İddialı söylemlerde bulunmak başarıyı yakalamak adına elbette önemlidir. Özgüveni yüksek kişilerden bu tür açıklamaları duyabiliriz...
Örneğin Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, gelecek sezon adına müthiş iddialı konuşuyor, şampiyonluktan söz ediyor, yani gönlünden geçeni diline yansıtıyor, doğal... Yanal, “Fenerbahçe’nin kaderinde önümüzdeki sezon şampiyon olmak var. Ya olacak, ya olacak” diyor, demesine de bunun garantisi var mı hocam? Gelecek adına bir öngörü, tamam... Ya bu sezon? Böylesi negatif bir tabloda göreve soyunmak cesaret işidir... Dememiz o ki, Fenerbahçe’de şu aşamada her şey güllük-gülistanlık değil, sıkıntılı bir süreç Yanal ve ekibini bekliyor. Öncelikle sarı- lacivertli ekibi o kırmızı çizgiden yukarı çekeceksiniz, böylesi bir pozisyonda zirve hesabını hiç kimse yapamaz, Yanal da!
Deneyimli hocanın ikinci yarıda avantajı var, o da taraftarıdır. Düşünün ilk yarıda puan cetvelinin dibinde çırpınan Kanarya’yı 17 haftalık maratonda hiç yalnız bırakmadılar. Ki, kaptan Mehmet Topal da her konuşmasında buna değiniyor, haklı. Taraftar, Fenerbahçe’deki yönetimsel değişime ve de takıma müthiş destek veriyor, örnek davranışlar sergiliyorlar, bravo. Bunun içindir ki, Ersun hoca bu anlamda üzerinde baskı hissetmeyecek, rahat olacak, olmasına da nereye kadar? İşin özeti, ikinci yarıdaki skorlar, bu inanılmaz taraftar desteğinin en büyük belirleyicisi olacak. Ayrıca Anadolu takımlarının başarıları ortada, yani makas daraldı hocam! Bu arada Ersun Yanal’ın bir sözüne de takıldım doğrusu... Diyor ki, “Bir günlüğüne bile Fenerbahçe’ye gelirdim”... Bir günlüğüne gelmedin, 1.5 yıllığına imza attın!
Belli ki ikinci yarıda zirve yarışından çok Fenerbahçe’nin alacağı skorlar gündemin bir numarasına oturacak. Yönetimlerin iç işlerine karışmak gibi bir tarzımız yok. Ancak ilk yarıdaki bu negatif tablonun sorumlularından birisi tüm transferleri gerçekleştiren Comolli’nin hala görevde olmasına bir anlam veremiyorum doğrusu! Ersun Yanal’ın takımın başına gelmesi, Comolli’yi taca atmak değil midir? Tamam, uluslarası ilişkileri var, kulvarında yetenekli olabilir, yönetim ihtiyaç duyabilir. Ama yaptığı transferler ortada, öyle karnesinin de iyi olduğunu kimse iddia edemez, sınıfta kalmıştır Comolli!
Tolgay’da uzlaşma şart
Beşiktaş’ta Tolga Zengin, Gökhan Töre ve Tolgay Arslan gündemdeki sıcaklığını koruyor, kampa götürülmediler. Kafama takılan Tolgay konusu... Tecrübeli futbolcu TL konusunda geri adım atmıyor, yönetim kanadı ise taviz vermiyor. Bence iki taraf da haklı. Ne var ki, Tolgay yetenekli ve yaratıcı bir oyuncu. O tipte yeni bir oyuncuyu kaça alabilirsiniz? İki tarafın bir uzlaşma yolu bulması, Tolgay’ın yeniden kazanılması şarttır.
Efendim, yönetim kanadı hocanın isteğiyle Burak Yılmaz’ı transfer etti. Golcülüğüne kimse bir şey diyemez, Kartal’ın bu anlamda kurtarıcısı olur. Yeter ki, Trabzonspor’daki hatalarından arınsın, hep saha içinde kalsın! Her futbolcu performans düşüşü yaşayabilir, bu oyunun doğasında var. Bu düşüşler nedeniyle tepkiler de alabilirsiniz, bunu aşmanın yolu çok çalışmaktan geçer.
Karius çok haklı
Karius umut olsun diye transfer edildi, ilk yarıda bazı maçlardaki hatalarıyla öne çıktı, eleştirilerin odak noktasını oluşturdu. Efendim şu sıralarda tekrar Fabri’ye dönüş konuşuluyor. Valla şaşırdım kaldım, adama sormazlar mı niye gönderdiniz o zaman? Kaldı ki Fabri başarılıydı, niye gönderildi anlamış değilim.
Karius hatalı goller yedi, doğru. Ama şu gerçeği de gözardı etmeyelim. Sürekli değişen bir savunma bloğu var önünde. Pepe gitti, Vida eli kulağında! Vida’nın yanında bir Medel oynuyor, bir bakıyorsunuz Necip o bölgeye çekiliyor. Şimdi Mirin alındı, ikinci yarıda Vida’ya eşlik edecek. Şimdi böylesine türbülansların yaşandığı savunma bloğunun arkasında kalecinin nereye kadar başarılı olmasını beklersiniz? Ne kadar yetenekli kaleci olursanız olun, önünüzdeki savunma hattı işini dört dörtlük yapamıyorsa, bu alanda devamlılık sağlanamıyorsa, kaleciye kızmaya hakkımız yok! Karius bu serzenişlerinde yerden göğe kadar haklıdır.
Adres Güneş’tir
Başkan Fikret Orman’ın, “Takım içinde bütünlük oluşması lazım” cümlesi satır aralarında kaldı, pek göze batmadı! Bu cümleyi kişisel olarak şöyle aldım, demek ki, Beşiktaş’ın havası, suyu var, ama takım içinde bütünlük yok! Bu cümleyi lastik gibi her yöne çekebilirsiniz... Eğer takım içinde bütünlük yoksa, başarıyı nasıl yakalarsınız? Başkan Orman, bu cümleyi laf olsun diye söylemez, çünkü Ümraniye’yi hepimizden çok daha iyi biliyor. Başkan, Ümraniye’deki önemli bir sıkıntıya parmak basmış, orada oluşturulacak bütünlük, saha sonuçlarına da olumlu katkılar yapar... Bütünlük sağlamanın adresi de Şenol Güneş hocamızdır.