Ben, onu, bunu bilmem... Bu oyunun birinci şartı, sahada kalmaktır. Kalamıyorsanız, takımınızı eksik bırakıyorsanız, size kimse çıkıp iyi profesyonel diyemez. Serdar Kurtuluş’un kişiliğine lafımız yok. Zaten ilk sarıyı görmüşsün, üstelik top orta sahada, yani ciddi bir tehlike yok. Eee sen ilk kartı unutuyorsun, rakibine arkadan ayaklarına dalıyorsun, ikinci sarıya davetiye çıkardığın gibi takımını da kritik maçta on kişi bırakıyorsun!
Olmadı Serdar kardeş, sana yakışmadı!
Hem kendini, hem de üç farkı yakalayan Beşiktaş’ı da sıkıntıya soktun, savunmaya kapanmak ve zamana oynamak zorunda bıraktın!
Peki, Tolga gibi tecrübeli kaleciye ne demeli? Kaleyi bırakıp, karta itiraz da nerden çıktı? Orada ne işin var Tolga kardeş? Bir de bu zorlu kulvarda takımın seni kaybetmesin, yokluğunun faturası ağır olur, bilesin!
***
Oyuna dönecek olursak, Beşiktaş farkı yakaladığı ilk yarıda çok akıllı oynadı. Almeida rakip savunmayı çarpraz koşularla yorarken, özellikle sağ kulvarı harika kullandılar, biri korner atışından olmak üzere toplam üç gol çıkardılar. Almeida, Franco ve Veli’nin attığı goller, bu akıllı futbolun ürünleriydi.
Beşiktaş’ın bu yarıda rakibini ciddi bir pozisyon vermemesi de, takım oyununun en büyük göstergesiydi. Franco, çok uzun boylu değil. Ne var ki, her hava topunda etkiliydi, top sektirmedi, iyi futbolunu bir golle taçlandırdı.
Şimdi kalkıp, çok kritik bir maçı kazanan Beşiktaş’ta eksik-gedik aramak haksızlık olur.
Beşiktaş, Kasımpaşa galibiyetiyle liderle arasındaki puan farkını beşe indirdi. Yarışta söz sahibi olurken, zirvenin ortakları arasında gösterilen ev sahibi takıma büyük bir darbe vurdu. Bu mağlubiyet Kasımpaşa adına birçok gelişmeyi beraberinde getirebilir. Şota’nın koltuğunun sallandığı kulağımıza kadar geldi!
Kusura bakmasınlar ama Kasımpaşa, maçı kazanacak üç farkı kapatacak bir oyun ortaya koyamadı. Özellikle ilk yarıda benzetme yerindeyse yan gelip yattılar! İkinci yarıdaki etkili bindirmeleri kimseyi yanıltmasın, yatsın - kalksınlar Serdar Kurtuluş’a dua etsinler! Serdar kızarınca, Kartal, tüm hatlarıyla savunmasına yaslanmak zorunda kaldı! Ancak atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmişti! Babel çok etkili bir krampon, her yerde onu görmek mümkün. Çok teknik ve sert şutları var. Ne var ki, oyun süresince hiç bir destek göremedi, hep yalnız kaldı.