Yiğidi öldüreceksiniz, ama hakkını da vereceksiniz. Efendim Fenerbahçe iki haftadır Alex kriziyle boğuşuyor! Ortalık toz duman... Yanlış veya doğru ortada alınmış bir karar var. Kusura kalmayın, ama bizler kurumlardan yanayız. Bu tür kararlar ilk kez mi alınıyor? Hayır... Her dönemde birileri gider, birileri gelir. Ama kalıcı olan, kurumlardır.
Ne oldu Alex yok, Fenerbahçe çöktü mü? Hayır.. Aslanlar gibi dimdik ayaktalar.
Hem de öyle, böyle değil... UEFA Avrupa Ligi’nde hem deplasman hem de bir Alman takımına dört gol atmak kolay mı?
Üstelik Alex’siz!
Bitmedi.
Oradan yorgun argın, üstelik de gergin dön, gel haftanın derbisinde Beşiktaş’ı yen... Hem de üç golle...
Hele Sow’un golü harika, hazırlanış ve atılış açısından mükemmel ötesi.
İşte, beyler kurumların büyüklüğü de burada yatıyor. Tamam, Alex iyi oyuncu olabilir, peki diğer oyunculara biraz ayıp olmuyor mu? Onlar bostan korkuluğu mu?
Fenerbahçe, Alex krizini şimdilik yüzünün akıyla aşarken, Aykut Kocaman, meslektaşı Samet Aybaba’yı da ateşe attı!
Kartal’da kriz mi, bolca var?
Bir yanda ekonomik, diğer yanda Quaresma krizi!
Bunlara bir de farklı derbi yenilgisi ve lig de eklendi...
Vay Aybaba’nın haline vayyy!
Kocaman yırttı, bakalım hocam sen nasıl düzlüğe çıkacaksın, bu çöküşe nasıl, ‘dur’ diyeceksin, merak ediyoruz doğrusu...
Allah sabır ve güç versin sana!
Tamam, Beşiktaş sahaya kazanmak için çıktı, çıkmasına da ama bu bir kapasite meselesi... Fenerbahçe gibi güçlü kramponlara sahip bir takımı yenmek hiç de kolay değil. Hele hele savunmanız yol geçen hanıysa, nasıl yeneceksiniz, çıksın bize birileri anlatsın!
Aybaba’nın Escude’yi savunmanın soluna çekmesi, Uğur Boral’ı orta sahaya sürmesi de işe yaramadı! Kaldı ki, Uğur Boral’ı istekli gördük, görmesine de, hakeme olan agresifliğine de anlam veremedik!
Diyeceksiniz ki, sahada kalsa ne olurdu?
İnanın hiçbir şey değişmezdi. Koca doksan dakikada Beşiktaş’ın Veli’nin attığı şutun dışında bir pozisyonu var mı, yok!...Üstüne üstlük 32 dakika on kişi, yatsın kalksın, büyük fark yemediğine dua etsin.