Gazişehir-Beşiktaş maçı sonrası yazdığım kritiğin başlığı, “Avcı ne yapsın” şeklindeydi... Vay sen misin, o başlığı atan! Sosyal medyadan çok tepki aldım.
Bu oyun görecili bir oyundur. Yani size göre, bana göre... Teknik adamlar, rakibi analiz eder, oyun sistemini belirler, taşları yerine koyarlar... Düdük çaldıktan sonra ise tüm sorumluluk saha içindeki aktörlerindir. Vida 6. dakikada kızarıyorsa, Avcı ne yapacak, kenardan kement mi atacak? Elneny dirsek yedikten sonra çenesi tutsa, Kayode atılacak, ama sinirlendi, rakibin kaval kemiğine tekmeyi bastı, o kızardı! İkisi de özür dilemiş, dileseler ne olur, giden üç puan var arkadaş!
Boyacı küpü mü?
Gelelim asıl konumuza; Beşiktaşlı arkadaşlar üzgün, gelecek adına umutsuzlar! Bakın, daha ligin 4. haftası, öyle karalar bağlamanın anlamı yok! Galatasaray transferde dünyayı harcadı, keza Fenerbahçe de öyle, aradaki puan farkı ise üç! İki takımın oynadıkları futbol da ortada! Geçtiğimiz sezon Beşiktaş 8 puan gerideydi, geldi, puan farkını kapadı, şampiyonluk yarışına ortak oldu. Daha durun, ligin başındayız, karamsar tablolar çizmek asla doğru değil.
Neticede Kartal’da büyük bir değişim söz konusu... Eskiler gitti, yeni yüzler geldi, yaş ortalaması bir hayli düştü. Bir deyim var, “Bu boyacı küpü değil ki, hemen daldırıp çıkarasın”... Emek ve zaman ister arkadaş. Evet, Kartal kritik haftaların eşiğinde. Avrupa Ligi’nde deplasmanda Slovan Bratislava ile karşılaşacak, iç hatlarda ise önce Başakşehir, ardından da Trabzon sınavları verecek. Efendim kapalı kapılar ardında, ‘Başakşehir ve Trabzon maçları Avcı’nın kaderini belirleyecek’ şeklinde iddialar var. Milletin ağzı torba değil ki büzesiniz!
Avcı’nın teknik adamlık kariyeri ortada, Başakşehir’de sürekli yarışın içinde oldu, oynattığı futbolla beğeni topladı, tek eksiği onca emeğini kupayla taçlandıramadı. Elbette Avcı, orada taraftar baskısı yaşamadı, rahattı. Beşiktaş’ta tribün baskısını ne denli üst seviyede olduğunu da biliyoruz. Avcı, o baskıyı kaldıracak yetenek ve tecrübeye sahiptir. Dünya üçüncülüğü apoletini takan Şenol Güneş’in kariyerinde ilk kez Beşiktaş’ta iki şampiyonluk yaşadığını da lütfen unutmayalım.
‘30 dakika oynar’
Abdullah Avcı’nın Gazişehir maçında oyuncu hamlelerinde geç kaldığından da dem vuruluyor! Örneğin Atiba, doktor raporu var, “30 dakika oynar” diye...Futbolcu sağlığı her şeyden önce geldiğine göre, Avcı’nın da rapora uymasından doğal ne olabilir? Bu oyunda eksik kalabilirsiniz, ama şartlar ne olursa olsun, reaksiyon göstereceksiniz! Dokuz kişi kaldıktan sonraki reaksiyona bakın, ne demek istediğimiz anlaşılır.
İşin özeti, maraton uzun, yani bu köprünün altından daha çok sular akacak, biraz sabırlı olun. Avcı ve ekibinin Kartal’ı ayağa kaldıracağına gönülden inanıyorum. Çünkü bu potansiyel var takımda, yeter ki geçtiğimiz sezonun yıldızları gerçek performanslarını yakalasın...
Örneğin Ljajic... Merkezde oynuyor, gelin görün ki, topsuz alanda yok, topu aldığı anda da üç kişinin arasına dalıyor!
Kartal’da en büyük sıkıntının gol yollarında olduğunu görüyoruz. Burak’ın olmayışı bunda en büyük etkendir. Başakşehir maçında işbaşı yapacağı söyleniyor,Burak gelir, dertler biter, Kartal uçuşa geçer...
Emre yok, Fener yok!
Efendim Fenerbahçe, Alanya’ya yenildi ya, sarı-lacivertliler ayağa kalktı, “kural hatası var” diyerek, hatalarını örtmeye çalışıyorlar! Kural hatası falan yok, önce kendinize bakın! “Üç bireysel hata, üç gol” bunu biz söylemiyoruz, her şey ortada... Eee, Ozan’dan sağ bek yaratmaya çalışırsanız, yedek kulübede stoperler dururken, Jailson’u tercih edersiniz, olacağı da budur, bırakın öyle yan yollara sapmayı!
Fenerbahçe bizce görünen köydür! Emre Belözoğlu yoksa, Fener yok! Alanya karşısında Fenerbahçe’de elle tutulur bir oyuncuyu mumla aradık, bulamadık! Takımın temel taşlarını yerinden oynatırsanız, başınıza gelmedik kalmaz! Jailson, kariyerinde hiç stoper oynamadı, adamın yeri ön libero, cümle-alem biliyor, Ersun Yanal bilmiyor! Kardeşim elinin altında Serdar Aziz, Sadık hatta Adil Rami var, onlar ne güne duruyor Allah aşkına?
Taş yerinde ağırdır hocam! Ondan sonra ortaya çıkıp, ‘Büyük hayal kırıklığına uğradım’ demeyeceksin! Asıl hayal kırıklığı olan sensin hocam! Takımın taşlarıyla bu kadar oynamak risktir! Ozan’dan sağ bek olmaz, olursa bu kadar olur! O zaman Şener’i niye gönderdiniz? Haaa, beğenmeyip, gönderdiğiniz Mehmet Topal, her yerin adamıydı, teknik adamların jokeriydi, şimdi nerede Başakşehir’de!
Çifte standart VAR!
Süper Lig’de 4. haftaya yine FIFA kokartlı hakemlerimizin hataları damgayı vurdu! Arkadaş, o kokart kolay takılmıyor!
Elit hakemler olduğunuz için hak ediyorsunuz, bilesiniz! Örneğin Mete Kalkavan, Trabzon’da burnunun dibindeki faulü görmüyor, her nedense VAR da devreye girmiyor! VAR’ın başındaki Hüseyin Göçek, hakemi uyardı mı, uyarmadı mı, merak ediyoruz! Kaldı ki eğer uyarı varsa, Mete Kalkavan’ın dikkate alması gerekir. Demek ki, uyarı falan olmamış!
Dönelim Alanya-Fenerbahçe maçına, hakem Halis Özkahya... Dirar’ın rakibini ceza alanı içinde itmesi penaltı değil mi? Peki, VAR nerede, yine tık yok! Vida’nın kızardığı pozisyonu anımsayın, bence Dirar’ınki daha ağır ve net penaltı.
Gelin görün ki, biri çalıyor, diğeri çalmıyor. Artı, Rize maçında Beşiktaş’ın verilmeyen iki penaltısı var, bunlara ne diyecekseniz? Bunun adı çifte standarttır arkadaşlar! Ne oluyor, top MHK’de patlıyor!