İlk maçta Arsenal’i sallayan, gollük pozisyonlar üreten, ancak yıkamayan Beşiktaş, taraftarına ‘umut’ aşılayarak gitti Londra’ya...
Doğrusu bizler de en az onlar kadar, güvenmiştik Kartal’a.
Ne var ki, Devler Ligi’nin gediklisi Arsenal’i evinde devirmek, sanıldığı kadar da kolay olmadığını cümle alem biliyor.
Yine de “Neden olmasın?” dedik... Kaldı ki, ilk maçta rakibini sahasına kapatan Beşiktaş, kadrosuyla, sistemiyle, coşkusuyla bu zorluğu terse çevirecek donanımlara da sahipti. Ama böylesi iki ayaklı maçlarda, ilk bölümde yakaladığınız fırsatları gole, ya da gollere çeviremediğiniz zaman, rövanşta sıkıntıya yelken açarsınız. Futbol şansının yanınızda olmasını istersiniz.
Aslında Beşiktaş, maça kötü başlamadı. Arsenal’ın yoğun baskısına, pas trafiğiyle ve de oyun disipliniyle set çekmesini de bildiler. Bu anlayış taa ki, uzatmanın son dakikasına kadar sürdü, Sanchez’in attığı gol, Kartal’ın tüm güzelliklerini sildi süpürdü! Ancak Beşiktaş, ilk yarıda pas yüzdesini bir türlü üçüncü bölgeye taşıyamadı. Yani, rakip savunmayı sıkıntıya sokacak, o duvarı aşacak, pozisyonlar üretecek gerekli sayısal çoğunluğu bir türlü yakalayamadı. İşin özeti, bu yarıda Kartal, hep duvara çarpıp, geri döndü! Artı, oyunun hemen başlarında hatalı geri paslarda, Tolga kalesinde iki kez sıkıntı yaşarken, bizim de yüreğimizi ağzımıza getirdi. Uzatmadaki Sanchez’in golünü de, alınmasın ama Tolga’ya da pek yakıştıramadık! O gol de, Tolga kadar savunmacıları da es geçersek, ayıp olur! Peki, ikinci yarı? Kartal, ‘bir’ gol için sahanın her yerinde ‘risk’ aldı, doğru yaptı, bizim de iştahımızı kabarttı. Başka bir deyişle Beşiktaş, gerçek kimliğini ortaya koydu, oyunun belli bölümlerinde öyle bir baskı yaptı ki, Arsenal savunmasına nefes aldırmadı. Bu baskı Gökhan Töre’nin oyuna girişiyle üst düzeye çıktı. Bu oyunda risk aldığınız anlarda kalenizde doğal olarak tehlikelere de davetiye çıkarırsınız. Neyse ki şansımız yaver gitti, o tehlikeler gole dönüşmedi.
Debuchy’nin 75’de çift sarıdan oyun dışı kalması, Devler Ligi’nin kapısını çalan Kartal için büyük fırsattı. Ancak gelin görün ki, o ünlü İngiliz kilidini açacak, bir golü atacak, çilingiri mumla aradık, bulamadık! Arsenal’e elenmek elbette ne bir ayıp, ne de dünyanın sonudur.Ancak bu kadar iyi oynayıp, bir gol atamamak, insanı fazlasıyla üzüyor.