Kurumların içişlerine karışmak, onları yönlendirmek pek tarzım değildir. “O futbolcuyu gönder”, “Şu hocayı alın” veya “Başkan bırakıp gitsin” gibi cümleler kurmayı hiç sevmem.
Galatasaray’ın Riekerink’i göndermesine de gıkımız çıkmaz. Neticede ortada bir başarısızlık söz konusudur. Yönetim, böyle bir rotayı izledi, haklı olabilirler.
İsterseniz, bu görev değişimi sırasında tartışma konusu olan ‘etik’ sözcüğünün bir açılımını yapalım, sonra biz de düşüncelerimizi köşemize yansıtalım:
‘’Etik (ethic) sözcüğü, Yunanca’da gelenek görenek anlamına gelen “ethos” sözcüğünden gelir”
Dememiz o ki, Galatasaray Yönetimi aldığı bu kararla (!), etik değerleri bizce yerle-bir etmiştir. Niye?
Galatasaray’ın Karabükspor’un hocasını ayartıp (!), Aslan’ın başına getirmesi pek de alışık olduğumuz bir durum değil. Köklü bir kulübümüz. Adı-sanı-başarısı var. Kısacası her teknik adamın gönlünde bir ‘aslan’ yatar, çalıştırmak ister.
İgor Tudor, Karabükspor’un başında, artı orada da iyi işler yapıyor. Yaşı genç ama başarılı, Karabükspor’a iyi de futbol oynatıyor. Kalkıp, Tudor’u masaya yatırıp, didik-didik edecek halimiz yok.
Bir özelliği de sempatik, Beşiktaş maçında hakeme davranış şekli ilginç, oyuncusu Barış’a çıkışması bir garip! Başka bir deyişle ‘muzip’ bir tipe benziyor, Bilic’i çağrıştırıyor biraz! Bakalım, o tavırlarına Aslan’da devam edebilecek mi? Örneğin Sneijder ya da Kaptan Selçuk’a bağırabilecek mi?
Ayrıca Tudor dışında hoca mı yok piyasada Allah aşkına? Yerli hocalarımızın suyu mu çıktı? Aslan Yuvası’ndan yetişen hocalarımızın neden kapısı çalınmaz? İşin özeti, Galatasaray Yönetimi ilk kez ‘etik’ değerleri göz ardı etmiştir maalesef!
Bu madalyonun bir yüzü...Ya ikinci yüzü, yani İgor Tudor... Bakın kumaşı ipek mi, saten mi, diye tartışmıyoruz. Bizi irite eden, onun kendisine umut bağlayan Karabükspor’u yarı yolda bırakıp, Aslan’a rotayı kırmasıdır!
Hadi Galatasaray yanlış yaptı? Peki İgor Tudor’un, Karabükspor’u yüzüstü bırakmasına ne demeli? Yani bu da ‘ahlaki’ bir davranış biçimi değildir.
Bugün Karabükspor’u yarı yolda bırakan İgor Tudor, daha büyük bir teklif gelmesi halinde Aslan’a da sırtını döner! Bu tip davranışlar sergileyen fotoğraflar, ne kadar işinde iyi olsa da asla güvenilecek tipler değildir.
Bir çift sözümüzü de Hırvat hocaya... Yahu arkadaş, ne güzel Karabükspor’da iyi işler yapıyorsun, beğeniliyorsun. Sözleşmeni bitir, işsiz kalmazsın! Senin kapını çalacak çok yönetim bulurdun. Bu tavrınla o şansını da yok ettiğinin farkında mısın? Güvenirlik çok önemlidir, bizim kulvarımızda, bilesin!
Şunu da bilesin, Galatasaray’ı başarıya taşımak zorlukların en büyüğüdür. Şampiyon yapamadığın anda gözünün yaşına bakmazlar, kapının önüne koyarlar.
Advocaat’a hiç yakışmıyor
Efendim, teknik adamların, kendi başarısızlıklarını, yan yollara saparak, kelimelere sığınarak örtme politikasına oldum olası, karşıyımdır.
Fenerbahçe’nin ünlü hocası Dirk Advocaat’ın Bursaspor maçından sonra yaptığı açıklamalarda bir cümlesine takıldım.
Hollandalı hoca diyor ki, “TFF’de Beşiktaş’ın çok dostu varmış”. Hadi buyrun burdan yakın arkadaş! İnsanın dost edinmesinden doğal ne olabilir ki? Dost edinmek, sevilmek bir özelliktir.
Advocaat belli ki, aleyhlerine verilen penaltıya takılı kalmış, haklı olabilir. O karar çok tartışılır. Bizce de ağır bir karar. Haa ilk penaltı da tartışılır. Çünkü top yerden sekip, Sivok’un eline çarpıyor.
Neyse, olan olmuş, maç geride kalmış.
Senin ekibin, yani Fenerbahçe, elli dakika on kişi mücadele eden Bursaspor’u yenemiyorsa, hatayı kendinizide arayın biraz! Tecrübeli bir teknik adamsın, böylesi zorlukların altından kalkmak, oyuncu hamleleri, taktiksel girişimler yapmak, maçı çevirmek senin işin. Öyle ‘elimdeki malzeme bu’ bahanelerine sığınmak, tecrübeli hocalara hiç ama hiç yakışmıyor!
Asıl olan zirveye oynayan bir ekibin, on kişi kalmış Bursaspor karşısındaki o kötü futbolunu irdelemek, gelecek adına önlemler almaktır. Öyle, yan yollara sapıp, kendi başarısızlığınızı örtemezsiniz sayın Dirk Advocaat! Kaldı ki, Bursaspor’un on kişilik mücadelesi de bir çok takıma örnektir. Önce aynaya bakın, sonra sağa-sola çatın, ne dersiniz?
Adaylığımız hayırlı olsun
2024 Avrupa Futbol Şampiyonası Finalleri’ne aday olduk, 2 Mart’ta da başvurumuzu yapacağız. Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç ile Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, TFF’nin Riva Tesisleri’nde bir araya gelerek adaylığımızı açıkladı.
Finaller için şu ana kadar Türkiye’nin yanı sıra Almanya tek, İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya ise ortak gireceklerini belirtti. Başka ülkeler çıkar mı, çıkmaz mı bilmiyoruz henüz. Ne var ki 2016’yı tek oyla kaybettiğimizi düşünecek olursak, 2024 için şansımız oldukça yüksek. Kaldı ki, statlarıyla, otelleriyle, ulaşımıyla bu organizasyonu yüzümüzün akıyla gerçekleştireceğimizden asla kuşkumuz yok. Hayırlı, uğurlu olsun.