Avusturya’daki terlik kavgasını iyi irdelemek gerekir. Terlikle yemeğe gelme yasağını koyan kim?
Ertuğrul Sağlam...
Uygulayan kim? Birinci kaptan İbrahim Üzülmez... Sonrası malum... Tekme - tokatlar havada uçuşuyor, araya girenlerde bundan nasibini alıyor!
İki kaptan aynı gün hesap - kitap yapılmadan bileti kesiliyor! Yasağı koyan Ertuğrul Sağlam, af yönündeki soruları “Güvendik, kaptanlık verdik, onlar ihanet etti. Bu defter kapanmıştır” diyor!
Yönetim ayağa kalkıyor, kapı aralarında birçok yönetici iki kaptanın da bir an önce kulüpten uzaklaştırmasını savunuyor.
Başkan Yıldırım Demirören, yöneticilere “sakın ola af kelimesini sağda - solda ağzınıza almayın” uyarısını yaparak affın söz konusu olmayacağını sinyalini veriyor.
Menajer Sinan Engin de cezanın doğruluğunu savunuyor. Af - maf yok derken, özürler ardı ardına geliyor, kamuoyu baskısı öne çıkarılıyor ve tartışmalara son nokta yönetim tarafından konuyor ve beklenen af çıkıyor!
Yönetimde karara tepki koyanlar oluyor, ama sesleri çılız çıkıyor, son kararı yine başkan veriyor!
Sürpriz olmadı
Ne demek kamuoyu baskısı?
O zaman her baskıda aldığınız kararlardan vazgeçeceksiniz, öyle görünüyor! Bu şartlarda o kulübü nasıl yönetir, nasıl başarıyı yakalarsınız?
Son dakika affı asla sürpriz değil...
Bizler alıştık bu tur U dönüşlere!
“PAF’la çıkacağız” dediler, yapamadılar. Nobre oyuna geç alınışına tepki gösterdi, onu da doğru PAF’a gönderdiler, yine çark ettiler! Sonra Nobre’ye kaptanlık bandı verdiler!
Şaşırmamak elde değil!
Af açıklamasında yer alan, “Beşiktaşlılık duruşu, kişilere sadece ceza vermeyi değil, gerektiğinde affetmeyi de gerektirir” cümlesine de takıldık. Bu nasıl duruş?
Beşiktaşlılık duruşu alınan kararların sonuna kadar arkasında durmaktır. Rüzgara göre hareket ederseniz, güvenilirliğinizi yitirirseniz, işte bu Beşiktaşlılık duruşuna hiç yakışmaz.
Bu uygulamalarla başarının ana temel taşını oluşturan ‘disiplini’ nasıl sağlayacaksınız, nasıl büyük hedeflere koşacaksınız?
Doğrusu biz de merak ediyoruz!