Doğrusu, Beşiktaş'ı Avrupa'da izlerken heyecanlanıyorum, hem müthiş keyif alıyorum, hem de tadına doyum olmuyor. Kartal, Avrupa'da bir başka oynuyor.
Bakın ilk yarıya... Müthiş bir takım oyunu ortaya koydu. Rakibin çok paslı oyun anlayışına, presle kafa tuttu, müthiş bir takım savunması yaptı. Alberto Moreno'nun bazukasına Cenk vize vermedi. Tolga'nın sakatlığına üzüldüm, ama tecrübeli file bekçisinin gözü arkada kalmasın, kardeşimiz Cenk, inanın onu aratmaz.
Beşiktaş, sanmayın ki kabuğuna çekildi. Rövanş için pozisyon da kovaladı, aradı, 35'de de buldu. Ahh Demba Ba, ahhh!.. Atsan ne güzel olurdu... Bizi de, takımı da stresten kurtarsaydın! Olsun... Önemli olan, böylesi zorluk derecesi yüksek maçta Kartal'ın adına yakışır bir oyun ortaya koymasıdır, gerisi detaydır.
Bu direnişin, keyif veren futbolun temelinde kuşkusuz, zemin yatıyor. Yani, iyi zemin, Beşiktaş'ın kalitesini ortaya çıkarıyor.
Liverpool'un en tehlikeli yanı duran toplar. Ne var ki Beşiktaş, atışlarda savunmadaki adam paylaşımı ve de yardımlaşma ile buna karşılık verirken, oyun disiplinini de hep üst seviyede tuttu.
Valla Beşiktaş, penaltıyla Liverpool'a yenilmesi, bizim yukarıdaki düşüncelerimize asla gölge düşürmez. Penaltıya gelince, doğru, doğru olmayan Motta'nın acemiliği! Arkadaş, nasıl onca emeğe, onca güzel futbola, o hareketinle ihanet edersin? Yazık, günah değil mi, turu tehlikeye sokmaya hakkın var mı? Zaten formsuzluğun tavan yapmış, alternatifin de yok, bari takımın kaderiyle oynama!
Gelelim Olcay'a... Uzun zamandır, eski Olcay'ı arıyoruz, bulamıyoruz! Bir oyuncu nasıl bu kadar geriye gider, anlamak mümkün değil. İyi değilsin, bilesin Olcay kardeş. Bu takımın temel taşlarından olduğunu da asla unutma.
Evet, Beşiktaş, dünkü mücadelede kalitesini ortaya koydu, tek eksiği aradığı golü bulamadı, fırsatlar vardı, atamadı. Olsun, tek farklı yenilgi bu oyunda asla dünyanın sonu değildir. Artı, İngiltere'de rakibine kafa tutan, Avrupalı Kartal, rövanşta tura kanat çırparsa asla sürpriz olmaz, çünkü Liverpool öyle gözde büyütülecek takım değil.