Kızmak, darılmak yok Samet hoca... İlk yarıda o kısıtlı kadro ve ekonomik krize karşın, öngörüleri alt-üst ederek Beşiktaş’ı zirveye taşıdın, seni göklere çıkardık. Hele hele gençlere sarılmanı ayakta alkışladık... Ne var ki, devre arası size pek yararamış hocam... Maalesef hem Beşiktaş’ı, hem de sizi ilk yarıda bıraktığımız gibi bulamadık!
Yanılıyor muyuz hocam?
Bir Belediye’ye bakıyoruz, bir de Beşiktaş’a... Farklılıklar bir hayli çok... Belediye’nin bir çok özelliği sizde yok!
Onlar çok koşuyorlar, orta sahada ayakta kalıyorlar, ofansa müthiş kalabalık çıkıyorlar, oyundan hiç ama hiç düşmüyorlar. Asla pes etmiyor ve kolektif oynuyorlar.
Beşiktaş mı?
Orta sahası hiç yok, ayakta kalan, mücadele eden oyuncu sayısı ise bir elin parmakları kadar az!
Beşiktaş, maç süresince rakibin çabuk ve iştahlı oyununa bir türlü ayak uyduramadı, öne geçtiği maçta skoru bile koruyamadı.
Siz de elinizdeki en büyük silahı yedekler arasına çekip, sahaya çıkarıyorsunuz. Olmadı hocam!
Şartlar ne olursa olsun Fernandes, listeye girecek kadar düzelmişse, onu tam tamına 68 dakika yedek kulübeye mahkum edemezsiniz.
Veli Kavlak, fizik gücü sıfır, hatta sıfırın altında... Necip Uysal, saman alevi gibi bir var, bir yok... O savaşan, rakibiyle boğuşan Necip’i doğrusu biz de arıyoruz! Olcay’ın, kumaşına, yeteneğine asla lafımız yok. Ancak sürekli kulvarını bırakıp, içeri hamleler yapıyor, pas vermesi gereken yerde şutlar atıyor, kanat boş kalıyor. Holosko golden başka bir şey düşünmüyor, Almeida, ilerde hep yalnızları oynuyor, kaderine razı oluyor!
Böylesi olumsuzluklarla dolu tabloda siz Fernandes gibi bir silahı on birde kullanmıyorsunuz.
Fernandes oyuna girdi, hem kalite yükseldi, hem de heyecan arttı... Kaldı ki, onun gibi bir oyuncunun sahada olması rakip için başlı başına bir tehlikedir.
Ancak, kalkıp, faturanın tamamını Samet hocaya kesmek belki ona büyük haksızlık olabilir. Onun da zaman zaman kadro tercihlerinde hatalar yapabileceğini unutmamak gerekir.