22.12.2020 - 12:47 | Son Güncellenme:
Beşiktaş’ta yöneticilik yapan ve ardından Divan Kurulu Başkanı olarak görev yapan Yalçın Karadeniz, Yıldırım Demirören’in başkanlığı bırakmasıyla birlikte başkanlık koltuğuna oturmuş ve ardından seçimi kazanan Fikret Orman’a görevi devretmişti. 2016 yılında Divan Kurulu Toplantısı’nda siyah-beyazlı kulübün borcuyla ilgili olarak yaptığı açıklama sonrasında disiplin cezası alan ve bir sonraki Divan Kurulu Başkanlık Seçimi’nde aday olamayan Yalçın Karadeniz, olayı mahkemeye taşımış ve mahkeme de kendisini haklı bulmuştu. İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulunan Yalçın Karadeniz, zamanında yaptığı açıklamaların dikkate alınmadığını hatırlattı ve eski başkan Fikret Orman’ı topa tuttu.
"Devraldığı borcun yüzde 28’i döviz cinsindendi"
Beşiktaş’ın çok büyük sorunları olduğunu ifade ederek gelinen noktayı değerlendiren ve sözlerine bu şekilde başlayan Beşiktaş Divan Kurulu Eski Başkanı Yalçın Karadeniz, "Bu sorunlar baştan beri gelen sorunlardır. Her devrin kendisine mahsus, o günün şartları içinde önem arz eden durumları doğmuştur. Özellikle son dönemde belki bilerek belki bilmeyerek, Beşiktaş düzelmeyecek noktalara gelmiştir. Beşiktaş’ta başkanlığı Fikret Orman’a devrettiğimde borç 431 milyon TL idi. Bunun içinde 105 milyon TL Yıldırım Demirören’in, 10 milyon TL de Serdal Adalı’nın parası vardı. Bu borç halen duruyor. Devrettiğim borç içinde döviz cinsi borç yüzde 28’di. Fikret Orman bunu zaman zaman yükseltti, zaman zaman indirtti. 580 milyon dedi, 400 dedi, 300 dedi. Döviz paritesinin yükselip alçalmasıyla farklı konuştu. Ama o zamanki denetleme kurulunun ıslak imzalı raporuyla benden 431 milyon TL borçla aldı. Bıraktığı zaman da Beşiktaş’ın borcunu, görünen şekilde 7,5 katı arttırdı. Bunun bir de görünmeyen yüzü var. Borç 10 katına çıkmış denilirse kimse şaşırmasın. Resmi kayıtlara göre 7,5 kat borçlanmasına kimse inanmak istemedi. Kendisi “Bizden alacağı olan yok, kapıda bekleyen yok” diyordu. Bu söylenenler herkesin hoşuna gidiyordu. Ancak benim Divan Kurulu Başkanı olduğum dönemde, bana Yönetim Kurulu ve Denetleme Kurulu’nca verilen raporda, tüzüğe göre denetlemek ve görüş bildirmek benim asli görevimdi. Görevimi layıkıyla yapmam için verilen raporları iyi tetkik etmem gerekiyordu ve bunu yaptım. Bu raporda benim ve hiçbir üyenin imzası olmamasına rağmen, sadece ben seçilerek ceza aldım. Eğer o raporun tamamı yanlışsa, 7 kişilik Divan Başkanlık Kurulu’nun diğer 6’sı neden ceza almadı. Ceza almaları gereken bir durum da yok, bunu belirtmem gerekiyor. Onlar da ceza alsaydı demiyorum" ifadelerini kullandı.
"Sokaktaki lambayı bile görünce bunları konuşuyordu"
Aldığı ceza sonrasında mahkemeye başvurduğunu ve haklılığını ortaya koyduğunu ifade eden Yalçın Karadeniz, "Ama mesele benim haklı çıkmam meselesi değil. Keşke haksız çıksaydım da, Beşiktaş batmasaydı. Bugün batma noktasına gelmiştir. Bunu ben söylemiyorum. Fikret Orman Yönetimi’nin çıkardığı bilanço kitabında aynen şu cümle vardı: 'Beşiktaş Kulübü borca batık durumdadır. Ticaret kanununa göre işlem yapılması gerekir' Bunu ben yazmadım, onlar yazdı ama yazdıklarını dahi okumamışlar. Her yerde konuştu, herkese konuştu, sokaktaki lambayı görünce bile konuşuyordu. Beşiktaş taraftarına umut veren açıklamalarda bulundu. Her yönetim bir şeyler yapmak için gelir ama yapılan işlerin yanında kötü işleri tenkit edeni de dövmeye kalkmayacaksınız, küfür etmeyeceksiniz. Denetleme Kurulu’nu emir altına aldınız diye üyenizi attırmayacaksınız. Disiplin Kurulu’nu istediğiniz yönde çalıştırmayacaksınız. Denetleme Kurulu sizi tenkit edecek. Beşiktaş Kulübü kuruluşundan bu yana en zor günlerini geçiriyor. Bunu ben söyledim diye oldu iddiasında bulunmuyorum. Ama ben bunları, onların verdiği raporlarda gördüm ve üyelere bunları anlattım” açıklamasını yaptı.
"Bana ceza veren eski savcı, mum ışığında mı okumuş?"
Kendisine verilen cezayı bir hukukçunun verdiğinin de altını çizen Karadeniz, "Bana verilen cezayı bir hukukçu vermiş. Utanıyorum onun hukukçuluğundan. Bana verilen cezanın gerekçesinde şu ifadeler yer alıyor: 'Yalçın Karadeniz, Beşiktaş Kulübü’nde bilmemesi gereken kişilerin, öğrenmesi için bilgi gönderdi.' Hürser Tekinoktay hocamızın Fulya Davası’yla ilgili yazdığı bilgiyi, üyelere gönderdim. Bundan doğal ne olabilir. Eski bir savcı böyle bir hataya nasıl düşebilir. Mum ışığında mı okumuş bu adam? Üyelerin bilmemesi gereken husus ne demektir. Benim, üyelerden gizli bir işim olmaz. Derneğin vermiş olduğu raporları ben dikkate alarak hazırladığım raporda yanlış mıyım? 2015 yılında ‘Deniz bitiyor, şapkanızı önünüze koyun’ dedim. Gerçek buydu. 431 milyon borçla kulübü devraldığında ‘Ben kulübü saraydan almadım, adliye koridorlarından aldım. 640 dosyayla mücadele verdim’ açıklaması yaptı. Bunlar uyduruk, abartılmış rakamlardı. Beşiktaş’ın 117-118 dosyası vardı ama 640 dosyası yoktu. Yeniden yapılandırmaya gitti görevden ayrılmadan önce. Bu yapılandırma nasıl yapıldı. Temerrüte düşmemiz halinde ne ile karşılaşacağımızı kimse biliyor mu? Ben iddia ediyorum o dönemki yönetimde görev alanların yüzde 80’i bilmiyordu bunu. Çünkü tek başına idare etmesini seven birisiydi" diyerek sözlerini sürdürdü.
"Fikret Orman 'Yandım, bittim' diyordu. Ahmet Nur Çebi’yi ateş çukuruna attı"
Fulya Davası’nda yaşananlarla ilgili olarak konuşan Yalçın Karadeniz, Fikret Orman döneminin yaptığı işin doğru olmadığını belirterek, "Her şeyin bir usulü var. Oradaki yapılan iş, kanunun emrettiği şekilde yapılan bir iş değil. ‘İşi nasıl kurtarırız’ın yapıldığı bir iştir. Mahkeme ‘Arbitraj yapılsın, bilirkişiye gitsin’ diyerek bilirkişi mi tayin etmiş? Yok ki böyle bir şey. Onların da avukatları var. ‘Bunun sonu iyi olmayabilir’ diyor avukatlar ve kendi kendinize bilirkişi heyeti kurup olayı kapatmaya yönelik hareket etmişsiniz. Burada mevcut yönetim kurulunun yapması gereken hususlar var. Kulüplerin devamlılığı esastır. Dün Fikret Orman vardı, bugün Ahmet Nur Çebi var. Yönetim Kurulu tahmini bütçeyi bırakın yüzde 10 aşmayı, yüzde 37 aşmışsa, niye bu parayı o yönetim kurulundan istemiyoruz ki. Ben Ahmet Nur Çebi’nin düşmüş olduğu Gayya Kuyusu’ndaki haline acıyorum. Fikret Orman 431 milyon borçla ilgili ‘Yandım, tutuştum’ diyordu, şimdi resmen ateş çukuruna attı adamı. Ödenmeyecek bir borç var, aldığı 190 milyon TL’lik temlikleri 34 kat artırarak 6,5 milyar TL’ye getirdi. Beşiktaş’ın yayın gelirlerini yıllık 200 milyon TL’den hesaplarsak, 28 senede ödeme planı koydu. 28 sene, 9 yönetim demek. 9 yönetimi abluka altına almak, onların elini kolunu bağlamak ne demektir?” diyerek eleştirisini sürdürdü.
"Yönetime destek olmamız lazım"
Fikret Orman’ın zamanında kürsüden yaptığı konuşmaları da hatırlatan Yalçın Karadeniz, "Bazen kürsüye çıkardı ‘Arkadaşlar, bizim kapımızda bekleyen mi var? Başkan mı olmak istiyorsunuz. Çıkın aday olun’ derdi. Bana uyduruk bir ceza veriyorsun, sonra alay eder gibi aday ol diyorsun. Onun karşısına Hürser Tekinoktay, cesaretiyle, beyefendiliğiyle, saygın kişiliğiyle aday oldu. Toplantılarda ‘Hocamız aday oldu, fena mı oldu’ diyordu ama arka taraftan ambargo koydurttu. Hatta seçim konuşmaları yapılırken Hürser Tekinoktay fikirlerini, yapacaklarını, borçları nasıl azaltacağını hulusi kalple anlattı, kendisi konuma bile yapmadı. Bu kibarlık mı, hakaret mi? 2 aday var, adayları küçümsemeye kimin hakkı var. Hürser Tekinoktay’ın nesi eksik. Ondan daha mı boyu kısa, ondan daha mı şişman, ondan daha mı az yakışıklı, ondan daha mı zampara? Mevcut yönetimin hulusi kalple çalıştığı bir ortam içinde olduğunu söyledim. Ama aşağı tükürse sakal, yukarı tükürse bıyık misali çabalıyorlar. Bizim burada yönetime destek olmamız lazım. Ama onların da artık yapması gerekenler olduklarını da söylüyorum. Ahmet Nur Çebi seçimi kazandıktan sonra, eski bir büyükleri olarak yapılması gerekenlerle ilgili bazı şeyleri yazmıştım. Söyledikleri dikkate alınması gereken arkadaşlarımız şahsi sebeplerle ihraç edildiler. Ozan Biber ihraç edildi. Olaylar karşısında agresif bir arkadaşımızdı. Beşiktaş Kulübü’nde 6 sene forma giymiş, haksızlıklar karşısında susmayan bir arkadaşımız. Siz de onu ikna edin, çağırıp ‘Yanlış yazıyorsun, böyle böyledir bu durum’ diyerek ikna edin" dedi.
"Altyapıya yönelmezsek, kulübün kapısına kilit vurulur"
Altyapı konusunda Ajax örneği vererek sözlerini sürdüren Yalçın Karadeniz, “Dünya futbolu bir noktaya gidiyor. Ajax’ın CEO’su Van der Saar, 'Ajax’ta oynayan iyi isimler, sırası geldiğinde satılmazsa, aşağıdan oyuncu gelmez' diyor. O zaman altyapıya önem vermek lazım, buraya iyi antrenör koymamız lazım. Bu uzun vadeli bir proje ama sabırlı olmamız lazım. Biz bunu yapmazsak, Beşiktaş Kulübü’nün kapısına kilit koyulabilir. Bir seferinde görmüştüm, 120 milyon TL’lik bir gelir için 135 milyon TL’lik masraf yapıldığını gördüm. Şimdi bizim genç bir teknik direktörümüz var. Altyapımızdan yetişen bir oyuncumuzdu, şimdi de antrenörümüz oldu, ne kadar güzel bir şey. Bizim taraftarımız sabırlı olmalı, hocamıza destek vermemiz gerekiyor. Bakın Avrupa’da 15-20 sene aynı takımda antrenörlük yapan isimler var” diyerek Sergen Yalçın’a destek olunması gerektiğini ifade etti.
"Taraftar güvenirse ceketini satıp kulübe yardım eder"
Bankalar Konsorsiyumu ile yapılan anlaşmanın 2 yıl geri ödemesiz şekilde revize edilmesi halinde kulübün nefes alacağını söyleyen Karadeniz, "Bu durum yönetime nefes aldırır. Rahat çalışma imkanı sağlayabilir. Ama maharet yine yönetimdedir. Günler o kadar çabuk geçer ki, 2 sene bir anda dolmuş olur. Tasarruf yapmamız gerekiyor. Bugün Avrupa Türkiye’de kamp yaparken, biz Avusturya’da kamp yapmayalım. Bu seyahatlerdeki masrafları azaltalım. Personel alımlarından şikayet ediyorduk. Yüzde 5 personel azaltıldı ama ekonomik durum aynı noktaya geldi. O zaman kulübün menfaatine olmuyor ki. Beşiktaş büyük bir camia. Ama ben yardım kampanyasında ben bunu göremedim. Çünkü taraftar para verirken bunun nereye gittiğini görmek istiyor. Türkiye’de sivil toplum kuruluşları var. Binaları var, lokalleri var. İtimata dayanıyor bu durum. Bundan yanlış bir şey olmaz diyerek para veriyorlar. Güven sağlamak için hukuki işlemleri yapacaksınız. Bunu yaparsan taraftar ceketini satıp yardım eder. Ama yapmazsan taraftar ‘Ben parayı veriyorum ama başkası götürüyor’ der ve yardım yapmaz” ifadelerini kullandı.
“Fikret Orman ibra edilmeyince üzülmüş. Ne yapacaklardı, heykelini mi dikeceklerdi?”
Beşiktaş’ın 2019 yılında Avrupa Para Ligi’nde yer aldığını hatırlatan Yalçın Karadeniz, “Avrupa Para Ligi diye bir organizasyon var. Avrupa’da oynayan takımların senelik gelirlerini baz alarak büyüklüklerini ortaya koyuyor. 2019 yılında Beşiktaş Kulübü, gelirleriyle Avrupa’nın 26. sırasındaydı. Ne kadar güzel bir şey. Sevinçten havalara uçtum. Ama o yıl bir bakıyorum, Fikret Orman Yönetimi, 154 milyon TL zarar bildirmiş. Bu nasıl perhiz, bu nasıl turşu. Ama soran yok, ceza veren yok. Adam gözünün içine baka baka ‘Beşiktaş’ın borcu yoktur’ diye çıktı. 2020 yılının ocak ayında anonim şirketin genel kurulu yapıldı. Bu şirketin esas çalışma noktası futbolcu alımı ve satımıdır. Bu genel kurulda, o günkü yönetim kurulunun ‘Futbolcu alım ve satımında, ilgisi, bilgisi ve imzası olmadığı’ gerekçesiyle ibra edildi ve doğru yapıldı. Ama başkan tek yetkili olduğu için ibra edilmedi. Ne kadar güzel bir durum, Allah razı olsun. Ama 1 yıla yakın bir zaman oldu ancak neden bir hukuki işlem başlamadı. Başlamayınca çıktılar televizyona ve ‘Hodri meydan. Biz yalnız mıydık? Ben 2 şeye elimi sürmedim, 1 para, 2 transfer’ dedi. İnsaflı ol ya. Sen elini bu 2 şeyden çekmedin, biz bunu görmüyor muyuz? Fikret Orman sonra çıkıp “Ben yurt dışındaydım, beni ibra etmediler. Çok üzgünüm” diyor. O genel kuruldakilere teşekkür ediyorum. Ne yapacaktı genel kuruldakiler, Beşiktaş Kulübü’nü bu derece zarara sokan, bu derece rezil rüsva eden bir adama ‘Gel heykelini dikelim. Allah razı olsun’ mu diyeceklerdi?” açıklamasında bulundu.
"40’a yakın başkan geldi geçti, kimseye ‘Paralar nerede’ diye yazılmadı"
Taraftarların yaptığı ‘Fikret Orman Paralar Nerede’ tezahüratını hatırlatan Yalçın Karadeniz, “40’a yakın başkan geldi geçti. Ölenlere rahmet diliyorum, kalanlara uzun ömür diliyorum. Hiçbirinin arkasından mezarlık duvarlarına, çöp kutularının üzerine ‘Paralar nerede’ diye yazılmadı. Bu ayıp hepimizindir. Bu durum utançtır benim için. Bu durum evladının babasına sorduğu gibi bir soru. Babası kumar oynarsa, kaybederse sorar. Niye bunu sordurttuk. Maldivlerden mesaj gönderip ‘Çok üzüldüm, ben seyahatteydim’ diyor. 7,5 senede kulübün kasasına 1 milyar Dolar para girmiş. Ama sen görünürde aldığın borcu 7,5 katına katladın. Neyi konuşuyorsun? İnsanda konuşacak yüz olmaz. Ayıptır. Camia bunun hesabını sormalıdır. Biz Beşiktaş Kulübü’ne iyi idare edilen yönetim bırakmalıyız. Çoluk çocuğumuza bırakacağımız en büyük miras budur bizim. Gelen vuracak, giden vuracak gibi bir durum olmamalı. Yanlış yapan karşılığını çekmeli. Bir suç işleyince cezasını çekeceksiniz. Bunun da bir ceremesi var. Sen yanlış idare etmişsin, atarak tutarak nereye getirmişsin" diye konuştu.
“Boğaz’a karşı stat yapınca, demir parası mı değişiyor?"
Fikret Orman döneminde yapılan yeni stadın maliyetinin çok yüksek olduğuna dikkat çeken Yalçın Karadeniz, “Bugün Konya, Bursa, Eskişehir, Trabzon stadı devlet tarafından yapılmış. Allah devlete zeval vermesin. Devlet bize bu stadı ‘Yapmayız’ demedi. Biz talip olduk, başkan bizzat talip oldu. Trabzon stadı, denizin üzerinde bir alana yapılmış ve 445 bin metrekare alan imar edilmiş. Orası müteahhit karı dahil 220 milyon TL’ye bitiyorsa ve bizim stadımız 600 milyon TL’ye daha bitmemişse, biz buna ne diyeceğiz. Fikret Orman iyi bir pazarlamacı ve ‘Orası köy efendim, biz Boğaz’a karşı yerdeyiz’ diyor. Ama burada sadece işçilik fark edebilir. Orada 100 TL ise, burada 150 TL. Ama demir, çimento, koltuk parası aynı. Mali kongrede Seyit Ateş çıktı bunları anlattı. Trabzon saha zemini için İtalya’dan 22 tır çim almış KDV dahil 640 bin Euro’ya alınmış. Bizimki aynı miktarda aynı yerden geliyor ve 3,5 milyon Dolar artı KDV. Seyit Ateş ‘Buradaki 15 milyonluk referansı kim aldı’ dedi. Buna çıkıp ‘Benim en büyük kabahatim Seyit Ateş’i ilk yönetimde yönetici yapmam oldu’ dedi. Yahu sana sorulan soru bu değil ki, sen ne anlatıyorsun” diyerek stat maliyetinin çok yüksek olduğunu ifade etti.
“Bir kere de yüzümü ağart be birader”
Stat yapımı sırasında 3 yıllığına satılan loca, VIP koltuk ve kombinelere dikkat çeken Beşiktaş Divan Kurulu Eski Başkanı Yalçın Karadeniz, “147 adet locamız var. Buradan 30 milyon dolara yakın para almışız. 2100 adet VIP koltuğumuz var, 21 milyon dolar almışız. 32 bin 300 adet kombine satışımız olmuş. O zamanki pariteyle 30 milyon dolara yakın para. Toplamda 81 milyon dolar oldu. Bu stadı seyirci yapmış kardeşim. Ama kendileri söylüyor bunu, ben söylemiyorum, kendi ifadeleri. 81 milyon dolar toplamışsın, parayı sorduğumuz zaman ‘Avrupa’nın en güzel stadını yaptık ya’ diyorsun. 81 milyon dolar zaten seyirciden aldın, 60 milyon dolara bitireceğim demiştin. Rakamları ortaya koyuyorum. Avrupa Para Ligi’nde 26. sıradasın, 154 milyon TL zarar ettim diyorsun. Bir kere de yüzümüzü ağart be birader. Nereden baksan eksik. Adam kocalama bizde, adam dövme bizde, haksız adam ihraç etme bizde. Haksız yapılan üyelerin davaları devam ediyor. Beşiktaş Kulübü 4 senedir bilgi ve belge vermiyor. Ver de hukuk gereğini yapsın. Ama vermiyor, veremez. Çünkü bizim tüzüğümüz diyor ki, bir kişi senede 10 kişiyi tavsiye edebilir. Bizimkilerde ise birisi 85 kişi, birisi 200 kişi, birisi 400 kişi tavsiye etmiş. Bunlar tespit edilmiş. Denetleme Kurulu tarafından da tespiti yapılmış ama Denetleme Kurulu gelip kendi yazdığının ifadesini mahkemede vermiyor. Burada herkes aklını başına toplamalı. Beşiktaş’a sabırlar diliyorum. Umutsuzluğa kapılmayalım. Beşiktaş, dinamikleri geniş bir camiadır ve Beşiktaş camiasının dinamikleri bazı şeylere müsaade etmez. Beşiktaş, bizim her şeyimizdir ve yaşama gücümüzdür. Her şeyimizi Beşiktaş’a vermeliyiz ve sabırlı olmalıyız” diyerek sözlerini tamamladı.