Hırs, tempo, coşku yok! Doğru, dürüst iki pas yok! Dan-dunlar, rakibe ikram edilen toplar!
Ofansta çoğalma yok!
Dişe dokunur tek bir pozisyon bile yok!
Hele hele istikrar hiç yok, sıfırın altında!
Golcü yerinde yok, kanatlardan orta yapıyor, taç atışlarını kullanıyor!
Topla çıkışlarda, tam acemi ordusu!
Jones mu?
58 dakika oyunda kaldı, trafik polisi gibi!
Sürekli el - kol işaretleriyle uyarılar yapıyor, ne adam kovalıyor, ne de pres yapıyor!
Kondisyon alarak hazır değil, peki ilk onbirde ne işi var?
Bunu da Bilic’e sormak lazım!
Gökhan Töre’yi mumla aradık!
Motta’yı ayrı tuttuk, sadece onu alkışladık...
Beşiktaş’ın adı var, kendisi yok!
Boşa geçen ilk 45 dakikanın özeti bu...
Yani, Kartal, adına yazacak, övgü dolu kelimeleri aradık, biz de bulamadık!
***
Bilic’in geç kalmış Oğuzhan hamlesi, ilk yarıdaki durgun Kartal’ı kanatlandırdı...
Tempo biraz yükseldi, Kartal tüm hatlarıyla risk aldı, Ömer’in de oyuna girmesiyle, ilk yarıda hasret kaldığımız gol pozisyonları da üst üstte geldi...
Ne var ki önce Holosko altıpas içinde topu kaleciye nişanladı, ardından da Almeida, iki net pozisyonda savunmayı aşamazken, sedye ile sahayı terketmek zorunda kaldı, yerini Uğur’a bıraktı.
Kartal, müthiş bir baskı kurdu, adeta rakip kaleye park ederken, Antalyaspor, bir puanı kovaladı, zamana oynadı, istediğini aldı, evinin yolunu tuttu...
Ahhh Uğur Boral ahhh!
Uzatmanın son dakikası, altpas içinden zor olanı yaptı, golü atsa kahraman olacak, Kartal’ı ipten alacaktı.
İnsanın basireti bağlanmaya görsün bu oyunda, ağzınla kuş tutsan, olmayınca olmuyor!
Peki, o ilk kırbeş dakikalık ‘yoklar’ takımının hesabını kim verecek?
Elbette suçlusu futbolcular kadar teknik direktör Bilic’tir...
Hazır adamı yedekte tut, olmayanı sahaya sür!
Aferin sana Bilic!
Derbi yenilgisinin Beşiktaş’taki artçıları sürüyor, Kartal zirveden aşağıya doğru yine pike yapıyor!
Yahu kardeşim Antalya’yı yenemiyorsan, zirveye nasıl ortak olacaksınız Allahaşkına?