Başlığa takılıp, iki teknik adamı kantara koymak gibi bir niyetimiz yok.
Şenol Güneş, kariyerine tarihi bir başarı ekledi, Devler Ligi’nden lider olarak çıkan ilk Türk takımı oldu. Helal olsun. Başkanı, yönetimi, futbolcuları, Ümraniye’deki tüm emekçileri gönülden kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz.
Gordon Milne de üç yıl üst üste şampiyon olarak Beşiktaş’ın tarihine geçen bir başka teknik adamdır. Nereye varmak istiyoruz; evet Şenol Güneş, Kartal’la iki yıl üst üstte şampiyon olarak iç hatlarda kariyerinde zirveye kanat çırpıyor. Devler Ligi’nde rekor kırdı, İngiliz meslektaşı Gordon Milne’nin rekorunu da egale edebilir. Bu şansı da yüksek bizce.
Ne var ki, iç hatlarda ligin 12. haftasındaki tablo, bu yarışın kıran kırana geçeceğini gösteriyor. Elbette Beşiktaş, liderin dört puan gerisinde olmasına karşın, tecrübesi ve kalitesiyle diğer rakiplerine oranla büyük avantajı var. Hele iç saha maçlarında bir tribün gücü var ki, adamın elini ayağına dolaştırır, alimallah... Kartal’ın son yıllardaki başarısında diğer bir faktördür tribün kalabalığı... Benzetme yerindeyse, her maçta sahanın içindeler. Bir takımla oynamadıkları kaldı, en büyük alkışı da onlar hak ediyor bence...
Takım oyunu
Efendim, hedef yakalanmışsa, skor tabelasına, ya da sahada kim iyi, kim kötü oynamış, ona bakmayız. Futbolcuları tek tek kantara koymak, bu oyunun ruhuna aykırıdır. Beşiktaş, Porto ile 1-1 berabere kalarak gruptan çıkarken, adını da bu anlamda tarihe yazdırmıştır. Bunu da takım oyununa borçludur.
Neymiş Talisca eski performansının uzağındaymış. Doğrudur, ama attığı gol tarihe geçmiştir. Kötü oynasa ne olur, oynamasa ne olur? Babel de oyun içinde çok görülmüyor ama bir ortaya çıkıyor, klasına yakışır vuruşlar yapıyor, top direkte patlıyor.
Cenk Tosun, gol atmadı ama Talisca’nın golündeki katkısı asla unutulmaz. Rakibi geçişi, asisti yabana atılır cinsten asla değil. Ya Pepe? Ortaya koyduğu mücadele ile sadece arkadaşlarına değil, bu işi yapanlara ders niteliğindedir. Porto’nun duran toptan attığı gol, Beşiktaş’a yakışmadı. Bu da şunu gösteriyor, bizler hâlâ takım savunmasını iyi yapamıyoruz, arkadaşlar!
Oğuzhan ve Tolgay
Takım içindeki rekabet, o ekibin kalitesine, kalite katar, biz bunu bilir, bunu söyleriz. Bunun en sıcak örneği Oğuzhan Özyakup ile Tolgay Arslan’dır. Tolgay, hem iç, hem dış hatlarda müthiş bir çıkış yakalarken, Oğuzhan gibi ismi yedeğe çektirdi. İşte forma rekabeti budur. Tabii ki Oğuzhan’ın kalitesi bizce malum ama performans olarak geriye düşerseniz, ki öyle, sizin yerinizi sizden daha iyi oynayan alır. Tolgay bunu gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla bu rekabet Beşiktaş’a müthiş katkı sağlamıştır, bunu da göz ardı etmeyelim.
Yiğidi öldür, hakkını ver
Görüyoruz ki, Galatasaray’da teknik direktör Igor Tudor’la ilişkiler pamuk ipliğine bağlı adeta!
Efendim, futbol böyle bir oyundur, fark yediğiniz anda sorgu odasına çekilirsiniz. Tıpkı Tudor gibi... Hiç kimse kalkıp, Başakşehir’in farklı galibiyetine gölge düşürme adına kılıf aramaya kalkmasın. Ortada takır-takır bir futbol oynayan Başakşehir var, aldıkları saha sonuçları asla rastlantı falan değildir, bilesiniz.
Dönelim Aslan’a... Igor Tudor’u Galatasaray’a geliş şekliyle hep eleştirmişimdir, bundan da taviz vermem. Ancak yiğidi öldüreceksiniz, hakkını da vereceksiniz. Aslan hâlâ lider mi? Lider... Eee nerden çıktı bu bilet kesmeler, papatya falları açmalar, anlamak da zorlanıyoruz!
Peki, Fenerbahçe altı puan geride, Aykut Kocaman hâlâ görevinin başında değil mi? Şunu söyleyebilir, bunun üzerinden İgor Tudor’u eleştirebiliriz: “Maalesef böylesi kadroyu Tudor iyi kullanamıyor.” Belhanda’nın açıklamaları da bunu eklemek de yarar var.
Haaa onca para harcanarak, onca transfer yapan Galatasaray’ın önünde tek çare, şampiyonluktur. Bu hedeften uzaklaşırsa ki, görünen o ki Aslan’ın işi kolay değil, Tudor’la ayrılık erken olur!
Abdullah Avcı gerçeği
Yerli hocaların başarıları beni müthiş mutlu ediyor. Onları bu köşeye taşımaktan, yorumlamaktan keyif alıyorum. Abdullah Avcı, benim penceremden hem iyi teknik direktör, hem de adam gibi adamdır. Başakşehir’in sessiz zirve yürüyüşünde Avcı’nın katkısı yadsınamayacak kadar büyüktür. Çıkıp şunu söyleyenler olabilir, efendim yönetim ve seyirci baskısından uzak oluşu, onu işine odaklandırıyor. Olabilir... Ne var ki Abdullah Avcı artık tecrübelidir, donanımlıdır. Başakşehir’in ligdeki konumu, Avcı’nın Milli Takım’la anılması bunun en büyük kanıtıdır.
Başakşehir iyi futbol oynuyor, Avcı bileği zor bükülür bir ekip yaratmış. Şampiyonluğun da en büyük adaylarından birisidir. Belli ki Avcı ve ekibi, şampiyonluğa odaklanmış. Bu rotadadan kolay kolay sapacaklarını sanmıyorum. Farklı Galatasaray galibiyeti de bunun en büyük göstergesidir. Fenerbahçe de toparlanma sürecinde, puan farkını kapatabilir. Eee bir de Kayserispor gerçeği var, onu da unutmayalım.