Uluslar Kupası’nda üçüncü puan maçımızı Rusya ile oynadık, ne var ki puan hesaplarımız tutmadı. İsveç’te mağlubiyetten bizleri galibiyete taşıyan A Milli Takımımız’dan bu özelliğini Rusya maçına yansıtmasını bekledik, hayal kırıklığı yaşadık.
Nedeni çok basit, şu duran toplardaki zaaflarımıza bir türlü çare bulamadık. Yani, takım savunmasını bir türlü beceremiyoruz maalesef...
İlk yarıda Rusya’nın etkili ve baskılı oyununun diğer en büyük nedeni ise yaptığımız top kayıplarıdır. Özellikle orta alanda iyi pas yapamaz, top kaybederseniz, rakibin baskısına davetiye çıkarır, golü de yersiniz!
Roman Neustadter’in attığı ya da ayağına çarpıp (!) yediğimiz gole bakın! Bir korner atışı, top yan direkten dönüyor, savunmadaki adam paylaşımın yerinde yeller esiyor! İyiyiz, güzeliz, gelecek adına umut doluyuz, tamam... Ne var ki, şu savunmadaki kronikleşmiş hastalığımıza Lucescu’nun sıkı bir neşter vurması şart oldu.
Bu oyunun temel kurallarında bir numara, topa sahip olmaktır. Yani top hep bizde olacak. Aksi durumda, ilk yarıda böyle idik, pozisyon üretemediğiniz gibi, rakibimize altın tepsi içinde üç puanı ikram ettik!
Bosna Hersek maçında mükemmel bir oyun ortaya koyduk, kazanma adına her şeyi yaptık, gol atamadık. Maalesef Milli Takımımız Rusya karşısında bu görüntüsünün bir hayli uzağındaydı.
İkinci yarıya ay-yıldızlı ekibimiz biraz daha derli-toplu, top kayıplarından arınmış ve baskı yapan görüntü içindeydi. Nitekim Rusya savunmasına çekilmek zorunda kaldı. Ürettiklerimiz elbette vardı. Örneğin Cenk Tosun (2) ve Çağlar’la pozisyon bulduk, ancak kaleciyi geçemedik. Özellikle Cenk Tosun, iki pozisyonda da çerçeve yerine topu kaleciye nişanladı.
Rusya bu baskımıza, bizim yapamadığımız takım savunmasıyla karşı koydu, fırsat bekledi. Onu da 78’de Denis Cheryshev’le bulurken, puan umutlarımızı alıp, götürdü.
İşin özeti, Avrupa Uluslar Kupası’nda belki hedefi yakalayamayız, ancak bu kulvarın bize geri dönüşleri kesinlikle olacaktır. Değişime uğramış ay-yıldızlı ekibimiz, bu kulvarda tecrübe kazanacaktır. Çünkü takımımızın önünde büyük bir hedef var. O da Avrupa Şampiyonası elemeleridir. Dememiz o ki, bu kulvar, tecrübe ve hatalarından arınma adına büyük bir fırsattır.