Oyun keyifli, mücadele üst seviyede, her iki kalede fırsatlar, fileleri bulmayan toplar...
Sadeci biri hariç...
O da Güven Yalçın’ın 18. dakikada attığı kafa golü...
Efendim, top taç çizgisinden çıktı mı, çıkmadı mı, bilemiyoruz, bize karanlık! Haa bu tip pozisyonlarda malesef çizgi kamerası yok! Bana sorarsanız, çıkmış gibi değil, çıktı!
Tamam, öyle veya böyle gol olmuş, ilk yarı bitmiş, neyin itirazıdır arkadaş? O arada cep telefonunu nereden buldun, kimin elinden kaptın? Üstelik sen kaptansın. İtirazdan çift sarıdan kızardın, takımını da eksik bıraktın, beğendin mi yaptığını? Üstelik, ilk yarıda harika kora - kor mücadele eden, fırsatlar yaratan, üç puanı kovalayan bir Sivasspor vardı, hatırlatırım! Hatta Sivas’ın farklı yenilgisinde gördüğün o kırmızı kartın ön plandaydı, kardeş!
***
Gelelim bize keyif veren karşılaşmaya... Her iki takımın da hedefi aynı, basamak çıkmak, yani üç puan. Bu faktör ilk yarıda maçın kalitesini bir tık yukarı çıkaran en büyük faktör idi.
Daha dakika üç... Rosier’in kısa düşen kafa şutunda, Max Gradel, solda topla buluştu, sert vurdu, Ersin yüzde yüzlük pozisyona set çekti. Ghezzal’ın bir sol ayağı var ki, raket gibi... Risk almıyor, sade oynuyor, sıkışan oyunu uzun paslarıyla açıyor, ortaları yürek hoplatıyor. Nitekim Güven Yalçın’ın attığı kafa golündeki asisti tam nokta atışıydı. Aboubakar’ın yokluğunda Güven Yalçın görevini yerine getirdi, ikinci yarıda yerini Larin’e bıraktı.
Tartışmalı golün stresini üstünden atan konuk takımda Yatabare’nin bir şutu direkte patlarken, Mensah’ın net bir pozisyonu cömertce harcadığını da anımsatalım.
***
Elbette böylesi bir rakip karşısında on kişi mücadele etmenin zorluğunu iyi biliriz. Buna karşın, konuk takım zorunlu olarak savunmasına kapanırken, ofansif oyunu da unutmadı, tehlikeli çıkışlar yapmadı değil. Valla kafa tuttular kafa! Hele bir 77. dakika var ki, Kartal’ın yüreği ağzına geldi! Welinton, Yasin’in kademesine girdi, topu kornere çeldi.
Ve dakika 84... Kartal’ın derin nefes aldığı an... Dorukhan kendi yarı alanında uzun bir pasla Larin’i kaçırdı, golcü futbolcu zor pozisyonda köşeden topu filelere gönderirken, olası bir puan kaybına da set çekti, kilidi açtı. İkinci yarıda oyuna giren Oğuzhan nefis bir vuruşla farkı üçe çıkarırken, ‘acaba eski günlerine mi dönüyor’ sorusunu da akıllara getirdi.
Bir kez daha gördük ki, artık kolay maç yok, rakip on kişi kalsa da fark etmiyor. Üç farklı galibiyet kimseyi aldatmasın, Kartal eksik rakibini yenerken, zorlanmadı değil. Ya konuk takım eksik kalmasaydı?
Neticede Kartal, üç puan kanat çırparken, ikinci sıraya yerleşti, ‘yarışta ben de varım’ dedi.