Hırvatistan maçıyla 2018 Dünya Kupası finalleri için start alacağız... Fatih Terim aday kadroya; Arda, Gökhan Gönül, Selçuk, Semih, Caner, Hakan Balta ve Burak gibi oyuncuları çağırmadı ya, ortalık yangın yerine döndü! Vayy efendim Barcelona’da müthiş bir performans ortaya koyan Arda nasıl alınmazmış? Diğer alınmayanlar için de bu söylemler geçerli...
Bakın arkadaşlar, yedi oyuncunun çağrılmama nedenleri çok mu önemli Allah aşkına? Nedenlerini sıralamaya kalkışsak, günlerce tartışırız. Kaldı ki Milli Takım forması kimsenin tapulu malı değildir bu biirrr... Ay-yıldızlı formayı giymek öyle sanıldığı kadar kolay değildir, yetenekli olmak elbette ilk şarttır, ama o ekibin ilke ve prensiplerine sıkı sıkıya bağlı kalmak şarttır bu da ikiii...
Fransa’da yaşananları hatırlayalım, ne dersiniz? İspanya ve Hırvatistan karşısındaki o kötü mücadeleyi nasıl unuturuz? Çek galibiyeti bile o görüntüyü ortadan kaldırmaya yetmedi! Bu saha içi, ya dışı? Tam bir skandal! Antalya’da başlayan prim kavgasına ne demeli! Bu ülke geçmişte bir jeep olayı yaşadı ki, günlerce sürdü! Sanırım arkadaşlar bundan hiçbir ders almamışlar! Yaa, söz konusu Milli Takım, ay-yıldızlı forma ise ki öyle, para hep ikinci plandadır, bunu bilir, bunu söyleriz. Hani ülke, hani forma aşkı nerde kaldı? Para asla formanın önüne geçemez. Elbette başarı da ödül de vardır, ama bunun pazarlığı yoktur, olamaz da!
Ya kapı arkalarındaki söylemler, kavgalar, dışlanmış futbolculara ne demeli? Minik bir örnek, Emre Mor... Biraz medyada öne çıktı, futbol kalitesiyle manşetleri süsledi ya, vay sen misin, öne çıkan, Emre’nin soyadını değiştiren, ona “Emre Terim” yakıştırmasını yapan biz miydik? Lafımız bu yakıştırmayı yapanlaradır! Hani iyi takımdınız, takım ruhunuz üst seviyede idi? Demek ki, ‘iyi takımız’ söylemleri hep yalanmış, göstermelikmiş!
Dönelim başa... Fransa’ya, kapalı kapılar ardındaki olaylara... Düşünün iki takım kaptanı şampiyona süresince konuşmuyor, yani küsler, olacak iş mi? Peki, “Bu takım yıldızların takımıdır” söylemine ne diyorsunuz? Hayır, o takım sadece sizin değil, ülkemizin takımıdır.
En ağırı da bu söylemdir, teknik kadroyu yok saymaktır, en azından saygısızlıktır. Sizlere en kötü dönemlerde bile sahip çıkan, mesleki kariyerini tehlikeye atan, yerine göre ağabey, yerine göre baba, yerine göre teknik adamlığını öne çıkaran Fatih Terim bunların hiçbirini hak etmemiştir. Öyle ki, birçoğunuzu o yetiştirmiştir, hedef tahtasına döndüğünüz günlerde bile sizi asla yalnız bırakmamıştır, sahiplenmiştir. İnandığı her oyuncuya bu değerli formayı vermiştir. Çağrılmayan 7 arkadaşımızın kumaşı saten mi, ipek mi, diye tartışacak halimiz yok. Ama o kötü tabloyu yaşanmışlıkları da bir kalemde silip atamayız arkadaş!
İpler koptu, kapılar kapandı
Ortada müthiş bir disiplinsizlik ve vurdumduymazlık var. İşin özeti takımdaşlık duygusunun yerle bir olduğu bir ekipte, böylesi radikal kararların alınmasından doğal ne olabilir? Yani Fransa’da ipler kopmuş. O kopan ipleri birleştirmek, takım ruhunu yakalamak zorundasınız. Aksi halde geleceğe dönük başarı hesaplarını yapamazsınız! Haa bu demek değildir ki, Terim, bu 7 arkadaşımıza tamamen kapıları kapatmıştır. Geçmişte Terim hoca, birçok oyuncuya kapıları yine açmıştır, açacaktır. Bu yeni kadroya biraz da farklı açıdan bakmak gerekir, bizce doğrusu da budur. Terim, kadroyu belirlerken, 2018 ve 2020’yi hedeflemiştir. Çünkü iskelet kadroyu oluşturan birçok oyuncunun misyonu bitmek üzeredir.
Bizler şunu biliyoruz ki, bu radikal kararların tartışması uzun sürecektir, doğaldır. Kaldı ki Terim, pes etmeyi sevmez, bu eleştirileri göğüsleyecek kadar tecrübelidir. Ne var ki eleştirirken, kırmayalım, dökmeyelim, yani ağaçı da kökünden sökmeyelim!
Bir de bu karara tersten bakalım isterseniz... Fransa’da günlerce manşetlerden inmeyen olayları yok sayıp Fatih Terim, yeniden 7 arkadaşı takıma çağırsaydı kamuoyu ne derdi? Terim karşıtları, “Yahu bu adamlar seni arkadan vurmadılar mı, nasıl çağırırsın?” demeyecekler miydi? Buradan tecrübeli hocayı top ateşine tutmayacaklar mıydı? Adım gibi biliyorum, tutacaklardı...
Terim’in Konya’da Fransa biletini aldıktan sonra futbolculara yaptığı bir konuşma var, “Şampiyonaya hepinizin hazır gelmesini istiyorum, gerek zihinsel, gerekse fiziksel performansınızı yüzde yüze çıkarın, tatilinizden ödün verin, ekstra çalışmalar yapın” demedi mi? Hocanın uyarıları kulak arkası edilmedi mi?Birisi dört kilo, birisi 6.5 kilo fazlasıyla şampiyonaya gelmedi mi? Hırvatistan ve İspanya maçlarındaki fiziksel performansımız sıfırın altında değil miydi?
Yenilere net mesaj
A Milli Takım’a 2018 Dünya Kupası elemelerinde başarılar diliyor, şansları ve yolları açık olsun diyoruz. Kadroda yer alanlara da bir çift sözümüz var;
Bakın genç arkadaşlar, tecrübeliler, Terim’in aldığı bu radikal kararlar sizleri de yakinen ilgilendiriyor. Bu sizlere de bir mesaj niteliğindedir. Yani hiç kimse vazgeçilmez değildir. Kalıcı olmak sizlerin elinde, profesyonelliğin kurallarına uyun, en önemlisi ay-yıldızlı formayı taşıdığınızı asla unutmayın, kalıcı olma adına çok çalışın, takım olun, birbirinize kenetlenin. Seçilmiş bu jenerasyon gelecek adına bizlere de umut veriyor. Yeter ki geçmişten ders çıkarın...