A Milli Takımımız’ın, Arnavutluk ve Moldova ile oynayacağı karşılaşmalar öncesinde Teknik Direktör Şenol Güneş, değerli meslektaşlarımla Riva’da bir araya geldi. Tüm yazarları tek tek telefonla arayan Güneş hoca, beni de aradı, uzaktım, katılamadım. O tarihi karede ben de yer almak isterdim, olmadı. Tarihi kare diyorum, çünkü bugüne kadar böylesi geniş katılımlı bir basın toplantısına tanıklık edemedik, maalesef! Dileriz, bu birliktelik uzun soluklu devam eder.
Şenol hocayı yakından tanıyanlar bilir, diline fren koymak gibi bir alışkanlığı yoktur, içinden ne geçiyorsa, sakınmaz, yan yollara sapmaz direkt söyler. Güneş’in bazen eleştirinin dozunu kaçırdığını kendisi de, bizler de biliyoruz. Neyse sözü ay-yıldızlı ekibe ve Güneş’e çevirelim. Açıkladığı kadro öyle aman aman sürprizlerle dolu değil... Genç ve olgun oyunculardan kurulu bir kadro, bence hiç de sakıncası yok, doğru tercihler var. Örneğin Emre Belözoğlu... Bu onurlu formayı, oynadığı futbolla hak ediyor, kimsenin de gıkı çıkmaz. Gençlere en büyük örnektir Emre. Artı iyi kaptandır, birleştiricidir. Burak Yılmaz da en olgun çağını yaşıyor. Ay-yıldızlı ekibe müthiş katkılar yapacağından bir milim kuşkum yok. Efendim dedik ya Güneş açık sözlüdür, öz eleştirisini de sakınmadan yapar. Nazım Sangare’nin Türk vatandaşı olduğunu bilmediğini itiraf etti, başkası olsa yan yollara sapar!
Elbette Milli Takım, ülkemizin, hepimizin takımı... Geçmişteki başarılarda sınırsız hep ay-yıldızlı ekibin yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz... Tabii ki başarısızta eleştiri olacaktır, yeter ki bunu yaparken, kırmadan-dökmeden yapalım. Geçmişte medya olarak, hep sayfa köşelerinden eleştirdik, hiçbir zaman meslektaşlarımız, basın toplantılarına katılmadı (bazı istisnalar hariç), özellikle duayen abilerimiz var, geliyorlar, aslanlar gibi sorularını, soruyorlar... Birileri gibi uzaktan ahkam kesmiyor! Kaldı ki Şenol Güneş’in apoletinde bir Dünya Üçüncülüğü var, tecrübesi bu anlamda üst seviyede. Özet olarak, bu zorlu görevde Güneş ve ekibine başarılar diliyoruz, o bizim içimizden, bizim ülkemizden birisidir, yaptıkları da ortada.
Gölge etmeyin
Hadi buyrun, burdan yakın! Yabancı futbolcu sınırlamasında yine başa döndük! Efendim, Kulüpler Birliği dün yabancı sayısını masaya yatırdı. 6+2+2 formülü gündemde! Tabii ki bu uygulama gerçekleşirse, yeni sezonda devreye girecek. Ligde yabancı sayısı aldı başını gidiyor, rakamlar inanılmaz, kasalar nerdeyse tam-takır! Eee bu tip kararları alırken kılı-kırk yaracaksınız, efendim, “yerliler çok pahalıymış” diyerek yabancı sayısını artırdınız, peki ne oldu? Elin yabancısı geliyor, yılda 3-4-5 milyon euroya top oynuyor. Bırakın parayı, yerli yetenekli yıldız adaylarının da önünü kesiyorlar! Ozan Kabak, fena mı oldu, yurt dışına kanat çırptı, hem kendisi hem de Galatasaray kazandı. Son söz, nasıl bir karar alırsanız alın, ama şu güzelim yıldız yerli adaylarımızın önünü kesmeyin, gölge etmeyin!
Lucescu doğru adres mi?
Efendim, Gelibolu’dayım ama artık insanlara ulaşmak bir tuş kadar yakın. Demek istediğim, burada da boş durmuyorum, araştırıyorum. Şenol Güneş’den sonra Beşiktaş’a kim hoca olacak sorusuna yanıt arıyorum her gün. Dostlar diyorlar ki, “Lucescu takımın en tepesinde olacak, oğlu Razvan, teknik direktörlük yapacak...” Ya arkadaşlar güldürmeyin bizi, Lucescu’nun kariyerine, başarılarına lafımız yok. Ama artık yeter, 73 yaşında emeklilik çağına gelmiş bir isimden söz ediyoruz. Kaldı ki, kariyerli bir hocaya sığınmak, günü kurtarmak modası geçmişte kaldı beyler!Şu yabancı hayranlığımıza lütfen bir son verelim artık. Hem ekonomik krizden söz ediyorsunuz, hem de yine yabancı peşinde koşuyorsunuz! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Yerli hocalarımızın suyu mu çıktı, alın size dört büyük takımın başında yerli var, yerli!
Alın size örnek, Ünal Karaman... Mali sıkıntılara bir de dar kadroyu ekleyin, fotoğrafa bakın, ligin dördüncü sırasında. UEFA Avrupa Ligi’ne katılma şansı yüksek. Valla helal olsun Karaman ve ekibine, böylesi negatif bir tablodan pozitif fotoğraf çıkarmak, büyük başarıdır, büyükkkk. Yabancılara kucak açan, onları baştacı yapan yönetimlere en büyük örnek Ünal Karaman’dır, helal olsun.
Nice yıllara Kartal
Beşiktaş, diğer bir deyişle asırlık çınar, 116 yaşına bastı, ülkemizin en köklü kulüplerinden biri. Gelibolu ve Çanakkale’de bir dizi kutlamalar yapıldı, ben de katıldım. Gelibolu Limanı’nda gerçekleşen havai fişek gösterileri izlemeye değerdi. O kutlamalarda sadece Beşiktaşlılar yoktu, Fenerlisi, Galatasaraylısı da Kartal’ın yeni yaşını kutladılar. Galatasaraylı bir dostum var Şakir Özergene, “Valla, helal olsun Beşiktaşlılara, bizler böyle kutlamaları yapamıyoruz” diyerek, anlamlı kutlamayı gerçekleştirenlere teşekkür etti. Kutlamalarda en çok emeği geçen İbrahim Ablay, Hakan Pehlivan ve Selman Yavaş alkışı da, övgüyü de hak ediyor... Gelibolu Belediye Başkanı Mustafa Özacar da sıkı bir Beşiktaşlı, bayrağını eline aldı, kutlamalara katıldı, taraftarlarla uzun süreli sohbetler gerçekleştirdi.
Fenerbahçe’ye taraftarı yeter
Fenerbahçe son haftalarda kıpırdanma içinde, zar-zor olsa da maç kazanıyorlar, tırmanışı şimdilik sürdürüyor. Bu tabloda bile taraftarı Fenerbahçe’yi asla yalnız bırakmıyor, çatlak sesler çıkaranlar da yok değil, sınırsız destek veriyorlar. Görüyoruz ki, Fenerbahçe’de de ekonomik kriz üst seviyede, yönetim taze para peşinde, projeler üretiyorlar, doğru da yapıyorlar. Yönetim, 4 Nisan’da “FENER OL” kampanyası için start alacak. Hedef rakam müthiş; 500 milyon lira. Fenerbahçeli iş insanları ve sanatçılar da kampanyaya destek verecek. Samimi bir şey söylemek istiyorum, bu kampanya büyük destek görecektir... Böylesi iddialı sözler etmenin adresi Fenerbahçe taraftarıdır, en zorlu süreçte takımlarını bir an olsun yalnız bırakmadılar, örnek oldular.