09.05.2022 - 08:00 | Son Güncellenme:
DUA EDİN - ŞANSAL BÜYÜKA (MİLLİYET)
Futbol adına süper heyecanlı, futbol kültürü adına “rezalet-utanç tablosu” bir başlangıç oldu. Daha birinci dakika dolmadan, orta sahada bir faul pozisyonu için bir dakika itiraz izledik. Daha ikinci dakikada bir korner atışında sahaya yağmur gibi yabancı madde yağınca, o korner ancak iki dakika sonra atılabildi. Oyun akmadı, sürekli durdu. Bu öfke, bu sinir, bu yabancı madde yağmuru, bu küfür, her pozisyona itiraz, bu gerginlik hayra alamet değil... Ama ne ekersen onu biçiyorsun... Binlerce kişinin sahaya girdiği, futbolcuları darp ettiği maç için gerekli cezayı vermezsen, bir hafta sonra bu çirkin görüntüleri izlersin. TFF eseriyle iftihar etsin, nasıl olsa utanacak halleri yok...
'HER KADER DAKİKASINDA NOVAK VARDI'
Ayrıca derbi dışında gazozuna bir maç sonuçta... Oynasanıza, birbirinizle horoz döğüşü yapacağınıza, her pozisyonda yere yatacağınıza, her karara itiraz edeceğinize biraz oynasanıza... Böyle bir görüntüde maçın her kader dakikasında Novak vardı. Başlangıçta golü attı. 30 saniye sonra Larin’le girdiği pozisyonda penaltı yaptı. Batshuayi kaçırdı... Novak hızını alamadı, 30. dakikada bu defa Kenan Karaman’a penaltı yaptı. Bu defa Ghezzal’ın vuruşundan gol geldi. İsmail Kartal’ın belki de bugüne kadar yaptığı en büyük hata, Gustavo varken, Tisserand‘ın yanına ikinci stoper olarak Novak’ı koymasıydı. Nitekim attığı gole rağmen Novak hataları maça ve sonuca damgasını vurdu.
'WELINTON DUA ETSİN VAR DAVET ETMEDİ'
Beşiktaş hücuma çıkarken, özellikle Emirhan savunmanın arkasına çok iyi toplar attı. Önce Larin, boş kaleye gol vuruşunu yapmaya hazırlanırken, Ferdi‘den büyülü bir dokunuş geldi. Bir başka pozisyonda Batshuayi golle burun buruna gelmişken, Fenerbahçe’nin imdadına bu defa Nazım Sangare yetişti. İlk yarım saat biterken, Welinton’un, Serdar Dursun’un bileğiyle buluşan tabanı, sarı karttan, kırmızı karta doğru bir yolculuğa çıkabilirdi. Beşiktaş ve Welinton dua etsin, bu pozisyonda VAR, hakemi pozisyonu izlemeye davet etmedi.
Larin’in ilk vuruşunda topu kaleci Altay karşılamasa, Larin’in ikinci vuruşunda, yani kafa şutunda top direkten dönmese, Beşiktaş ikinci yarıya iki golle başlayacaktı. Fenerbahçe bu tehlikeleri atlattıktan sonra dengeyi kurdu hatta istatistiklerde öne bile geçti. Ama buna rağmen ikinci yarıda tek pozisyon yaratamadı. Beşiktaş’ın en iyisi Emirhan’dı. Rakip kale için en ölümcül topları hep Emirhan attı. Genç stoper Serdar iyi mücadele etti. Valerien İsmael‘in bu sert mücadelede iki “çıtkırıldım” oyuncu Pjaniç ile Alex Teixeria‘yı dışarda tutması son derece doğruydu.
'RESMEN BELEŞÇİ GİBİ BEKLİYOR, BİRAZ VİCDANIN SIZLASIN'
Fenerbahçe’de Ferdi’ye üzülmedim, acıdım. 70 metreyi tek başına oynuyor. Hem savunma yapıyor, hem atak geliştiriyor. Önündeki Rossi resmen “beleşçi” gibi bekliyor. Biraz vicdanın sızlasın... Geriye gitsene, Ferdi’ye yardım etsene... Nazım Sangare‘nin de hakkını verelim. Son derece kritik üç ters kademeye girerek, olası golleri önledi. Çirkinliklerin güzelliklere fark attığı bir derbi daha geride kaldı. Göreceksiniz kimse kusuru kendinde aramayacak, bugünden başlayarak karşısındakini suçlayacak. Felaket habercisi değilim ama görünen köy kılavuz istemez. Bu sahalara su şişesi, bozuk para, çakmak derken, bomba atılması yakındır. Bu futbol ailesi, tepeden tırnağa tamamı; iyi hiçbir şeyi hak etmiyor...
DİNAMİT GİBİ DERBİ - ERCAN GÜVEN (MİLLİYET)
"Tüm derbi ezberleri dışında, tribünden sahaya kadar sertlik içinde, ilk dokuz dakikaya bir gol, bir kaçan penaltı, iki pozisyon sığacak süratte, kartlar havada uçuşan, hedefe kilitlenmiş gözü kara kamikazelerin maçıydı derbi. Oyunsuz, kalitesiz, ama dehşetli bir mücadele… Çünkü, kısıtlı malzemeyle zorlu koşullara “direnç” göstererek yaşamını sürdürmeye çalışan ekran fenomenlerinin belgeselleri gibiydi her iki teknik adam açısından… Beşiktaş ve Fenerbahçe takımına gelince… İki büyük marka yarıştaydı ama arka lastikler patlaktı, tek çare motoru zorlamaktı. Eksikler de öyle az buz değildi. Her biri deve dişi gibi adamlardı… Beşiktaş’ın Montero, Vida, Rossier’i, Fenerbahçe’nin Arda, Serdar, Crespo ve Kim’i sahada olmayınca maç tam anlamıyla bir bilinmeze sürüklenmişti. Zaten oynaması zor 3’lü defans formatındaki eksikler ve Beşiktaş’ın geride boşluk bırakma alışkanlığı ile Valerien Ismael’in işi bir tık daha zordu. Bir yandan Rossi’yi durdurmak, Zajc’ı kilitlemek, öte taraftan Batshuayi-Larin baskısıyla rakibin zayıflamış defansını hataya zorlamak ve bu arada güçlü Fenerbahçe orta sahasına üstün gelmek kolay değildi.
'TOPU KAP, DİREKT POZİSYON YARAT'
Kestirmeden gitti Beşiktaş. Tora… Tora… Tora… Topu kap, direkt git pozisyon yarat. İsmail Kartal ise oyunu enine boyuna genişleterek çok bilinmeyenli denklemi pratik bir yoldan çözmeye çalıştı ama sadece mücadele ile kazanılan topu rakip kaleye taşımaya dayanan sahadaki gerçeğe teslim olmak zorunda kaldı. Altay’ın uzun topları, her maçta sağ kanadı kullanan Fenerbahçe’nin bu kez sol kanattan medet umması, hep bu sebeptendi.
Novak resmen rol çaldı derbiden. Tek devrede bir gol attı iki penaltı yaptı. Berabere biten devreden sonra ikinci yarı aynı kadrolarla bıraktığı yerden başladı her iki takım da…. Henüz dakika dolmadan Altay’ın engel olduğu Larin’in bir muhtemel golü vardı. Beş dakika sonrası Larin’in direkten dönen kafası…
Çünkü Fenerbahçe’nin yoktan var edilmiş defansı tam Larin’e göreydi. Aynı baskıyı Fenerbahçe yapsa, Beşiktaş’ın da müsait bir savunması vardı ama basan, bastıran Beşiktaş’tı. İkinci yarının çok kritik on dakikasını atlatan ve Altay sayesinde baskılara teslim olmayan Fenerbahçe, Beşiktaş Batshuayi ile Nkoudou’yu değiştirip hücuma derinlik katmaya çalışsa da yeniden sahanın patronu oldu. Bunda Ghezzal’ın performansını yarıya düşüren Gustavo’nun büyük payı var.
'TEK AKSAYAN İRFAN CAN'DI'
Fenerbahçe, çılgın gibi saldıran rakip yoruldukça bildiği ezberlediği pas oyunu ile sonuç aldığı sağdan hücuma döndü. Tek aksayan İrfan Can’dı, o da yerini Osayi’ye bıraktı, maçın başından beri Beşiktaş savunması arasında kaybolan Serdar Dursun’un yerine giren Valencia ile birlikte. Valerien Ismael’in hamlesi Güven, Necip ve Can’dı… Anlamı önde hız, arkada güvenlikti ve doğruydu. Sürati düşen Beşiktaş’ın Fenerbahçe’ye mahkum olacağını hissetmişti hoca. Ki, beş dakika sonra Altay’ın kurtardığı bir Can pozisyonu oldu. Lakin zaman ilerledikçe maçın tansiyonu ile birlikte temposu da düştü, ilk düdükle birlikte ateşlenen dinamitin fitili yavaş yavaş söndü, beraberlik hiç yoktan iyi geldi her iki takıma da. Derbiden sonra yeni sezona ilişkin hiçbir şey değişmedi iki takımın yeni sezon planlarında. Ne Çebi Valerien Ismael’i kolayca yollayabilir, ne de Ali Koç İsmail Kartal’ı. Beşiktaş eksiklerine rağmen oyun sisteminden ödün vermeden gerçek bir mücadele verdi, Fenerbahçe gergin deplasmandan puan almasını bildi. Böylesine eksikler varken daha ne yapsın hocalar?"
90 DAKİKAMIZI GERİ VERİN - MESUT AYDIN KALE (SKORER)
Şampiyonun ve küme düşenlerin belli olduğu, sadece iki takımının isimlerinin büyüklüğü nedeniyle önem niteliği taşıyan derbi, futbolseverlerin hayatından 90 dakika çaldı. İki takım da defans hattında büyük eksiklerle başladı. Serdar Aziz, Kim Min Jae ve Szalai'nin eksikliğinde stoper hattını Novak ve Tisserand ile kurdu İsmail Kartal. Ev sahibi takımda ise Montero, Vida ve Rosier'in yokluğunda Valerien Ismael, sağda Kenan Karaman, stoperde ise Serdar Saatçı'yı kullandı. Sezonun son derbisi, ligin sıralaması açısından bu kadar iddiasızken çok gergin başladı. Tribünlerden atılan yabancı maddeler, Fenerbahçe'ye karşı ciddi sertlikle maça başlayan Beşiktaş... Anlaşılmaz bir gerilim vardı. Buna rağmen Fenerbahçe maçın henüz 6. dakikasında Novak'ın ayağında 1-0 öne geçti. Golün santrası yapılıp saniyeler sonra bu kez de Beşiktaş penaltı kazandı ancak bu sezonun en çok eleştirilen ismi Michy Batshuayi, bu şansı değerlendiremedi.
'ORTA SAHADA KÖR DÖVÜŞÜ'
Orta sahada kör dövüş şeklinde geçen karşılaşmada ilk yarıda Serdar Dursun'un kaleye vurup, yanında duran İrfan Can'a atmaması, Fenerbahçe adına belki de maçı koparacak gol fırsatının kaçmasıydı. Bu pozisyondan dakikalar sonra Beşiktaş adına 2. penaltı çalındı ve bu kez Ghezzal, 1-1 eşitliği sağladı. Maçın ilk yarısındaki gerginlik, soyunma odasına gidene kadar devam etti. Beşiktaş'tan 4 isim Fenerbahçe'den 2 isim sarı kart ile soyunma odasının yolunu tuttu. Beşiktaş ikinci yarıya daha etkili başlayan taraf oldu. Daha ilk saniyelerinde Larin'in % 100'lük gol pozisyonuna Altay Bayındır izin vermedi. Bu pozisyondan dakikalar sonra bu kez Larin'in kafa vuruşu direkte patladı ve gol olmadı. İkinci yarı, ilk devreye göre daha sakin geçiyordu. İki takımın teknik direktörü, oyuncu değişikliği hamleleri yaptı ancak sanki beraberlik iki tarafa da yetecek gibi bir görüntü vardı.
'GUSTAVO ADETA EL FRENİ'
Son haftaların en kötü topunu oynayan Fenerbahçe'de eksikler inanılmaz derecede hissedildi. Kim Min Jae, Szalai, Serdar Aziz ve Crespo'nun yokluğunda stoper hattından çok, Fenerbahçe'yi bozan Gustavo oldu. Sarı-lacivertliler adına adeta bir el freni... Ne rakibi karşılarken direnç gösterdi ne de hücuma çıkarken hızlı davrandı. Varsa yoksa yan pas-geri pas... Fenerbahçe'nin son haftalarda oynadığı oyuna leke sürdü. Alt yapıdan bir oyuncu koysak, daha kötüsü olamazdı. İsmail Kartal'ın oyuna müdahalelerine gelince, bazı oyuncular vardır, 90 dakikada sahada kalmalı. Fenerbahçe'de de o isim İrfan Can Kahveci... Valencia, Osayi oyuna girdi, 2-3 pas yapacak kimseyi bulamadı. Hücum planı tamamen dağıldı. Osayi, Nazım'ın yerine girse daha etkili olurdu.
'BATSHUAYİ KAFASINDA BİTİRMİŞ'
Beşiktaş tarafında ise, Batshuayi artık bu takımı kafasında bitirmiş. “Kiralık sözleşmem bitse de gitsem” ruh hali sahaya yansıyor. Aynı şekilde taraftar da onu net bir şekilde istemiyor. 14 gol atmış bir isme, Belçika Milli Takımı'nın golcüsüne biraz daha saygı duymak gerekir bence... Siyah-beyazlılarda Emirhan, 10 yıldır derbi oynuyormuş gibi sahada görevini yaptı. Kalede Ersin topu atacak isim ararken, hep sorumluluk alıp oyunu kuran, daha 17 yaşında ilk derbisini oynayan Emirhan'dı. Ve bu çocuk, büyük umutlarla Barça'dan gelen Pjanic'in yerine tercih edilip ilk 11'e yazıldı. Sizin gibi isimlerle Türk futbolu eski günlerine dönecek, milyon eurolar alan 30 yaş üstü futbolcularla değil...
'F.BAHÇE, 2-3 NET TRANSFER İLE ŞAMPİYONLUĞUN EN BÜYÜK ADAYI OLUR'
Finalde; iki takım da bunca eksiğine rağmen mağlubiyet almadı ve iddiasız, tatsız derbi beraberlikle sonuçlandı. Beşiktaş'ta Valerien Ismael'in dokunuşları takımda gün geçtikçe etkisini hissettiriyor. İyi golcü ve stoper hattı transferiyle, gelecek sezon iddialı bir hale gelebilirler. Fenerbahçe'de ise kaliteli kadro, başarılı bir Türk teknik adam var. Ama gelecek sezon için teknik direktör konusu hala netleşmiş değil. Ali Koç ve yönetimin işi çok zor. İsmail Kartal bir derbiden daha kayıpsız çıktı. Gelecek sezon ister Jesus, ister İsmail Kartal takımın başında olsun, yapılacak 2-3 net transfer ile Fenerbahçe şampiyonluğun en büyük adayı olur."
LARIN'IN KULAKLARI ÇINLASIN! - BİLAL MEŞE (MİLLİYET)
Beşiktaş Teknik Direktörü Valerien İsmael, belli ki derbinin ne demek olduğunu hala anlamamış, ya da ona kimse anlatmamış! Yahuu arkadaş, Kartal’ı zorlu Kayserispor deplasmanında attığı iki golle üç puana N’Koudou taşımadı mı? Peki, on birde oynaması için kaç gol atması gerekir? Üç mü, dört mü, seni hangisi keser, bilelim!
Bu tip derbiler ‘usta’ ayakların işidir. Topunuzla-tüfeğinizle çıkacaksınız sahaya. Taraftar derbinin farkında, gelin görün ki Valerien İsmael tam Fransız! Bizim ülkemizde derbileri kazanamıyorsanız, erken yolcusunuz demektir, dua et yenisin!
Takımın bir penaltıcısı vardır, önceden belirlenir değil mi? Batshuayi iyi niyetli ancak adam net pozisyonları gole çeviremiyor, gidiyorsunuz ona penaltı attırıyorsunuz! Ne yani, gol krallığı mı önemli, yoksa derbiyi üç puanla kapatmak mı? Tabi ki üç puan... Takımda Ghezzal gibi usta bir sol ayak varken, sırf o arkadaş koltuğa otursun diye penaltı attırmanın mantığını bize kim anlatabilir? Ghezzal topu bir köşeye, kaleciyi diğer köşeye gönderdi, farkında mısın eyy Fransız?
'İKİNCİ YARI HAREKETLİ VE BEREKETLİ BAŞLADI'
İkinci yarı ilk yarıya oranla daha hareketli ve de bereketli başladı. Nitekim Kartal, iki net pozisyon üretti, ikisini de kaçıran Larin idi! Adam uzatmaları oynuyor, Valerien İsmael ondan ‘gol’ bekliyor! Hadi ikincisinin su götürür yanı var, direkten döndü. Peki ilkine ne demeli? Kaleci ile karşı karşıya arkadaş, sert şut yerine plaseyi deniyor, üstelik kucağına... Hadi ordan! Birini atsa, Kartal maçı koparacak, nerdeeee!
Neyse ki bizim Fransız, 62’de uyandı, Batshuayi’yi kenara çekti, N’Koudou’ya sahaya sürdü. Biraz geç değil mi? Ayağa paslarla rakip kaleye inemiyorsanız ki, Kartal bu anlamda sıkıntı çekti, o zaman N’Koudou gibi tekniği yüksek oyuncular rakip eksiltirler, pozisyon üretimine katkı yaparlar, gerekirse gol de atarlar.
75’de Fransız hoca, Güven, Necip ve Can Bozdoğan hamleleriyle eşitliği bozmak istedi, valla doğru da yaptı... Nitekim bu üçlünün oyuna girmesiyle birlikte Kartal rakip yarı alanda vitesi biraz yükseltti, Can Bozdoğan’ın kafa şutunda top yan direğe çarparak auta gitti. Tabi ki Fenerbahçe de boş durmadı, fırsatlar peşinde koştu, ancak Welinton tecrübesiyle savunmayı toparladı, tehlikelere set çekti. Evet, sezonun son derbisinde kazanan çıkmadı. Üreten, galibiyeti kaçıran, kantarda ağır basan bence Kartal idi, olmadı. Larin’in kulakları çınlasın. Yazık oldu o tribünleri dolduranlara... O destek üç puanla taçlandırılmalıydı.
Tabii ki sahaya yabancı madde atanlara da lafımız çok, yerimiz yok!
Şampiyonu ve düşenleri belirlenmiş ligde, çoğu oyuncuda rehavet başlamışken, Dolmabahçe’de “kıran kırana” bir derbi izledik. Fenerbahçe, ikinci sırayı güvence altına almak için İsmail Kartal’ın muhteşem 7 galibiyetli serisine bir halka daha eklemek istiyor, Beşiktaş da zayıf da olsa beşinci sıra ve Avrupa olasılığına tutunmaya çalışıyordu.
Sert ve gergin bir oyun sergilediler... Maçın bitiminde faullere baktım: 22-13… Toplam 35 faul. İyi savaştılar anlayacağınız. Arda Kardeşler’in ilk derbisiydi, iki kez penaltı noktasını gösterdi. İkisi de Beşiktaş lehine. Batshuayi de tıpkı Trabzonlu Bakasetas gibi kişisel “kaçırma” serisini sürdürdü. Yalnız Belçikalı bu defa direğe nişanladı. Her neyse… Bol bol sarı karta tanık olduk. Bazı oyuncuların saha içinde “buranın dayısı benim” dercesine genç rakiplerinin ensesinden sıkıca tutarak racon kesme ya da nasihat hallerine de tanık olduk. Yine de gerginliğin kavgaya ve kırmızı karta dönüşmemesi her iki takım için şanstı.
'ISMAEL KURGUYU DEĞİŞTİRMEDEN MÜCADELE ETTİ'
Beşiktaş, savunmasındaki iki stoperin (Vida - Montero), sağ kanatta cezalı Rosier’in yokluğuna rağmen Valerien İsmael’in 3-4-1-2’siyle, kurguyu değiştirmeden mücadele etti. İyi oynadılar. Novak’ın golüyle geri düşmelerine rağmen dağılmadılar. Hele iki penaltı kazanarak (birini kaçırmalarına rağmen) moral üstünlüğü de sürdürdüler. Sağ kanatta oynayan Kenan Karaman, beklenenin üzerinde sağlam ve verimli bir oyun sergiledi, penaltı alarak Ghezzal’ın golüyle skora katkıda bulundu. Umut Meraş, Josef, genç Emirhan ve Rıdvan da maçı iyi taşıdılar. Fransız hoca, maç içinde 5 oyuncuyu değiştirerek takımının çözülmesini engelledi. Bu anlamda topa sahip olan (40-60) rakibine karşı başarılı bir maç çıkardığını söyleyebiliriz. Dünkü maçın en hazin yanı Larin’in yakaladığı onca fırsata rağmen beklenen golleri atamaması oldu. Bir kez daha anlaşıldı ki Larin takımla bağlarını koparmış. Bu verimsizliğin başka nedeni olabilir mi?
'ROSSI OYUNDAN DÜŞTÜ'
Fenerbahçe de hem fizik, hem de moral üstünlüğüyle geldiği Vodafone Park’ta yenilmezlik koşusunu sürdürdü en azından… Kim ve Szalai’nin yokluğunda kurduğu Novaklı savunmada Çek futbolcunun yaptığı iki penaltı ile zor duruma düşmesine rağmen maçı vermeden Kadıköy’e döndü. Ferdi, İrfan Can, Mert Hakan, Zajc ve Gustavo iyiydi. Beşiktaş’ın baskısıyla Rossi’nin oyundan düşmesi dikkati çekti. Derbinin her iki hocası da bence gerçekçi oyun anlayışlarıyla takdiri ve alkışı hak ettiler. Bir alkış da ilk derbisinde kritik kararları isabetle veren Arda Kardeşler’e!