Senaryo üretmekte elimize kimse su dökemez! Öyle sanal senaryolar yazarız ki, kendimiz bile inanırız!
Seyircisizlik, dünkü mücadelede sessizliği de beraberinde getirdi. Gözlerimiz maçta, kulaklarımız bizim tribündeydi.
Bazıları meslektaşlarımız, bir bölümü de sanırım, bizim tribüne ‘kaçak’ girmiş, futbolseverlerdi.
İbrahim Toraman’ın golünden sonra bir cümle, bizi şaşırtı:
“Ne de olsa, Sivaslı, onlar için oynuyor”...
Şaşırdık, sadece bakmakla yetindim...
Ne var ki aynı Toraman’ın 58 numaralı formayı çıkarıp, 20 numarayı tercih etmesi ne çabuk unutuldu! Ne yani, Toraman gol atmayacak mı? Maçın devre arası, yani sigara molasında da Diyarbakır’ın bu duruma düşmesi tartışıldı.
Sohbetlerde, zaman zaman faturayı federasyona kestiler, kimisi de seyirciye... Haklı oldukları tek şey federasyonun olaylı Bursa - Dıyarbakırspor maçında ev sahibi takıma ceza vermemesiydi.
O maç Diyarbakır için milad oldu... Bu da doğru... Seyirciye kızanlar da çoğunluktaydı, haklılar...
Keşke olay çıkarmasalardı, keşke takımlarını onca maçlarda yalnız bırakmasalardı.
Senaryolar, tepkiler, fatura çıkarmalar, uzayıp gidiyordu bizim tribünde!
* * *
Maça gelince.... Tadı - tuzu yoktu...
Diyarbakır kaderine razı olmuş bir görüntü içindeydi, maç süresince... Bir şeyler yapmak istediler, ama ne ayakları gidiyordu, ne de maça konsantre olabiliyorlardı.
Eeee kolay değil, böylesi sırat köprüsünden geçmek! Toraman’ın golü Diyarbakır’daki moralsizliği sıfıra indirdi. Nihat’ın iki şutu direkte patlarken, Tazemeta ikinci yarıda skoru eşitledi, biraz olsun takımını umutlandırdı. Ne var ki, futbol moral - motivasyon ve de disiplin ister...
Bunların hiçbiri yoktu ev sahibi takımda...
Abdullah’ın kendi kalesine attığı gol işin tuzu- biberi oldu!
Tello’nun bitime yedi dakika kala attığı kafa golü, tüm umutları söndürdü.
Evet, Beşiktaş prestij maçını kazanırken, Diyarbakırspor’u da kaderiyle baş başa bıraktı!
* * *
Bir çift sözümüz de Beşiktaş Yönetimi’ne...
Borç kapıya dayanmış, futbolcuların ödenmeyen senetleri, devlete olan vergi, almış başını yürüyor!
Eeee artık frene basma zamanı gelmiştir beyler!
Artık transferde paraları çar - çur etmekten çok, kulübün ekonomisini düzeltmenin yollarını arayın.
Nokta transferler yapın, yaparken de ayağınızı - yorganınıza göre uzatın!
Yoksa ayaklar dışarda kalacak!