Köklü değişimler zordur... Kılı kırk yaracaksınız, baskıları gözardı edeceksiniz!
Nereye varmak istiyoruz, A Milli Takımımız, müthiş bir değişim süreci yaşıyor. Elbette futbolda, yarışmacı takımsanız ki, -ay yıldızlı ekibimiz öyle- köklü değişime gitmek zordur.
Lucescu, diğer hocalarımıza oranla avantajlı başladı göreve... Görüyoruz ki, bir dönemlere damgasını vuran, ay yıldızlı ekibimizde sadece Mehmet Topal, Şener ve Hasan Ali Kaldırım kaldı. Özellikle Mehmet Topal, ağabey konumunda ama oynadığı zaman da müthiş katkı sağladığını pas geçemeyiz.
Lucescu bence bu değişim adına müthiş bir fırsatı yakaladı. Örneğin Uluslar Kupası... Elbette önemli olan 2020 Avrupa Şampiyonası Finalleri’dir. Ancak köklü değişimi Uluslar Kupası’nda yapabilir, kafanızdaki ideal kadroyu bu kulvarda yakalayabilirsiniz. Kim ne derse desin, Lucescu ülkemizi uluslararası hedeflere taşıyacak yarışmacı takımın temellerini çoktan attı. Sırada ufak tefek rötuşlar kaldı.
Değişimlerin sancılı olacağını yinelemeye gerek yok. Bu yeni yüzler ve yeni heyecanlardan oluşan ay yıldızlı ekibimize herkesin sahip çıkması şarttır. Biraz sabır, biraz destek, hepsi o kadar...
Lucescu’yu bu süreçte rahat bırakalım, “Yok o niye var, bu niye yok” gibi, baskı unsuru oluşturacak söylemleri şimdilik rafa kaldıralım, bekleyelim ve görelim. Pek iddialı olacak ama bu ekip, Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nde başarılı skorlar alacaktır, bundan bir milim kuşkum yok. Yeter ki, şu bireysel hatalardan arınalım, takım savunmasını dört dörtlük yapalım.
Rusya yenilgisinden sonra Lucescu’nun özeleştirileri bence çok önemli. Adam, “Topu yere indirin, sert şutlar atın” diyor, bizim çocuklar tem tersini yapıyor! Futbolcular bu eleştirilerden alınmıyor, hocaya hak veriyorlar. Yani onlar da hatalarını biliyor. Lucescu, açık sözlü ve hiçbir şeyi saklamıyor, yani yan yollara sapıp, günü kurtarmaya çalışmıyor en azından!
Konuş Aykut Hocam
Turgay Altay, Murat Öztürk ve Alper Aşçı... Aykut Kocaman’ın üç yardımcı antrenörü... Fenerbahçe takımı ile ilgili verileri dışarıya sızdırdıkları gerekçesiyle, yönetim kararıyla görevlerine son verildi.
Kafama takılan, bu verilerin kime ya da kimlere gönderildiği? Bu konudaki adres hâlâ bir netlik kazanmadı. Kapalı kapılar ardında ise Aykut Kocaman’a verildiği iddia ediliyor! Acaba doğru mu, değil mi, bilemiyoruz. Dememiz o ki, Başkan Ali Koç’un açıklamalarının üzerinden hayli zaman geçti, çıkıp Aykut Kocaman’ın en azından yardımcılarıyla ilgili konuşması gerekirdi, hocamız sessizliği tercih etti. Hâlâ suskun!
Biliyoruz ki, Aykut hocamız konuşmayı sevmez, yani polemiğe pek girmez! Ama bu iddilara da yanıt vermen gerekmez mi hocam?
Son noktaya gelindi mi?
Ahh şu UEFA kriterleri ahhh! Süper Lig’de oltaya takılmayan takım sayısı, bir elin parmaklarını geçmiyor! Örneğin Başakşehir ve Akhisarspor... Avrupa’ya çıkıp UEFA’nın kapısını çalmadığı iki kulüp... Bu anlamda müthiş örnekler... Ayaklarını yorganına göre uzatıyorlar, helal olsun onlara...
Diğer takımlar mı? Valla bir çoğunun başı dertte! Kapıları çooktaaan çalındı, UEFA’nın merkezini sık sık ziyaret ediyorlar. Milliyet’te bizim takımın oyuncularından Nevzat Dindar’ın sayfamıza taşıdığı haber bu anlamda çok önemli “Su faturası ağır geldi!” başlığı Türk futbolunun lokomotif takımlarından Galatasaray’ın ne denli bir ekonomik kriz içinde olduğunun en büyük belgesidir.
Koca Galatasaray Sutopu Takımı 10 bin dolar bulamadığı için Şampiyonlar Ligi’nden çekildi! Öyle, “Aman sutopu takımı, ne olacak?” diyerek geçiştiremeyiz. Çok ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Bugün Galatasaray’a yarın bir başka kulübün başka bir branşı da bu ekonomik krizden etkilenebilir! Dindar’ı böylesi bir haberi ortaya çıkardığı için kutluyorum. İşte muhabirlik, habercilik budur.
Efendim, hesap-kitaptan pek anlamam, ekonomik konularda asla ahkam kesemem. Neticede muhasebeci, ya da maliyeci değiliz, bunu uzmanlara bırakırız hep. Ama kafama takılan Galatasaray neden CAS’a gider? Çünkü UEFA ile sorun yaşadığınızda, son çare CAS’ın kapısını çalar, sıkıntılarınıza orada çözüm ararsınız! Yoksa son noktaya mı gelindi?