Avrupa Şampiyonası finallerinde A Milli Takımımız büyük bir ‘travma’ yaşamıştı. Bunun olumsuz yansımaları görüyoruz ki Dünya Kupası elemelerinde devam ediyor malesef!
Sadece futbolcular mı?
Elbette hayır...
Tecrübeli hocamız Şenol Güneş de demoralize, vücut dili negatif, Karadağ maçından sonra bu iki faktör tavan yapmış adeta!
Hep içine atıyor, dışa vurmamak adına büyük özen gösteriyor! Cebelitarık’ı birçok kişi boğaz olarak bilir, işin esprisi (!), ülkenin nufüsü 35 bin civarında, bazı konularda İngiltere’ye bağlı.
Futbol kalitesi mi? Grupta SIFIR puanı var, anlayın!
Öyle ofansif falan değil, savunmaya kapanıyor, ama fark yemekten de kurtulamıyor!
Derdimiz Şenol Güneş hocamızdan hesap sormak değil... Tamam, Karadağ karşısında büyük bir avantajı içimizi acıtan bir golle çöpe attık, biliyoruz! Ancak merak ediyorum; kaleci Altay, Hakan Çalhanoğlu, Alpaslan, Kenan Karaman ve Cengiz Ünder neden yedek?
Bu ‘rotasyon’ mu, yoksa ‘değişim’ mi hocam?
Yoksa ceza mı?
Cezaysa neyin cezası? Yoksa rakibi hafife alma düşüncesi mi? Hollanda maçına bu kadro ile mi çıkacaksınız hocam? İlk 11’e bakıyorum, kapalı savunmayı açacak bir ‘çilingir’, ya da kazanılacak frikik atışlarını kullanacak ve gole çevirecek fotoğrafı ben bulamadım, ya siz hocam?
Kaldı ki geçmişte bu tip rakipler karşısında çok iş kazaları yaşadık, yakın tanıklardan biriyim!
Siz de hatırlarsınız hocam!
***
Bu tip rakiplerin oyun anlayışını terse çevirmenin tek yolu var, o da erken golü bulmaktır. Nitekim 4. dakikada bu şansı penaltıyla yakaladık, Enes’le malesef kullanamadık! Enes penaltıyı kaçırdı, o da oyundan düştü!
Sonra mı? Tek kale oynadık, baskı yaptık, oyunu kanatlara yıktık, bazen göbekten indik, top hep bizde kaldı, gelin görün ki Cebelitarık Boğazı’nı geçmeyi bir türlü beceremedik!
Düşünün ilk yarıda rakibin bir şutu var Uğurcan’ı bulan, hepsi o kadar!
Fakat biz de koca devre şöyle ağız tadıyla penaltı hariç bir tane net pozisyon ürettik mi, bence hayır!
Hep karambolden fırsatlar kovaladık, o duvarı yıkamadığınız sürece neye yarar ki?
***
Neyse ki, Şenol Güneş, baktı pabuç pahalı, Hakan Çalhanoğlu, Kenan Karaman ve Halil Dervişoğlu hamlelerini gerçekleştirdi.
Tamam, derken 46’da Barr’ın direkten dönen şutunda yüreğimiz ağzımıza geldi! Dedik ya bu tip duvarları ancak teknik kapasitesi yüksek oyuncularla yıkabilirsiniz... 54’te Hakan Çalhanoğlu, göbekten Halil’i topla buluşturdu, golcü futbolcu soluyla çatalı gördü, biraz olsun rahatladık.
65... İşte Hakan Çalhanoğlu farkı, ceza alanı dışından sert vurdu, farkı ikiye çıkardı, oyunun şeklini tamamen değiştirdi.
Hakan yedek olmaz! Valla, üç farka rağmen çok iyi oynadığımızı söylemek çok zor, ikinci yarıda boğazı geçtik, iş kazası yaşamadık, liderliğimizi sürdürdük, bu da bizim tesellimiz oldu.
Ne diyelim darısı Hollanda maçına!