Advocaat’ın Fenerbahçe’ye büyük katkılar sağlayacağını defalarca bu köşeden ifade ettik. Bu tezimizin hâlâ arkasındayız.
Advocaat bu işin çemberinden geçmiş bir teknik adam. Öyle şöhret falan tanımaz, prensip ve ilkelere uymuyorsanız, adamın gözünün yaşına bakmaz! Nitekim yan yollara sapmadan, lafı evelemeden gevelemeden Emenike ile Wiel’e kırmızı kartı çekti, valla doğru da yaptı. Emenike ve Wiel, Advocaat olduğu sürece forma şansı bulamayacak. Ha geçmişte olduğu gibi yönetim, hocaya baskı yapar mı? Pek sanmıyorum, çünkü Advocaat, öyle kolay kolay taviz verecek bir teknik adam değildir.
Yani iki futbolcuyu kazanma adına sabırlı hareket etti, ne var ki bardağı taşırdılar, sorumsuz davrandılar! Eee kendi düşen ağlamaz, artı bu oyunda hiç kimse vazgeçilmez değildir, kim olursanız olun, kurallara uyacaksınız!
Advocaat’ın beğendiğim bir başka yanı ise açık sözlü oluşu... Düşünün adam öyle veya böyle Gençlerbirliği’ni 3-0 gibi farklı skorla yeniyor, ama özeleştirisini de aslanlar gibi yapıyor. Birileri gibi kötü oyuna asla kılıf aramıyor!
Ümit Özat’ı da kutlamazsak ayıp ederiz... Şükrü Saracoğlu Stadı’nda savunmaya yaslanmadılar, kazanmak adına müthiş ofansif bir oyun ortaya koydular, ama çabalarını bir türlü gollerle taçlandırmayı beceremediler. Bu yenilgi, Gençlerbirliği’nin başarılı futbolunu asla gölgelemez, alkışı da fazlasıyla hak ettiler bizce.
Elbette Volkan Demirel’in inanılmaz kurtarışlarını da gözardı edemeyiz. Fenerbahçe takım olarak kötüydü, rakibine bu kadar pozisyon veren bir Fenerbahçe anımsamıyorum, ya siz? Ancak futbol böyle bir oyun işte. Kalenizde sayısız pozisyon yaşıyorsunuz, üretmede zorluk çekiyorsunuz, üç pozisyon buluyorsunuz, üçünü de gole çeviriyorsunuz!
Dememiz o ki, Fenerbahçe bulduğunu attı (!), Gençlerbirliği ise ürettiklerinde çerceveyi bulamadı, Volkan’a çarptı, işin özeti budur. Skor tabelası Fenerbahçeli taraftarları mutlu edebilir, ama Advocaat aynı düşüncede değil, bilesiniz.
‘Hep beraber tribüne’
Ülkemiz zor günlerden geçiyor... Bir kez daha gördük ki, bu büyük millet istediği zaman sarmaş-dolaş olabiliyor.
Bu birliktelikte sporun önemi de yeniden gözler önüne serildi. Farklı renklerin tribünde yanyana olduklarına tanıklık ettik. O güzelim fotoğrafı kimsenin bozmasına izin vermeyelim, birbirimize sarılmanın, yumak olmanın tam zamanıdır. Spor, dostluk ve barışın temel taşıdır. ‘Devlet millet ele ele, hep beraber tribüne’ sloganı şu zor günler için verilmiş, en büyük mesajdır. Bu anlamda müthiş bir rüzgar yakaladık, bu rüzgarın güzelim ülkenin her tarafına yaymak boynumuzun borcudur.
Tribünlerde yakaladığımız birlikteliğe, kulüp başkanları da katıldılar, helal olsun, işte biz böyle büyük bir milletiz. Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in, ‘İnadına barış, inadına sevgi’ cümlesi de anlamlıdır. Önemli bir organizasyona imza atan futbol ailesi bugün sahaya iniyor. Vodafone Arena’da ‘Yıldızlar Karması’ dayanışma maçı oynanacak, geliri de şehit ailelerine bağışlanacak. Haydi, hep beraber tribüne, nasıl bir millet olduğumuzu düşmanlarımıza bir kez daha gösterelim.
Kalıcı ol Emre kardeş
Sezon başında Galatasaray’dan koparak Deportivo’ya transfer olan Emre Çolak’ın La Liga’daki başarılı performansını uzaktan da olsa keyifle izliyoruz. Geçmişte de İspanya’da top koşturan çok önemli oyuncularımız vardı. Nihat Kahveci, Tayfun Korkut, Rüştü Reçber, Oktay Derelioğlu, Fatih Akyel, Necati Ateş, Emre Belözoğlu ve İbrahim Kaş’ı anımsıyorum. Yanılmıyorsam en çok oyuncu ihraç ettiğimiz ülke İspanya...
Bazıları uzun süreli kalmış, bazılarının macerası kısa sürmüş. Kimi çok başarılı olmuş, kimi hayal kırıklığı yaratmış. Bu fotoğraflara son yıllarda Arda Turan’ı ekledik, Emre Çolak kardeşimizi de oraya uğurladık.
Emre Çolak kardeşimiz yetenekli, uyum sürecini de çabuk atlatmış, İspanya medyasında yer buluyor.
Çolak da Arda’yı örnek alarak kalıcı olma adına varını-yoğunu ortaya koymalıdır. Sana yeniden A Milli Takım kapılarını açacak olan başarılarının devamını diliyorum kardeş...