Bilal Meşe

Bilal Meşe

bmese@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İspanya ile bugün çok kritik bir maç oynayacağız... Hırvatistan karşısındaki kötü futbol ve kötü başlangıç ay-yıldızlı ekibimizin tüm havasını adeta yerle bir etti! Kimsenin ağzını bıçak açmıyor, İspanya’yı konuşacağımıza, Paris’teki o berbat oyunumuzu tartışıyoruz!

Önceki gün medya çadırında Fatih Terim hoca ile bir araya geldik. Terim’i yıllardır tanırım, hiç böylesine gergin görmemiştim! Yaklaşık iki saate yakın sohbette, Milli Takım’ın kötü futbolunun nedenlerini sorguladık, hep birlikte. Hoca, o süreçte özeleştiri de yaptı, sorularımıza net yanıtlar verdi.

Haberin Devamı

Terim, “İyi oynarsınız, ama yenilirsiniz, buna bir milim lafım olmaz. Ya ikinci yarıya ne demeli? Bırakın iyi oynamayı biraz direnç bile gösteremedik. Biz bu değiliz” derken haklıydı.

Yıldızımız Barcelona’daki Arda’mız oyunda kaldığı süreçte ne yaptı Allah aşkına? Sadece o mu, al birini, vur ötekisine misali! Geçmişe ağıt yakacak halimiz yok. Ne var ki, Terim’in konuşmaları arasında geçen iki cümle geleceğe dair ipuçları verdi bizlere! “Benimle veya bensiz bu takım yoluna devam edecek.” Artı fotoğraf çekimi sırasında “Haydi arkadaşlar bu kareyi bir daha göremezsiniz, gelin fotoğrafta yer alın” dedi. Bunları iyi irdelemek gerekir. Her türlü yoruma açık cümleler! Nereye çekerseniz, oraya gider!

Fatih Terim’in bu üstü kapalı cümlelerindeki adresinin neresi olduğunu herkes gibi biz de merak ediyoruz! “Fransa’dan erken döner miyiz, yolumuza devam eder miyiz” sorularının yanıtını ise İspanya maçı verecek!

Tek suçlu Ozan Tufan mı?

Futbolcunun kaderi budur! Kötü oynamaya gör, hele hele yenildin mi, vay halinize! Neymiş efendim Modric’in golünden önce Ozan Tufan saçını düzeltiyormuş! Sanırsınız ki yenilgide tek suçlu Ozan ve saçı! Ayıptır, günahtır... Eleştirilerin bir saçı düzeltme üzerine kurgulanması bu oyunun anayasasına aykırıdır, ‘saç’malıktır!

Adı üzerinde takım oyunu... Ortada kötü futbol ve kötü bir yenilgi varsa ki var, bunun faturası bir kişiye çıkmaz. Hadi Ozan saçını düzeltiyordu, peki savunmadaki o kalabalığın hiç mi suçu yok! Yoo hedef asıl o değil, Ozan üzerinden Fatih Terim’e yüklenmek! Saçı düzeltme, oynama hepsi bahane! Kaldı ki bu eleştirileri getirenler lig maçlarında Ozan’ı hiç de alıcı gözüyle izlememişler. Ozan’ı ne zaman izlesem maç içinde saçıyla sık sık oynadığını görmüşüzdür. Yani Ozan’ın istem dışı bir hareketi, daha açık kelime ile adamın ‘tiki’ var.

Haberin Devamı

Bizim yaştakiler anımsar, sevgili Ziya Doğan dostumuz futbol oynadığı yıllarda hem rakipleriyle mücadele eder, hem de arda kalan enerjisini formasının kollarını çekiştirmeye ayırırdı! Haa şunu dersiniz; “Ozan kötü oynadı”, eyvallah! Benim penceremden Ozan üç kişilik koşan ve mücadele eden bir oyuncudur. Böylesi bir fotoğrafı ‘saçıyla-başıyla oynadı’ diye eleştirenlere bir de büyük kulüp başkanının eklenmesi daha şaşırtıcıdır! Saç düzeltmelerine takılıp kalırsak, Türk futbolunu daha ileriye nasıl götürebiliriz Allah aşkına?

Ondan sonra ortaya çıkıp, “Bu turnuvaların niye gediklisi olamıyoruz” diye hayıflanmaya da hakkımız yok! Bu düşünceyle bir arpa boyu ileri gidemeyiz... Öyle arada bir turnuvalarda görünür, sonra kış uykusuna yatarız yıllarca! Bunun içindir ki, 4 Avrupa, 1 Dünya Kupası Şampiyonası görebildik 95 yılda!

Haberin Devamı

Ya sizler?

Efendim, TRT’nin Milli Takım muhabiri İbrahim Kırkayak’ı iyi tanırım... Efendi kişiliği bir yana kendisine ‘google İbrahim’ diye lakap takanlardan biriyim. Canlı yayında konuşmak, öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Dersinizi iyi çalışacaksınız, dilinize sahip çıkacaksınız. Kırkayak neredeyse ansikopedi gibi, taa 40 yıl öncesinin futbolda gelişen olaylarını günümüze taşıyacak kadar bilgilidir, bilgileri kağıda dökmez, neredeyse ezberler.

Bu işin bir yanı... Efendi ve saygılıdır... Hırvatistan maçı sonrası Fatih hocamız ile yaptığı canlı yayın sırasında ceketinin önünü ilikledi, biraz da sesi titredi. Ne var ki Kırkayak heyecanlıdır, bu özelliği sesine de yansır.. Kırkayak’ı diğer meslektaşlarından ayıran özellikleri budur. Vay sen misin Terim’in karşısında ceketinin düğmesini ilikleyen, konuşurken sesi tirteyen! Sosyal medyada kendini bilmezlerce linç kampanyası başlatıldı, bir ipe çekilmediği kaldı! Bizim aile kültürümüzde, büyüğe saygı küçüğe sevgi vardır... Terim’in karşısında ceket iliklemek bir korku ifadesi değil, tam tersi saygıdır. Bizler böyle gördük, bu terbiyeyle büyüdük. Ya sizler?