Oldum olası, yorumlarımda, ‘eleştirirken, ağacı kökünden sökmeyin’ cümlesini sıkça kullanırım.
Her kurumda tenkitler olacaktır, buna gıkımız çıkmaz. Ne var ki eleştirirken bırakın kişileri, o makamlara saygı duymak zorundasınız. Artı, kuracağınız her cümlede, kullandığınız kelimeleri de cımbızla seçeceksiniz.
Nereye varmak istiyorum? Bir yanda Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi, diğer yandan Divan Kurulu Başkanı Tevfik Yamantürk... Asırlık çınarın önemli koltuklarında oturuyorlar, sorumlulukları bir hayli yüksek...
Yarım asra dayanan Beşiktaş yolculuğumda, yapılan hiçbir hatayı ‘es’ geçmedim, tam tersi yerine göre eleştirdim. Gordon Milne’nin ayrılığında yabancı transfer olayında skandalları ortaya çıkaran bendim, tozlu arşivlerde hala yerini koruyor!
Divan Kurulu Başkanı Tevfik Yamantürk’ü taaa Onursal Başkan Süleyman Seba döneminden bu yana iyi tanırım, lafını pek esirgemez! Seba döneminde bir ‘altılar’ olayı yaşandı, o süreçte efsane başkana söylenen sözler hafızalarda, unutmadık!
Tabii ki mali konularda Divan Başkanı, yönetim kanadını eleştirir, hatta yönetim tarzını beğenmeyebilir. Kaldı ki hiç kimse, kimseyi sevmek, komşuluk ya da arkadaşlık yapmak zorunda değildir! Ancak sözkonusu Beşiktaş ise ki öyle, eleştirirken, frene basacaksınız. Neticede herkes bu ailenin bir parçası... O kuruma zarar verecek söylemlerden ve hareketlerden kaçınacaksınız.
Başkan Yamantürk, işbaşındaki yönetimin borcu ödeyemeyeceğini savundu, bu onun görüşüdür. Ancak Yamantürk’ün, “Borcu, bilgili, becerikli, alacaklıya güven verecek, iyi ahlaklı insanlar yönetir. Bizim oturduğumuz yerden bu ayarda insanlar göremiyoruz” şeklindeki sözlerine hangi pencereden bakacağız?
Başkan Çebi’nin işbaşına geldiği günden bu yana, kulüp için yaptıklarına ne diyeceğiz, bunları görmemezlikten mi geleceğiz, arkadaş! Zorlu ekonomik şartlarda Başkan Çebi’nin müzeye üç kupa kazandırdığını da unutmayalım.
Maaşlar tıkır-tıkır ödeniyor. Üstelik ayın bilmem hangi gününde değil, 30’unda... Ümraniye’de futbolcuların alacakları keza, ödeniyor... Siyah takım elbiseli haciz memurlarının adeta uğrak yerine dönen Vodafone Park’a gelen-giden var mı şimdilerde? Yok... Elektrikler dahi kesildi, başkan açtırdı. Başkan Çebi, sırf maaşlar ödensin diye, annesine ve kendisine ait evleri bankaya ipotek ettirmedi mi? Borç neredeyse 7 milyara yakın... Bu rakamı aşağıya çekebilmek için Çebi, birçok proje üretiyor, üretmeye de devam ediyor. Sanırsınız ki, bu borcun tamamı onun dönemlerinde oldu. Yok öyle şey... Birike birike bugünlere gelindi.
Teknik adam konusunda ileri sürülen rakamlara baktım, inanamadım! Şenol Güneş, Fikret Orman zamanında ayrıldı A Milli Takım’a gitti bu birrr... Sergen Yalçın’ı Başkan Çebi göndermedi, tüm baskılara karşın kendisi ayrıldı etti size ikiii... Çebi’nin getirip, gönderdiği tek kişi var, o da Valerien Ismael etti size üççç! Başka var mı, yok!
Kulübün ekonomisi negatif, borcu, harcı belli, ama Beşiktaş herkesin ortak sevdası... Kaldı ki takımın ligde bulunduğu konum da ortada.
İşin özeti, bu asırlık çınar için herkesin kol kola girmesi gerekirken, bu gerilimi doğru bulmuyorum. Kaldı ki, her üye başkanlığa aday olabilir, elinizi tutan yok. Altı ay önce neredeydiniz? Çıksaydınız ya ortaya... O günden bugüne ne değişti arkadaş?
Bu kalp seni unutmayacak
Meslek büyüğüm Nihat Abi (Geven) ile yıllarca omuz omuza çalıştık, aynı havayı kokladık. Nihat abi güzel, adam gibi adam ötesiydi, kibar ve hoş sohbetti. Hele sohbetlerinin tadına doyamazdık, o Adana şivesiyle yaptığı espriler, anıları hala hafızamda.
Nihat abiyi, “Vayyy Adana’nın ağası” diyerek karşılardım. Çok özel bir kişiydi sevgili Nihat abi, biliyoruz ki yerin kolay kolay dolmayacak, bizler, dostların seni hiç unutmayacağız, efsaneler arasında seni hep hatırlayacağız.
Biliyoruz, arkanda güzel anılar, dostlar bıraktın, mekanın cennet, ışıklar yoldaşın olsun Nihat abi. Adana güzel bir insanı uğurladı, ailesine ve yakınlarına sabır ve uzun ömürler diliyorum. Seninle ilgili duygularımı yazmaya kalksam, hiç bitmez Nihat abi, vefat haberin içime kor gibi düştü, bilesin, sevgiler, saygılar...