Geçmişi irdelemek, orada takılı kalmak, hiç doğru bir yöntem değildir. Geçmişten ‘dersler’ çıkarabiliyorsak, ne ala... Efendim, ‘O niye yokmuş, bu niye varmış’ı sorgularsak, bir arpa boyu ileriye gidemeyiz! Yaşamın her parçasında, olumsuzluklar, hatalar vardır, olacaktır.
Öküzün altında buzağı aramaya bayılıyoruz. Dememiz o ki, A Milli Takım’da, ‘yediler olayı’ hiç bitmeyecek, hep gündemdeki yerini koruyacak. Revizyona ve de radikal kararlara uğramış, yenilenmiş ay-yıldızlı ekip, ağzıyla kuş tutsa bile, ‘yediler olayını’ ancak başarılı skorlarla unutturabilir.
Futbol göreceli bir oyundur, herkes farklı pencereden bakabilir, buna gıkımız çıkmaz. Birine göre, bu değişim ve radikal kararlar doğrudur, kimine göre yanlıştır, eyvallah...
Eleştiri bu oyunun olmazsa, olmazıdır... Ancak eleştirirken, beyaz camlarda yorum yaparken, dilimize sahip çıkacağız. Hele hele kullanacağımız kelimeleri cımbızla çekmek zorundayız. Çünkü dilin freni yoktur, bir kelime çıktı mı geri dönüşü yoktur.
Seviyeli ve de akılcı yorumlara şapka çıkarırız. Ancak yıkıcı ve de kırıcı olanlara söyleyecek çok lafımız vardır.
Kırmadan-dökmeden
Fatih Terim’e elbette herkes soru sorabilir. Hiç kimse çıkıp size, ‘Bu soruyu niye sordun?’ deme hakkına sahip değildir. Ne var ki, soru sormak da bir sanattır gazetecilikte. Seviyeli sorulara hiç kimse karşı çıkamaz. Diyeceğimiz o ki; soru var, sorucuk var!
Nereye varmak istiyoruz? Elbette ‘yediler’ olayı ile ilgili bizim de düşüncelerimiz var, bunu da köşemizde açık yüreklilikle ortaya koyarız, koyma hakkımız da var.
Bizim kulvardaki ustalarımıza müthiş saygımız var. Örneğin Atilla Gökçe ve Şansal Büyüka... Bilgi-birikimlerine, yorumlarına her zaman saygı duymuşumdur. Takımdaşım Ercan Güven, bu zincirin bir halkasıdır. Onların lugatında “kırmak-dökmek” yoktur, tam tersi haberciliği ve de araştırmacı yönlerini yorumlarının her satırında görmek mümkündür.
Şansal Ağabeyimiz, hafta içinde MİLLİYET’te Arda Turan ile ilgili ve de çok iddialı bir yorum yaptı. Adım gibi biliyorum, Şansal Ağabey bu barışı köşesine taşımışsa bir bildiği vardır. Öyle araştırmadan yazmaz. Tarzı değil, çünkü gazeteci. Bakın Gökçe, Büyüka Ağabeyimizin ve de Güven’in yorumlarına, buram-buram seviye kokuyor. Yani, birileri gibi ağacı kökünden sökmüyor.
Sözü senettir
Bizler de yorumcu olmanın yanı sıra haberciyiz. Gelişmelerin perde arkasını araştırmak, doğruları sayfalarımıza yansıtmak asıl işimiz... Bizler ise, ‘yediler’ olayına farklı pencereden bakıyoruz, bu defterin şimdilik açılmamak üzere kapandığı biliyoruz. Çünkü kapalı kapılar ardında ufukta hiç de ‘barış’ görünmüyor da ondan!
Teknik adamlık kariyerine irili-ufaklı tam tamına 16 kupa sığdıran, ulaşılması güç rekorlara imza atan Fatih Terim’in gözü karadır, aldığı kararlardan dönüşü çok zordur. Hırvatistan maçına çıkardığı kadroya bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır. Her türlü riski, acımasız eleştirileri göze alan Terim, bildiği doğrudan bir milim sapmaz, mücadeleyi sever. İşin özeti, Terim, çarpışa-çarpışa yola devam edecektir.
Hırvatistan maçında gençleştirilmiş kadro çok mu olağanüstü oynadı? Hayır... Ne var ki, mücadele isteklerine, direnişlerine hayran kaldım. Hırvatistan çok pozisyon yakaladı, direkleri dövdüler, olabilir. Ya tabela? Orayı da göz ardı etmeyelim. Dünya Kupası için yola çıkan bu kadroya sabır gösterelim, şevklerini kırmayalım, ne dersiniz?
Hırvatistan maçı sonrası meslektaşım Turgay Demir’in, “Daha önce Galatasaray’dan Milli Takım’a gittiniz, şimdilerde Milli Takım’dan Galatasaray’a gideceğiniz söyleniyor” sorusuna Terim hocamız, “Evet, benim kulağıma geliyor, dönüşte o işe bakacağız” yanıtını verdi. Demir’in sorusu günceldi, çünkü ortada Galatasaray’ın ilk kez sitesinden Terim’i doğum gününü kutlayan mesaj yayınlamıştı.
Terim’in “O işe bakacağız” demesi, bir anda farklı platformlara çekildi. Galatasaray’ın bu anlamlı jesti alkışlanır, ancak bu demek değildir ki Terim yeniden Aslan’a dönecek! Fatih Hoca, Fransa sonrası gerekeni yapmış, TFF Yönetimi hocayla ‘yola devam’ demiştir. Fatih Terim, asla işini yarı yolda bırakmaz, onun sözleri bizim için sağlamdır, senettir.