İçimiz, dışımız Süper Lig olmuş. Varsa, yoksa sürekli bu kulvardaki gelişmeleri yorumluyoruz köşemizde... Buna biraz da Devler Ligi dahil oluyor. Peki, Türkiye TFF 1.Ligi’nde neler oluyor, oradaki başarıları niye görmemezlikten geliyoruz?
Burada da kıyasıya bir yarış söz konusu... Lider Ümraniyespor’u, Ankaragücü, Giresunspor ve Rizespor, izliyor... Aradaki puan farkı öyle aman- aman kapatılmayacak gibi değil.
Derdimiz, yerli hocaların başarılarını buraya taşımak, onları hatırlatmaktır. Bayram Bektaş, İsmail Kartal, Metin Diyadin ve İbrahim Üzülmez şimdilik bu yarışta söz sahibi takımın yerli hocaları...
Bektaş, Beşiktaş’ta futbolcu ve efendiliğiyle öne çıktı, şimdi Ümraniyespor’da teknik direktör olarak görev yapıyor ve lider... Onu bir puan eksisiyle Ankaragücü’nün hocası İsmail Kartal kardeşimiz izliyor. Kartal’ın, son sekiz maçta tek mağlubiyeti yok, alkışlıyoruz. Üçüncü sırada Giresunspor ve hocası Metin Diyadin... Rizespor ise dördüncü sırada ve başında İbrahim Üzülmez var.
Bu arkadaşlarımızı hem futbolculuğundan, hem de sosyal hayatımızdan tanıyoruz. Ancak arkadaşımız diye torpil falan yaptığımız yok. Onlar bu hatırlatmayı fazlasıyla hak ediyor. Hatta geç bile kaldık.
Kendileriyle ara sıra sohbet ediyoruz. İbrahim Üzülmez ara transferi bekliyor, takviye yaparak yarışta söz sahibi olmak istiyor. Ankaragücü, Kartal’la zirve uçuşuna devam ediyor. Şu anki tabloya baktığımız zaman dört yerli hocaımızın çalıştırdıkları takımlar, zirvenin en büyük ortakları.
Elbette lig uzun bir maraton, üç puanlı sistemde her an, her şey tersine dönebilir. Ancak bu hocalarımızın başarıları bize gurur veriyor, fırsat verildiğinde neler yapabileceklerini, hangi zorlukları başarabileceklerini gösteriyorlar. Her şey gönüllerince olsun...
İşleri zaten gol atmak!
Efendim, Beşiktaş’ın kupada Manisaspor’u 9-0 yenmesi, bir takım tartışmaları da beraberinde getirdi. Neymiş, bu kadar gol atılır mıymış? Atılır, kardeşim, atılır... Neticede bu oyunun doğasında gol var, onun için mücadele ediyor takımlar...
Neymiş, Mustafa Pektemek o son golü atmamalıymış... Olur mu kardeşim? Pektemek’in işi gol atmak, artı takımda zaten takımda forma şansı bulamıyor, bir de bu pencereden bakın arkadaşlar...
Yok etik mi, değil mi, bunun tartışmasına girmek bile bence yanlış. Şenol Güneş hoca, fark açıldıktan sonra, takıma fren yaptırması mı gerekirdi? Pes ki, pesss...
Futbol, adrenalini yüksek bir oyundur, sizler istediğiniz kadar kenar da bu anlamda uyarın, sizi duymazlar, topa konsantreler, dünyayı gözleri görmez. Bu anlamda Şenol hocayı kimse suçlayamaz.
Haaa geçmişte böyle bir maç hatırlıyorum; tarih 28 Eylül 2003, Beşiktaş - Trabzonspor maçı... Kartal maçı 5-0 kazandı. Beşiktaş’ın hocası Lucescu, Trabzonspor’un ise Samet Aybaba... Hafızam beni yanıltmıyorsa ki, hâlâ o maç gözlerimin önünde Lucescu, oyuncuların ‘yeter’ diye uyardığını biliyoruz.
Şimdi dönelim yeniden kupa maçına... Şenol hoca, haklı olarak takımda rotasyona gitti, şans bulamayanlara forma verdi. Bu açıdan bakarsanız, -ki bakmak gerekir- bu tabloda kim golü bulursa atar. Adamın gözünün yaşına bakmaz. Çünkü o yedekler forma peşinde arkadaş.
Lens zaten diken üstünde, bulduğunu tabii ki atacak. Negredo’da ilk on bir şansını zorluyor, haklı da. Bu fotoğrafa duygusal yaklaşımla bakarsak, her şeyi söyleyebiliriz.
Ne var ki, Emrullah kardeşimiz hiç üzülmesin... Tamam golleri sen yedin, ama tek başına suçlu asla değilsin. O top kaleye gelinceye kadar diğer arkadaşların neredeydi? Önce onları sorgulamak gerekir.
Kaleci o direkler arasında hep yalnız adamdır, biliriz. Bu fark seni asla küstürmesin, tam tersi daha çok çalış, motive ol. Elbette Beşiktaşlı futbolcuların Emrullah’ı teselli etmesi hoş bir tabloydu, onları da bu kardeşimize o üzüntülü anında sahip çıktıkları için kutluyoruz.
Kulaksızoğlu’nun her dediği çıkar
Şenol Güneş’in yardımcısı, en yakın arkadaşı Mehmet Kulaksızoğlu, medyaya çok yakındır. Kolay kolay kimseyi kırmaz, hatta küsmez. Geleceğe dönük öngörüleriyle de ünlüdür. Ne dediyse bugüne kadar hep çıkmıştır.
Bizler de kendine ‘fütürist’ lakabını taktık. Devler Ligi start almadan ona sorduk, ‘gruptan çıkarız’ dedi, haklı çıktı. İki yıl üst üstte şampiyonlukları da bildi. Derbi var ya bu hafta, açtık biraz vaktini aldık, hocamızın... Konuşmalarımızın detaylarına girmek bize yakışmaz, bizim fütürist dostumuz Kulaksızloğlu, “Bu sene de şampiyonuz, kimse merak etmesin” derken, telefonu kapattı. Araya girme şansım bile olmadı.
Dememiz o ki, öngörüleriyle hep on ikiden vuran Kulaksızoğlu, öyle laf olsun diye bunları söylemez. Gerçi, bence de Kartal, iç hatlarda her ne kadar kör-topal gitse de, şampiyonluğun en büyük adayıdır. Kartal’ın lige dönüş maçıdır Galatasaray derbisi, saha avantajını en iyi şekilde kullanacaklardır.
İşin özeti, çekişmeli ve keyifli bir mücadele bizleri bekliyor.