Beşiktaş üç farklı mağlubiyeti hak etti mi? Asla...
Galatasaray ürettiğini atıyor.
Ya Beşiktaş?
Bulduklarını kaçırmakta üstüne yok!
İyi oynayana değil, atana üç puan veriyorlar! İkinci yarıda topu oynayan, ofansta çoğalan Beşiktaş idi. Ne var ki, üretilenleri gole çevirecek bir krampon yoktu sahada!
Serdar Özkan, siz iki, biz üç diyelim. Hele iki ‘net’ pozisyon, atsa Galatasaray moralmen çökecek, her şey terse dönecek.
Nerdee?
Denizli’yi anlamakta zorlanıyoruz bazen... Sezona sıkıntılı başlamışsınız. Derbi maçı toparlanma adına bir fırsat...
Ama gelin görün ki, Denizli, gol silahlarını ilk yarıda yedeğe çekmiş, Nihat’ı bu yarıda savunmanın arasına sıkıştırmış! Nihat’a da yazık oluyor, Beşiktaş’a da! Nihat elbette golcü, ama nokta bir santrfor asla değil. Geniş alan oyuncusu olduğunu herkes biliyor. Bobo ve Nobre gibi forvetleriniz varsa, onları yedeğe çekmenin mantığını kim savunabilir?
Beşiktaş’ın iyi bir golcüye ihtiyacı olduğunu anlatmaktan dilimiz de tüy bitti! Ama anlayan nerdee?
Tabata, elbette kötü oyuncu değil... Ama gerekli miydi? Asla...
İki takımı kantara koyarsak, Galatasaray her haliyle ağır basar.Yıldızları var, takımı sırtlayacak oyuncuları var, golcüleri var, var oğlu var.
Sende? Yarısı bile yok!
Galatasaray beşte beş yaptı. Aradaki puan farkı dokuza çıktı. Elbette kapanır, kapanana kadar da atı alan Üsküdar’ı çoktan geçer!
Eğri oturup, doğru konuşalım. İki kupa kimseyi de aldatmasın. Fenerbahçe ve Galatasaray’ın kötü oluşları, iki kupanın kazanılmasında en büyük faktördür. Bu da madalyonun diğer yüzünde yatan bir gerçektir. İç hatlarda sıkıntı yaşayan Beşiktaş, Devler Ligi’nde bu oyuncu gurubuyla, istikrarsız futboluyla bırakın zirveye kanat çırpmayı, yere pike yapar!