Eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz arkadaş! Tabii ki A Milli Takım şartlar ne olursa olsun kazanmak zorundadır. Diyeceksiniz ki, Uluslar Ligi’nde B’ye transfer olduk, daha ne istiyorsunuz ki? C’de mücadele ettiğimiz takımlara bakın, hiçbiri ne bizim ayarımızda, ne de kantarımızdadır! Al birini, vur ötekine misali!
Lüksemburg maçındaki beraberliğe seviniyoruz, olacak iş mi bu? Haa hedefi yakalama adına skor yeterli, peki oyun olarak, işte burada duracaksınız! İddia ediyorum Lüksemburg karşısında tabeladaki rakamları ve de oyunu yerli bir hoca elde etseydi, tefe koyarlardık tefe! Artı Stefan Kuntz’un belirlediği kadroya da kimsenin gıkı çıkmadı, ne de olsa yabancı ya! Rıdvan Yılmaz’ı çanta gibi yanında taşıyor, bu takımda bana göre ‘banko’ oynar.
***
Faroe Adaları’na yabancı değilim, o ülkeyle yollarımız birkaç kez kesişti... Stadı suni çim, bu mevsimde iklim şartları malum, her takımı bozar! Ne var ki şartlara sığınmanın doğruluğunu kimse savunamaz arkadaş. Rakibin eti - budu ne ki? Gelin görün ki, ilk yarıda dişe dokunur bir pozisyon üretemez mi koca Türkiye? Düşünün 45 dakikada rakip kaleyi bulan bir şutumuz var, o da Yunus Akgün’den, olacak iş mi? Diyeceksiniz ki Faroe Adaları’nın da pozisyonu yok eyvallah, bana ne onlardan!
Yüksek toplarda aşırı rüzgar bizi negatif etkiledi, doğru; gelin görün ki topu yere indirdiğimiz zaman da etkili olamadık, rakip savunmayı açma konusunda gerekli beceriyi gösteremedik. Sakın formalite maçı falan demeyin, ülke puanı açısından bakıyorum ben fotoğrafa! Topla oynama yüzdesi bizden yana, ya pozisyon üretimi?
***
İlk yarıda rüzgardan yakındık (!) iklim ve zemini mazeret gösterdik! Peki, 52’de yediğimiz golün mazereti var mı? Eren kritik yerde topun kontrolünü sağlayamadı, Vatnhamar kesti, Davidsen gelişine vurdu, Ozan’a da çarpan top filelerimize gitti. Kaleci Altay’ı anlamakta da zorlanıyorum, topla dripling sevdan her an senin başına iş açabilir, bilesin! Bırak asıl işini yap, Edmundsson’un 59’da attığı golü kurtar hiç değilse, ellerinin arasından gitti!
Kuntz’un sahaya sürdüğü onbir de tartışılır! İsmail Yüksek seni Lüksemburg maçında ipten aldı, niye yedek? Ne zaman ikinci golü yedik, ağır abinin aklı başına geldi; İsmail, Serdar Gürler ve Halil’i oyuna sürdü, biraz kıpırdanır gibi olduk, rüzgarı da arkamıza aldık (!), yüklendik, duvara çarpıp geri döndük! Serdar Gürler’in attığı tek gol de, kötü futbolu bize unutturamadı!
Tek övünülecek yanımız grubu lider tamamlamak, hepsi o kadar! Ya futbol, ya da bu son yenilgi, inanın bize hiç yakışmadı hiççç! Stefan Kuntz, bu negatif tabloya bakalım nasıl mazeretler üretecek! Artı Kuntz’un pozisyonu tartışılıyor şu sıralarda, değişim her an kapıda bekliyor!