Vallahi pes doğrusu! Bu nasıl bir Milli Takım sevgisidir(!), anlamakta gerçekten zorlanıyoruz. Milli Takım’ı sizlerin ayağına kadar getiriyoruz, destek vereceğinize, maşallahınız var, köstek oluyorsunuz.
Finlandiya maçında birkaç kendini bilmez sahaya atladı, maç yarıda kaldı, ceza kapıda! Ukrayna ile kampı noktalayacağız, iyi oynuyoruz, goller atıyoruz, tam keyif alacağız, yine birkaç sorumsuz ve de utanmaz adam, sahaya dalıyor! Sonra ay-yıldızlı ekibe ‘sitem’ dolu sözler ediyorsunuz. Kusura bakmayın ama, önce sizler sorumlu davranacaksınız, sonra karşılık arayacaksınız.
Sahaya atla, maçı yarıda bıraktır, ondan sonra kalk, Milli Takım sevgisinden söz et. Hadi canım ordan...
Zaten UEFA’nın gözü üzerimizde, fırsat kolluyor, siz de körüklemek için elinizden geleni yapıyorsunuz. Aferin sizlere!
Avcı ile şu ana kadar toplam altı maç yaptık. Biri yarım kaldı, iki maçı kaybettik, dört maçı kazandık...Rakamsal gerçekleri baktığımız zaman, keyifli ve de umutla dolu bir hazırlık dönemi geçirdik. Hele Portekiz galibiyeti, doğrusu bizi gelecek adına daha da umutlandırdı.
Avcı’nın bir hazırlık maçı daha kaldı; o da Avusturya... Bu birliktelik, bu takım olma adına atılan hızlı adımlar, Dünya Kupası Grup Elemeleri’nde oldukça iddialı konuma getirecektir. Yeter ki her kötü oyunda, her kötü sonuçtan dersler çıkarıp, bunlardan sıyrılalım. Gerisi kolay...
Milli Takım’da yeni fotoğraflar doğrusu ışıl ışıllar... Kalede Mert, özgüven duygusu üst seviyede... Semih, stoperde tam bir savaşçı. Soğukkanlı, top geçiyor, adam geçmiyor! Hasan Ali Kaldırım, savunmanın solundaki az alternatifli alan için seçilmiş bir isim... Tunay Torun, Sercan Sararer... Avcı’nın şablonunda hepsine yer var. Bu yeni portreler Milli Takım’da forma rekabetini de birlikte getirecektir. Bu da Avcı için artı bir avantaj olacaktır.
Evet, un var, yağ var, şeker var...
Eeee Avcı’yı usta olarak kabul edersek, -ki öyle-, bu karışımdan iyi bir ekip, iyi bir jenerasyon ortaya çıkacaktır.
Yeter ki, duygularla, gerçekleri birbirine karıştırmayalım.