Hiç kimsenin sosyal yaşamına karışmak gibi niyetimiz yok... Futbolcunun da eğlenmeye hakkı vardır...
Her alanda olduğu gibi, bir işi kazanç sağlamak için yapan kimselere, ‘profesyonel’ denir.
Bu apoleti taşımak öyle sanıldığı kadar da kolay değildir, kuralları var. Uymuyorsanız, size kimse profesyonel diyemez!
Hele hele futbolcuysanız, kılı - kırk yaracaksınız, ‘adam’ gibi yaşayacaksınız, işinizi ‘dört-dörtlük’ yapacaksınız.
Sarı ya da kırmızı görebilirsiniz, hatta sakatlanabilirsiniz, eyvallah...
Ancak bu oyunda ‘kurşun’ yemek yoktur!
Öyle ‘yarasa’ gibi o bar, bu bar gezmeyeceksiniz arkadaş!
Taşıdığınız forma BEŞİKTAŞ forması, o formayı hafife alamazsınız! Ümraniye’de disiplin - misiplin kalmamış, herkes kafasına göre takılıyor!
Bakın, Beşiktaşlı sevgili dostlar, inanın Bilic’le, bu kadroyla, Kartal’ın Devler Ligi’ni kovalaması büyük şanstır.
Galatasaray, altın tepsi içinde ikinciliği Beşiktaş’a sunmuş...
Peki, bu şansı fırsata kim çevirecek?
Bilic mi, yoksa futbolcular mı?
Güldürmeyin Allahaşkına! Bilic, öyle eksiğe- gediğe sakın ola sığınmasın!
Yedekleri de hazır tutmak onun görevi, ne yönetimin, ne de bizim işimiz!
Bilic, önce aylardır, sahaya sürmediği Kerim Frei olayının hesabını versin!
Hesabı kim soracak, onu da merak ediyorum, doğrusu! Almeida’nın özgüven duygusu dibe vurmuş, üç metreden golü atamıyor! Olcay, Oğuzhan’ı araki bulasınız!
Savunma adeta yol geçen hanı!
Tolga , ne yapsın?
Atiba’ya alkışlar... Sivas’ta ayakta kalan tek isimdi doğrusu... Yerinde oynadı, oyunu rakip alana sürekli taşıdı, rakibin kritik ataklarına set çekerken, Bilic’e de ‘mesaj’ yolladı, anlarsa tabi!
Helal olsun Sivasspor’a... Onca sıkıntılarla boğuşmalarına karşın, çıkıyorlar, çatır- çatır toplarını oynuyor, kapanmıyor, rakip kim olursa olsun, gözünde büyütmüyor, gollerini atıyor, kazanmayı da fazlasıyla hakediyorlar.