Efendim, son aylarda sürekli yabancı oyuncu sayısını tartışıyoruz... Bu tartışmaların giderek yükselmesinin temelinde Milli Takım’ın altı maçta bir galibiyet alması yatıyor... Yabancının sınırsız olmasının elbette Türk oyuncuları olumsuz etkilediği bir gerçek... Kişisel olarak bu tartışmayı farklı bir kulvara, yani altyapılara çekmek istiyorum...
Süper Lig takımlarının doğrusu altyapılarını ben de merak ediyorum, eğitmenler yeterli mi acaba? Valla yeterli mi, yetersiz mi, bu konuda bilmeden ahkam kesmek bize yakışmaz. Ne var ki, altyapıdan oyuncu yetişmediğini bizler de gözlemliyoruz... Örnek büyük takımlar, son yıllarda altyapıdan yetişmiş kaç oyuncuyu A Takımı’na monte etmişler, ona bakalım? Ben anımsamıyorum! Şimdi ortada bir Altınordu gerçeği var, kadrosuna bakın bir tane yabancı oyuncu yok, hepsi yerli. Üstelik benzetme yerindeyse fabrika gibi, futbolcu üretiyor, satıyor, para kazanıyor. Altınordu tesislerini gittim, gördüm, tek tek gezdim, tepeden - tırnağa inceledim, hayran kaldım... Her şey mükemmel ötesi, okuluyla, statlarıyla, eğitmenleriyle valla çağ atlamış örnek bir kulüptür Altınordu...
İzmir’de, uçakla bir saat mesafede, teknik adamlarımıza, başkan ve yöneticilere duyurulur, gidip, görün lütfen. Gidin görün ki, şu yabancı sevdasından, günü kurtarma politikasından sıyrılın, hem ekonominizi düzeltirsiniz, hem de Türk futboluna yerli oyuncular yetiştirirsiniz, ne dersiniz?
Başakşehir kolay pes etmez
Milli maçları noktalarken, rotayı yeniden ligimize çevirelim... Kuşkusuz haftanın en önemli maçı Başakşehir ile Galatasaray karşılaşması olarak önümüze çıkıyor... Kantarda kim ağır basar, hangi takım kazanır, bilemiyoruz... Bildiğimiz tek gerçek, Galatasaray’ın sahasında taraftar desteğini arkasına alarak coşkulu ve de baskılı oynadığıdır...
Ne var ki , Aslan deplasmanda sıkıntı çekiyor, aynı coşkuya ulaşamıyor. Bu faktör Başakşehir’i avantajlı kılıyor. Artı Abdullah Avcı ve ekibi iki sezondur istikrarlı bir çizgi yakaladı ve bunu da sürdürüyor, tüm ağırlığını da ligimize vermiş durumda. Dememiz o ki Başakşehir, en az Galatasaray ve Beşiktaş kadar şampiyonlukla söz sahibi, kolay pes edeceğe de benzemiyor. Gerçi henüz erken, yol çok uzun...
Fenerbahçe’de sular durulur gibi, şimdilik camiada sessiz bir bekleyiş var. Aykut Kocaman hocamız yeniden işine odaklandı, önünde çok kritik bir Sivasspor maçı var... Kritik diyoruz, çünkü olası bir puan kaybı Fenerbahçe’deki tartışmaların fitilini yeniden ateşler! Sivasspor da ligde müthiş bir çıkış yakaladı Samet Aybaba hocamız ile, kutluyoruz, bu maçtan puan ya da puanlarla çıkması asla sürpriz olmaz.
Kartal, tura hazırlanıyor
İki yıllık tecrübesiyle Devler Ligi’nde ülkemizi gururla temsil eden Beşiktaş, büyük bir sürpriz olmadığı taktirde salı akşamı Porto karşısında ikinci tura kanat çırpacak... Nereye varmak istiyoruz, Kartal’ın yükü diğer rakiplerine göre ağır, ama zirveyi de kovalayacak kadar hem tecrübesi hem de iyi bir kadrosu var. Porto maçı öncesinde Akhisar karşılaşması da elbette önemli... Futbolcuların psikolojik olarak beyinleri salıya endekslidir, biliyoruz. Güneş hoca, oyuncuları Akhisar’a motive edecektir. Buradan alınacak kötü bir sonuç, salıya yansır, bizden söylemesi!
İki efsane Iraz ve İkiler
Bizim kulvarda neredeyse 45 yılı geride bıraktım, bu süreçte haberciliğe bir de yorumculuk ekledim... Ne var ki, en zorlandığım konu, sevdiğimiz ve kaybettiğimiz insanların arkasından yazı yazmak... Geçtiğimiz haftalarda sevgili Erdoğan Şenay ağabeyimizi toprağa verdik, üzüntümüz geçmeden bu kez İsmet Iraz ve meslektaşım Fahri İkiler’in vefatıyla sarsıldık, yıkıldık. İsmet Iraz ağabeyimin bende özel yeri vardır, sevecen ve babacan yapısıyla gönlümde taht kuran bir fotoğraftır... Türkiye’ye tekvandoyu getiren, sevdiren ve onca başarının altında imzası bulunan isimdir İsmet abi. Değerli dostum, meslektaşım Fahri İkiler; bir insana gülmek bu kadar yakışırdı. Müthiş donanımlı bir gazeteciydi Fahri İkiler... Mesleğin her kademesinde görev yaptı, muhabir, sunucu ve de yönetici... Tenisi de onun anlatımıyla daha çok sevdik... Iraz ve İkiler , bizim kulvarın iki efsane ismi, ikisini de sevdiklerimizin yanına uğurladık... Her ikisine de Allah’tan rahmetler diliyorum... Işıklar içinde uyuyun, bu gönül nefes aldığı sürece sizleri hiç unutmayacak.
101 gol büyük başarı!
Bir araştırma haberi geldi önümüze, hoşuma gitti yazmadan geçemeyeceğim... Araştırmaya göre, yabancı golcüler, yerlilileri ikiye katlamış, doğrudur.. Yani şu ana kadar Süper Lig’de oynan 99 karşılaşmada toplam 320 gol atıldı, bunun 219’unu yabancı, 101’ini ise yerli golcüler attı. Buna göre ligimizdeki yabancı oyuncular atılan gollerin yüzde 68’ine isimlerini yazdırmış, geri kalan yüzde 32 ise bizimkilere ait.
Valla rakam size yüksek gelebilir, benim penceremden açıkcası 101 gol başarıdır. Niye mi? Eee bu kadar yabancı olduğu ligde yine bizimkiler, forma şansı bulup gol atabiliyorsa, inanılmaz bir başarıdır.
Cenk Tosun, Tolga Ciğerci ve Burak Yılmaz en fazla gol atan Türk oyuncu olarak öne çıktılar, kutluyoruz, onlar bizim yüz akımızdır. Yerlilerin öne çıktığı tek takım ise Trabzonspor... 19 golün 12’sini yerli oyuncular attı... Burak Yılmaz yedi golle öne çıkan isim oldu, başarılarının devamını diliyoruz.