Fenerbahçe gibi bir kulübü yönetmek öyle sanıldığı kadar kolay değildir. Aziz Yıldırım, 20 yıldır o koltukta oturuyor, kimine göre başarılı, kimine göre başarısız... Bu süreçte sayın başkan tüm branşlarda toplam 65 şampiyonluk gördü.
Eğri oturacağız, doğruyu söyleyeceğiz. Onca yatırım, bu kadar transfer, bu süreçte alınan şampiyonluklarla pek de örtüşmüyor. Yani az... Ne var ki Başkan Aziz Yıldırım, özellikle tesisleşme konusunda üstüne düşeni fazlasıyla yapmıştır bizce. Bu anlamda alkışı da, övgüyü de fazlasıyla hak ediyor.
Ne var ki futbol böyle bir oyun... Her sene şampiyon olmak zorundasınız; aksi, vay halinize! Efsane Başkan Süleyman Seba’yı anımsayın. Sayısız kupalar, sayısız tesisler kazandırdı, ne oldu? En ufak başarısızlıkta tribünler ayağa kalktı, tepki gösterdiler. İçine sindiremedi, kenara çekildi, şimdilerde pişmanlar!
Dönelim asıl meselemize... Evet haziran ayında Fenerbahçe’de olağan kongre var. Başkan Aziz Yıldırım’ın son açıklamalarını yadırgadım. “Fenerbahçe artık bölünmüştür” gibi bir ifadesi var, şaşırdım. Neticede bir kongre... Varsa ki, var; tıpkı Ali Koç gibi her üye demokratik hakkını kullanabilir, adaylığını açıklayabilir. Bunun neresi sakıncalı ya da neresi bölünmüşlüktür? Nasıl ki Beşiktaş rahmetli Süleyman Seba’nın yaşam biçimiyse, başkan Aziz Yıldırım için de aynıdır... Onun özverisine, çalışmalarına, mücadelesine kimse gıkını çıkaramaz. Ama bu bir bayrak yarışıdır sayın başkan... Bugün siz varsınız, yarın başkaları olacak. Siz de çıkarsınız yeniden aday olursunuz, buna da kimse bir şey diyemez. Kazanır veya kaybedersiniz. Ama şunu bilin ki çok adaylı kongre demokratik haktır, neticede kazanan kesinlikle yine Fenerbahçe olacaktır.
İş kazası değil!
Kime sorsak, hangi kapıyı çalsak Beşiktaş’ın Başakşehir karşısındaki o kötü futboluna bir neden bulamıyor. Yöneticiler şaşkın, taraftarlar şaşkın! Başkan Fikret Orman ile biraz sohbet ettik, o da kötü futboldan şikayetçi... Ancak asla umutsuz değil... Hatta çok iddialı sözler etti. Kötü futbola o da gerekçe bulunamadı. Belki biliyor ama söylemiyor, olabilir. Bu kötü futbola neşter vuracak tek adres Şenol Güneş hocamızdır ki, o da o negatif görüntüye isyan etti, haklı...
Nereye varmak istiyoruz, futbolda bir yenilgi ya da kötü futbol asla dünyanın sonu değildir. İş kazaları yaşanabilir, doğaldır. Ancak Başakşehir maçındaki o görüntüyü iş kazası olarak değerlendirmek yanlış olur bence!
Bu oyunda koşmazsanız, mücadele etmezseniz, kazanamazsınız. Adebayor’un yaşı, oynadığı futbol ortada. Adamın koşmaktan, mücadele etmekten dalağı şişti, dalağı... Bilmem anlatabildik mi?
Dememiz o ki, Beşiktaş elindeki hazır krediyi bu maçta kullanmıştır, kalan sekiz haftayı ve de rakiplerini yenerek kayıpsız geçmek zorundadır.
İşin özeti, bu köprünün altından daha çok sular akacak, zirveye oynayan her takımın kritik virajları var. Onlar da kayıplar yaşayabilir, bilmem anlatabildik mi?
Geçmişle yaşanmaz
Derbi geride kaldı, ne var ki tartışmalar bitmiyor. Gündemde kalması da çok doğal... Neticede üç penaltısı verilmeyen bir Fenerbahçe takımı var. Yönetim ve teknik direktör Aykut Kocaman’ın isyan etmesine kimse kızamaz, haklılar. Hadi birini es geçtik; süzemedin, hadi ikincisi ya da üçüncüsüne ne demeli arkadaş... Pes doğrusu, pess...
Valla Bülent Yıldırım’ın o penaltıları vermemesine kişisel olarak hiç şaşırmadım, penaltı konusunda adam yeminli! Niye mi? Biraz zaman tüneline girelim, Bülent Yıldırım’ın 26 Ağustos 2012 tarihinde yönettiği Beşiktaş-Galatasaray derbisine anımsatalım. O maçı izleyenler, anımsarlar... Burak Yılmaz, Galatasaray’da top koşturuyor, hakem yine Bülent Yıldırım... Burak Yılmaz düşürülüyor, pozisyon ceza alanı dışında, ancak Bülent Yıldırım penaltıyı çalıyor, Selçuk penaltıyı gole çeviriyor, maç 3-3 bitiyor. Yıldırım’ın bu hatalı kararı, ortalığı karıştırdı, o penaltı tıpkı bugün olduğu gibi günlerce tartışıldı.
Nereye varmak istiyoruz; yanlış anımsamıyorsam Yıldırım o hatalı penaltı kararı nedeniyle FIFA kokartını kaybetti. Dememiz o ki, Yıldırım hâlâ onun etkisinden kurtulamadı! Hani bir deyim vardır, “Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yermiş” misali! Yıldırım o güne takılıp kalmış, sanırım! Ortada ne süt var, ne yoğurt hocam! Üç adet buz gibi penaltı var. O pozisyonları süzecek hem tecrüben var, niye çalmazsın? Geçmişe takılıp kalmak, sana bir şey kazandırmaz, geçmişle yaşanmaz hoca! Bilmem anlatabildik mi sevgili futbolseverler...
Gerçekleri açıklayın
Sosyal medya, internet bizim işimizin bir parçasıdır. Günlük hayatımızda vakit buldukça, özellikle bizim kulvarı ilgilendiren haberleri bu kanallardan izler, üzerine gider ya da yorumlarımıza ışık tutar. Malum Beşiktaş’ın da resmi bir sitesi var. Oraya girin, yönetim kurulunda yer alanların tümünün görevleri yazar. İkinci başkan, genel sekreter vs... Erdal Torunoğulları’nın görevi dış ilişkilerden sorumlu yönetici idi. Ne var ki, geçtiğimiz hafta ne görelim, Torunoğulları’nın resmi ve ismi var, görevi bomboş... Yani nasıl olmuşsa silinmiş! Kim silmiş, niye silinmiş bilemiyoruz! İddia odur ki, Torunoğulları’nın bir süre önce bir ajansa yaptığı açıklamalardaki sözleri gerekçe olarak gösterilmiş! Valla, kulüp yetkilileri gerçeği açıklasalar da biz de papatya falları açmayalım, ne dersiniz?