatyaspor’a yenildi. Valla bu puan kayıplarını asla sürpriz olarak görmemek gerekir. Düşünün ki, zirveye oynayan bir ekibin üç as oyuncusu, ilk yarıda sakatlanıyor. Şaşırmamak elde değil...
Hoca ne yapsın? Ne diyor hocamız, “Birlikte ve birbiri için oynayan 11’e ihtiyacım var.” Takımdaşlığın olmadığı yerde başarı hayalden öteye gitmez! Velhasıl, Aslan da sıkıntılı bir süreçten geçiyor, bir yanda sakatlık, diğer yanda ekonomi... Ama şu anki tabloya baktığımız zaman Galatasaray’da öyle karalar bağlamaya, umutsuzluğa yelken açmaya gerek yok.