Süper Lig’de zirve yarışında müthiş bir Anadolu rekabeti var. Bir tarafta Trabzonspor, diğer tarafta Bursaspor...
Bu ikiliyi kovalayan ve Şota’nın göreve gelişiyle birlikte çıtayı yükselten, oynadığı futbolla beğeni toplayan Kayserispor, yarıştaki diğer iddialı Anadolu takımı.
Ya üç büyükler?
Ne siz sorun, ne biz söyleyelim! Onların tadı-tuzu hiç yok!
Fenerbahçe ve Beşiktaş yarıştan kopmamak için çırpınıyor!
Ya Galatasaray? Koptu, kopacak, bitti, bitecek! Rijkaard gönderildi, Hagi getirildi. Hoca değişimi de, Aslan’ı ayağa kaldırmaya yetmedi!
Taraftar, takımdan umudunu kesmiş, futbolculara ve yönetime sırtını çevirmiş! Yönetim adeta dağılmış, bıçak sırtında!
Hagi, Misimoviç’in biletini kesmiş... Sanırsınız ki, tek suçlu o!
Başarı da, başarısızlık da ortaktır, herkes payına düşeni alacak, kaçmak yok!
Böylesi bir tabloda birlik-beraberlik içinde olmak şarttır.
Bırakın birlikteliği bir kenara, neredeyse birbirlerini dövecekler! Ayhan Akman-Hakan Balta diyaloğu (!) her şeyi anlatmıyor mu?
Galatasaray, toparlanır mı, toparlanmaz mı? Bizce çok zor...
Niye mi? Arda yok, Baros yok.
Takımı kim ayağa kaldıracak, kim fırsatları gole çevirecek? Elano mu, Pino mu, yoksa Kewell mı?
Aslında Galatasaray, maça fena başlamadı, hatta ilk yarıda hem baskıyı kurdu, hem de pozisyonlar üretti. Hele hele 15’te Elano’nun kaçırdığı bir pozisyon var ki, evlere şenlik! Atsa belki maç kopacak, Aslan biraz olsun moral bulacak! Galatasaray’ın baskısı karşısında kontrollü oyuna dönen, savunmayı sağlama alan Kayserispor, ikinci yarıda risk alınca, bol pozisyonlu ve de heyecanı yüksek bir maç ortaya çıktı. Barış’ın bir topu direkte patlarken, Kayseri’den Santana, biri net, iki pozisyonu cömertce harcadı.
İkinci yarıdaki oyun, futbol adına gerçekten güzelliklerle doluydu.
Her iki takım da maçı kazanabilirdi, olmadı. Yine de böylesi zevkli bir mücadele ortaya koydukları için iki takımı da kutluyoruz.