Evsiz, barksız, oradan oraya savrulan Beşiktaş, olağanüstü iş kazaları yaşamadığı taktirde ipi göğüslemeye hazırlanıyor. Osmanlı maçında alınacak 1 puan Kartal’ı zirveye uçuracak, şampiyonluk turunu Vodafone Arena’da atacak.
Efendim, Fenerbahçe’nin anlı-şanlı (!) hocası Pereria, Başakşehir maçından sonra, “Şampiyonluğu elimizle Beşiktaş’a verdik” diyerek yine yan yollara saptı!Yooo kazın ayağı hiç de öyle değil, Kartal bu apoleti bileğinin hakkıyla kazanacaktır. Kartal, Ümraniye’deki sevgi-saygı, inanmışlık, takımdaşlık duygusu ve de en önemlisi iyi futbol oynayarak zirveye adını yazdırmıştır. Beşiktaş’a şampiyonluğu kimse altın tepside sunmadı. Onca yokluklarla mücadele ederek zirveye kanat çırpmak, sezona damgasını vurmak büyük bir başarıdır.
Bir Fenerbahçe’nin kadro derinliğine bakın, bir de Beşiktaş’a... Kanarya’nın yedek kulübesi bile neredeyse bir takımla eş değer. Eee kalkıp böylesi bir kadroyu tribüne oynayan, hem kendi hem de rakip futbolcularla kavgayı alışkanlık haline getiren, şovmene (!) verirseniz, başarı beklemek hayalden öteye gitmez, gitmedi de. Pereria’nın geleceğine bizim karar verecek halimiz yok. Ancak kalırsa bir yıl daha aynı filmi izleyeceğiz!
Yerli hocaların suyu mu çıktı? Abdullah Avcı, Aykut Kocaman’ın Avrupa kapılarını kısıtlı kadrolarla zorlamaları yerli hoca gerçeğinin en büyük kanıtıdır.
En büyük örnek ise Şenol Güneş’tir... Sezon boyunca sakatlıklar, cezalar ve formsuz oyuncularla boğuşan Güneş’in, Ümraniye’den şampiyon takım çıkarması bilgi ve becerinin ürünüdür. Elbette futbolcuların bu başarıda büyük pay sahibi olduklarını yadsıyamayız. Ne var ki kısıtlı kadroyu kullanmak ustalık ister, öyle birileri gibi şovmenlik yaparak bu oyunda başarıya ulaşmak kolay değildir. Alın teriyle kazanılmış başarıya sakın ola haksızlık etmeyin, bükemediğiniz eli öpün, alkışlayın, saygı duyun...
Babacan sınıfı çoktan geçmiştir
Biz konuyu kapattık, birileri kaşımakta israrlı! Yahu arkadaşlar Volkan Babacan’ın kumaşını tartışmak da nerden çıktı? Avrupa Şampiyonası elemelerinde kalemizi koruyan ve müthiş bir performans ortaya koyan kim? Babacan çoktan sınıfı geçmiştir, o kalenin en büyük favorisidir. Yok o gider mi, gitmez mi, alınmalı mı, alınmamalımı tartışmalarına girmenin anlamı yok. Kaldı ki o forma kimsenin tapulu malı değildir.
Bugün Volkan Babacan var, yarın bir başkası olacak. Bırakalım sağa-sola sapmayı, ortalığı bulandırmayı. Seçenlere, seçilenlere saygı duyalım, destek verelim. Reyting alacağız diye sanal gündemler yaratmayalım!
Üçüncülük madalyası malzemeci Cengiz’de
Teknik direktörün bu oyuna katkısı yüzde kaçtır? Yıllardır tartışır dururuz... Kimine göre yüzde 20’dir, kimine göre 25’tir, ortasını bir türlü bulamadık! Egoları yüksek oyuncu grubunu yönetmek bir dizi donanımlar ister. Teknik-taktik olarak her şeyi dört dörtlük yapabilir, takımı hazırlayabilirsiniz.
Bir de işin yönetim tarafı var. İşin zorluğu da burada başlıyor. Sıcak bir örnek, şampiyonluk için gün sayan Şenol Güneş... Bakmayın sert görünüşüne, müthiş duygusal bir yapıya sahiptir. Bu tarafını kamuoyunun görme şansı yoktur.
Zaman tüneline girip, 2002 Dünya Kupası’na rotayı çevirelim, Güneş hocanın gizli kalmış bir yanını anlatayım. Milli Takım, Dünya Üçüncüsü olmuş, herkese madalya takılmış. Sevgili malzemecimiz Cengiz Çelik kardeşimiz ise hüngür hüngür ağlıyor. Hoca merak ediyor, “Niye ağlıyorsun?” sorusuna, “Herkes madalya aldı, ama benim yok” karşılığını veriyor. Güneş uçakta dönüş yolunda kendi madalyasını Cengiz Çelik’e verdi, sırf üzülmesin diye. O madalya hâlâ Cengiz kardeşimizin evinin duvarında asılı...
Güneş işte böyle duyarlı bir fotoğraftır. Beşiktaş’a gelirken boş mukaveleye imza attığını, rakamları ise Başkan Fikret Orman’ın belirlediğini dostlardan duyduk. Ümraniye’de takımdaşlık duygusunun üst seviyede olduğunu biliyoruz. Örnek mi? Cenk Tosun’un düğününe, masöründen malzemecisine, personelinden, temizlik işçisine herkes tam kadro katılıyorsa, fazla söze gerek var mı?
Artı Cenk Tosun hep yedek, sonradan oyuna giriyor, goller atıyor, buraya kadar tamam. Peki Gomez’e yaptığı asistlere ne demeli? Bunun adı sevgidir, güvendir, birlikteliktir. İşte Beşiktaş’ın ve de Şenol Güneş’in başarısı da burada yatıyor. Özetle Güneş hoca işini iyi yapıyor, takımını müthiş yönetiyor.