Fenerbahçe"Ben hayal satmıyorum"

"Ben hayal satmıyorum"

29.05.2018 - 02:30 | Son Güncellenme:

Milliyet Gazetesi'ni ziyaret eden Fenerbahçe Kulübü başkan adayı Ali Koç, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Ben hayal satmıyorum

CELAL UMUT EREN

Haberin Devamı

- Ben hayal satmıyorum, hayal vaat etmiyorum. Orta ve uzun vadede bir Barcelona veya Real Madrid olamayız ama Fenerbahçe Avrupa’da akademisiyle, scoutingiyle, futbolcu üretmesiyle ilk 10-15 sırada olabilir.

- Bir taraftan olaya rasyonel yaklaşıyoruz, bir taraftan da beklentilerin farkındayız. Günü kurtarma yaklaşımı ile değil tuğlaları tek tek koyarak gitmek istiyoruz. Bu sadece oyun şekliyle alakalı değil tabii ki...

Fenerbahçe Kulübü başkan adayı Ali Koç dün Milliyet Gazetesi’ni ziyaret etti. 3 Haziran’da yapılacak kongre öncesi projelerini, hayallerini, felsefesini anlatan Koç, teknik direktör seçiminden kulübün mali yapısına kadar birçok önemli konuda da gündemi oluşturacak açıklamalarda bulundu:

Haberin Devamı

- Fenerbahçe’nin potansiyeli o kadar güçlü ki doğru dokunuşlarla, yatırımlarla, doğru yaklaşımlarla ilerlemeliyiz. Bu da sabır ve süreklilik arz eder. Bir gün öyle, bir gün böyle değil, günü kurtarma anlayışının tersine bir yaklaşımla Fenerbahçe’nin hak ettiği yer zirve. Zirve nedir? Sadece şampiyonluk değil, çünkü herkes her zaman şampiyon değil. Doyurucu, tatmin edici, saygı duyulan, geleceğe umut veren bir yaklaşım getirmek istiyoruz.

- Obradovic’i örnek verelim; hep kazancağız diye çıkıyoruz maçlara, geri düşünce bir şekilde geri dönerler diyoruz. Kaybedince sağlık olsun diyoruz. Bizim bunu futbola yansıtmamız lazım. Obradovic’i futbola getirecek diye demiyorum, talep olarak diyorum, kaybettiğinizde de saygın olursunuz. Şimdi kazandığımızda bile, 2-0’ken maç koptu diyemiyoruz. Fenerbahçe’de, futbol aşkını hayata tekrar geçirmeliyiz, basketbolda yeni bir aşk bulduk, futbolda aşk biraz söndü, futbolda başarı olmadığı sürece önemini yitiriyoruz, zihniyetin değişmesi gerektiğini, baştan aşağı değişmesi gerektiğini düşünüyoruz.

- En büyük transferimiz; felsefe, anlayış ne derseniz deyin, değişik vadeleri var meyve vermesi için. Bir de acil durum var; şampiyonluk bekleniyor, bir taraftan rasyonel yaklaşıyoruz, bir taraftan da beklentilerin farkındayız, günü kurtarma yaklaşımı ile değil tuğlaları tek tek koyarak gitmek istiyoruz. Bu sadece oyun şekliyle alakalı değil.

Haberin Devamı

48 yere gittik

- Sporcu yetiştirmek sadece futbolcu demiyorum, onlar daha orta vadede, en acil futbol, rakamlara bakın 20 senedir. Fenerbahçe diğer kulüplere göre daha başarılı sportif branşlarda. 3 milyon Türk var Almanya’da, 3 milyondan çıkan sporcu, futbolcu oranına bakın, bir de 80 milyona bakın, bir şeyi doğru yapıyorlar, yeter ki o anlayışı, sabrı gösterin, tekerleği yeniden icat etmeye gerek yok.

- Gezilerimiz küçümsenmeye çalışılıyor. Sadece taraftarlarla görüşüyoruz zannediliyor, öyle değil. Farklı bir beklenti, çok daha farklı bir coşku var. İşin enteresanı bu süreçte hiç beklemediğimiz, alışık olmadığımız, ismini koymakta zorladığımız bir destek, sahiplenme ve yoldaşlık var. Yoldaşlığı bilhassa kullanıyorum. 48 yere gittik, 9 tanesini biz yaptık, davet ediliyoruz, neredeyse 8-9 tane bizim yaptığımız var. Bodrum’u, Çorlu’yu, Mersin’i, Adana’yı, Antalya’yı biz yapmadık. Köln’ü biz yapmadık, İzmir’i, Wow oteli biz yapmadık. Sağlık çalışanları buluşması, doktorlar buluşması biz yapmadık, davet edildiğimz yerlere gidiyoruz. Kendi etkinliğimizi yapamadık.

Haberin Devamı

- Taraftar, kongre üye sayısı hiç önemli değil, kongre üyeleri zaten taraftarlardır, kongre üyeleri elçidir, bir gram daha fazla sorumluluk sahibi olanlar. Sadece üyelerle buluştuğumuz çok toplantı var. Gittiğimiz yerlerde bazen 600-700 kongre üyesi, 3 bin taraftar, ayrım yapmak istemiyorum, yaratılan intiba taraftar var, kongre üyesi yok. Ben ayrım yapmıyorum, halkın takımıysak, kongre ve taraftar üyeleri de aynı derecede değerli bizim için. Bakalım ne olacak?

Malzeme var

- Futbol ve mali konular önceliğimiz... O yüzden çıkıp şunu yapacağım, bunu yapacağım, dijital platform kuracağım gibi bir sürü şey var ama bunlar önemli değil. Önemli olan camianın şaha kalkması. Camianın şaha kalkması için de her türlü malzemeye sahibiz, helvayı yapacak her türlü malzemeye sahibiz.

- Stadyumda yıllarca sıra beklenen bir kulüp olmak istiyorum. Ben hayal satmıyorum, hayal vaat etmiyorum. Orta ve uzun vadede bir Barcelona veya Real Madrid olamayız ama Fenerbahçe Avrupa’da akademisiyle, scoutingiyle, futbolcu üretmesiyle ilk 10-15 sırada olabilir.

Haberin Devamı

4 Haziran’da bütün gün uyuyacağım

“Seçilirsek, 4 Haziran’da bütün gün uyayacağım. 5’i sabahı kalkarım. Kısa vadede acil işler var. Orta vade, uzun vade işler var. Kim seçilirse seçilsin zor bir dönem. Neden? Bir, ekonomik açıdan. İki, kurların beklenmedik bir şekilde hareket etmesi bütün kulüpleri zorluyor. Dünya Kupası açısından zor, sıkıntı var.

Çok iyi, büyük bildiğimiz birçok kulüp hoca arayışı içinde. Tek avantajımız Atletico Madrid şampiyon olunca Avrupa’da sezonu geç açıyoruz, 1 ay zamanımız var, futbol tarafında.

Herhalde salı günü sportif direktörü açıklarız, hali hazırda çalışmalar var, scouting tarafında, sporun insan kaynakları tarafında hem iç hem dış. Şirketler var, spor üzerine insan kaynakları üzerine, yurt dışındaki Türk kökenli, çift pasaportlu ya da Türk kökenli olan bize fayda sağlayacak, bu sektörde belli konumdaki insanların haritasını çıkardık.

‘Dediğimi dedim, şimdi bekliyorum’

Tayfun Bayındır’ın “FETÖ konusunda kırgın ve kızgınım dediniz. Hayal kırıklığı söz konusu mu?” sorusu üzerine Koç, “Olmaz mı.. Kendinizi fedakârlıkla adadığınız, sadakat konusunda önem verdiğiniz, 3 Temmuz mücadelesini omuz omuza yaptığınız, şimdi fazla detaya girmek istemiyorum... Bunlar hiç yaşanmamış gibi karşı taraftan devam ettirilen yaklaşım. İnsan nasıl hayal kırıklığına uğrar? İnsan, sevdiklerinden saydıklarından gelenler nedeniyle üzüldüğü zaman hayal kırıklığına uğrar. Ben sert değil, yumuşak konuşuyorum. Aylardır devam ediyor, biz yeni ortaya çıkardık sadece suçlamaları. FETÖ için dediğimi dedim, bekliyorum” ifadelerini kullandı.

Van Persie ne alaka?

“Van Persie transferinin 3 Temmuz’la ne alakası olur, bunu soruyorum. Kaç tane arkadaşım İngiltere’den mesaj attılar. ‘Emin misiniz bu adam sakat 3 maçta bir oynamaz, bizde bile 2 maçta bir oynamıyordu’ dediler.

Bunları söylemedim çünkü yönetimle ilişkim yoktu, dışarıdan gazel okumak olur mu? Onlar çalışıyordu, sportif direktör getirmişlerdi, bir sürü transfer yaptılar.

Yanılmıyorsam 2015’te kongreden birkaç ay önce şampiyonluk gitti. Aziz bey ‘Ben de 50 milyon harcamayı bilirim’ dedi, ‘İyi mi olacağım’ dedi. 42.7 milyon euro harcama yaptı, ama olmadı. Liderin bir duruşu olmalı, tutarlı, samimi, ilkesel bir duruşu olmalı. Günü kurtarma anlayışından daha farklı bir şekilde Fenerbahçe’nin her daim geleceğini planlayan kurgulayan, programlayan bir yapı olmalı, kısa vadeli değil.

Kimse geçmişe bakmıyor

“Eskiden seçim kazanmak için hem transfer hem o neler yapacak, ne projeymiş dedirtecek çok şey söylenirdi. Geçmişte söylendi. Ama kimse geriye bakmıyor, ne kadarı gerçekleşti diye. Müthiş bir Fenerbank, Fenerland projemiz vardı, videolara baktım, hazırlattım, geçmiş vaatlere falan baktım.

Biz bu süreçte sevgisizlik ve saygısızlık yapmadık, eleştirileri bile titizlikle yaptık. Fenerbahçe Başkanı hepimizin başkanıdır. Kendi düşüncelerimizi söyledik ve bize bu kadar şey yapılmasına rağmen uzakta durduk, açıkta konuştuk, içimiz neyse dışımıza onu yansıttık. 11 Mayıs’a kadar... 11 Mayıs’ta öyle bir noktaya geldik ki, en son şey; hainlikle suçlandık, bu dünyada hiçbir şey gizli kalmıyor hiçbir şey.”

20 yılda ilk kez şahit oldum

“Bizim toplantılarımıza gelenler var, oraya yakın olan, bizden de oraya gidenler var, ne kadar bizden bilgi akıyor bilmiyorum. Onlardan bize bizden onlara ne kadar bilgi akıyor bilmem. Oradan o kadar çok bilgi geldi ki mış-miş değil. O bilgileri anlatan insanlar, onlar niye anlatıyor; daha iyi bir Fenerbahçe için, daha iyi bir ortam için.

Seçim kampanyası olması lazım. Seçimde insanlar projelerini, hedeflerini, niyetlerini anlatır, kongre üyeleri ortaya koyar karar verirler. Onların kampanyası daha çok bizim niye seçilmememiz üzerine yapıldı. Bizim kampanyamız ise niye seçilmemiz lazım üzerine.

20 yılda ilk kez şahit oldum ben böyle bir duruma. İki farklı yerden geldiler, üçüncüsü başka yerden medet umuluyor. Onun daha vakti var, medet umuyorlar, bunu seçimden önce açıklayacağız.”

Fenerbahçe’yi analiz ettirdik

“Teknoloji şirketiyle çalıştık İngiltere’de; tüm Fenerbahçe maçlarını analiz ettirdik. 15 maçtan sonra başlıyor analiz. 3 yerde analiz; münferit, takım, teknik kadronun takım üzerindeki etkisi. İki türlü var; bir oyun sistemiyle ilgili, ikincisi de teknik kadronun takımı nasıl ilerletip gerilettiği hakkında. Bunu alıp ana rakiplerle karşılaştırdık. Beşiktaş, Galatasaray ve Başakşehir önceliklerimiz oldu. Eksikler, güçlü yerler, o çerçevede hangi alanlar aciliyet gerektiriyor, baktık. 6 scoutla çalışıyoruz, bazıları burada bazıları yurt dışında, havuz çıkarttık.

Bu sadece bir data, veriler alıyoruz, bir veri çıktı. Şu anki oyun sistem üzerinde, şu anki performans üzerine belli sayıda maç sonrası fotoğraf çekiliyor, sezon sonuna kadar devam ediyor.

Kaleci mesela; derbiler bitmemişti en son baktığımızda. Fenerbahçe’ye karşı yaratılan gol pozisyonları, onların kalitesine göre ayırıyor, ne kadar gol yiyip, yememen gerektiğini, kalecilerin artı eksisi hepsine bakıyor. Son baktığımızda 9 fazla gol yediğimiz görülüyor. Bize Petr Cech’in verileri getirildi, -3 yemiş, bu seviyede bakılıyor, biz çıkaramayız. Mantelite farkı var.”

‘3 Temmuz kırmızı çizgimizdir’

Fenerbahçe’de kişiler kurumlar ayrılmaz. Fenerbahçe başkanına yapılan hepimize yapılmıştır. Başımıza bu geldi, dik durduk kenetlendik, çıktık hâlâ zararlarını görüyoruz. Her vicdanlı Fenerbahçeli’nin 3 Temmuz kırmızı çizgisidir, bunu biz unutmayız.

“Bir realite var, başkanımıza yapılan haksızlık, kalleşlik. Bu kadar büyük kalleşlik yapılamaz. Hepimiz muzdaribiz, cezaevlerine giren yöneticilerimiz, tüm yöneticilerimiz herkesi bırakın bir kenara çocuklarımız mağdur oldu, tüm Fenerbahçe mağdur oldu. Tekrar böyle bir şey olsa, mahkeme istemediğimiz gibi olursa, Fenerbahçe camiası aynı duruşu, aynı refleksi sergiler zerre şüpheniz olmasın. Başkanımızın saçının teline zarar gelse bu işte, her şey unutulur, başta ben olmak üzere refleksi misli misli olur bunun. Fenerbahçe’de kişiler kurumlar ayrılmaz. Fenerbahçe başkanına yapılan hepimize yapılmıştır. Başımıza bu geldi, dik durduk kenetlendik, çıktık hâlâ zararlarını görüyoruz. Her vicdanlı Fenerbahçeli’nin 3 Temmuz kırmızı çizgisidir, bunu biz unutmayız, ama diğer taraftan pek çok hata var alakası olmayan 3 Temmuz’la...

Ben hayal satmıyorum

"BİZ AYNI GEMİDE DEĞİLİZ"

ALİ KOÇ, BAŞKAN AZİZ YILDIRIM İLE ARASININ AÇILDIĞI GÖRÜŞMENİN DETAYLARINI DA İLK KEZ AÇIKLADI.

Kongrede beni işaret eden başkan, Eylül’de durum değerlendirmesi için kulübe gittiğimde çok kızdı. “Üç ay sonra ne olacağımız belli değil buraya geliyorsunuz’ dedi. Ben de sordum ‘Biz aynı gemide değil miyiz başkan’ dedim. ‘Biz aynı gemide değiliz. Genel Kurul’da çıkıp o konuşmayı yapmayacaktın’ dedi.

Ali Koç, Aziz Yıldırım ile bağların ne zaman koptuğu yönündeki soruyu şöyle yanıtladı:

“Nerede ara açıldı... Beni başkanımız yönetime çağırdı, ailevi nedenlerden dolayı giremeyeceğimi belirttim. 3-4 görüşme oldu. ‘Fenerbahçe söz konusu olunca zor hayır diyorum ancak bu sefer olmaz’ dedim. Çok uzun bir sms çektim, niye giremeyeceğimi anlattım.

Sonra bir kez daha ‘gir’ dediler. ‘Giremem’ dedim. ‘Yargıtay belli değil, Allah korusun kurda kuşa bırakma’ dediler. Haklılardı ancak başkanımıza bir şey olsa, ikinci başkan zaten başkan olmuyor ki, seçime gidiyorsun. Öyle olduğu takdirde Allah korusun biz buradayız, zaten hazırdık.

Belki yazmasalar

Ömer Temelli ile başkan haber yolladı. ‘Bari çıksın konuşsun, iki laf etsin. Özel sebeplerden giremedi desin’ demiş. Ama bu durumu ben yaratmadım ki... Bu havayı ben niye temizleyeyim. Sonra sabah oldu kongreye gittik, bir tarafım konuşayım bir tarafım konuşmayayım diyor. Adımı da yazdırmadım. Konuşmalar başladı, en arkadaydık, telefon geldi. Ömer Temelli aradı. ‘Yazdırmadım’ dedim. O da ‘çık yazdırırız’ dedi. O an yazdırmasalar belki karşınızda olmayacağım. İyi mi kötü mü bilmiyorum. Sonra hepinizin bildiği konuşmayı yaptım... Aslında bir yük kalktı benden çünkü bir sevgi vardı, üyelerin büyük teveccühü vardı, eziliyordum karşılık veremiyordum... Hiçbir plan yoktu, hedef yoktu, onlar rahatlasın diye konuştum, sonra başkan beni işaret etti ve bitti.

Birden kızdı..

Eylül’de kulübe gittik, hatta ben talep ettim, Burhan beyle gittik.. Başkan bize sordu ‘niye geldiniz’ diye... Dedik işte durum değerlendirmesi, işaret ettiniz... 6 yönetici vardı. Havadan sudan konuştuk, FFP’den konuştuk, sonra başkan rakamlar böyle dedi. Ancak kızdı başkan birden bire, niye kızdı anlamıyorum, ‘3 ay sonra ne olacağımız belli değil buraya geliyorsunuz’ dedi. Ben de sordum ‘biz aynı gemide değil miyiz’ başkan dedim. ‘Biz aynı gemide değiliz’ dedi. Ben de hatta ‘seçim öncesi ve seçim sonrası siz farklı konuşuyorsunuz’ dedim.

Siz konuşturdunuz

Sakinleştikten sonra, baklayı ağzından çıkardı. ‘Sen o konuşmayı kongrede yapmayacaktın’ dedi. Siz konuşturdunuz, bari evrak verip konuştursaydınız. Ben orada anladım ki olay farklı yola gidiyor. Samimiyeti sorgulamam da öyle oldu. Kendim için değil, onlar için üzüldüm. Duymuş olmanız lazım, Ali Koç’u kovduk dediler, sonra geliştirdiler... Burhan beyle gitmişiz ofis açın, defterleri koyun geleceğiz demişiz. Ben böyle bir şey der miyim Burhan beyle de alakası yok işin, oraya çevirdiler. Samimiyet yok, ben de Fenerbahçe de hak etmiyor bunları, daha sonra başka şeyler de yaşandı.”

‘Kazanan farklı kazanır’

“Genel Kurul’a 18-20 bin katılım bekliyorum, sanki daha yüksek de olabilir. Yüzde 80 geldi Mehmet Ali Aydınlar’ın aday olduğu kongrede. Bu sefer daha da artabilir. Rakam önemli değil ama kazanan farklı kazanır. Ya hayal görüyoruz, gördüklerimiz yanlış, aldanıyoruz ama kazanan farklı kazanır.

Ben aramıyorum kimseyi, baskı yapmıyorum, kim olursa olsun ama her gittiğim yerde gelin oyunuzu verin diyorum.

Yol haritamı cuma-cumartesi açıklayacağım. Yönetimde yedeklerle birlikte 4 kadın yöneticimiz olacak. Sportif Direktör konusunda yabancı düşünüyoruz. Taraftar Aykut Kocaman’ı istemiyor demedim, benim için çok önemli bir insan. Buraya çok büyük bir kitlenin gücüyle geldim, kimseye biat etmedim, menfaat ilişkisine girmedim, onlar bana inandı ben onlara inandım.”

Bir hikaye yazman gerek

“Türk sporunda sponsorluk sorunu var. Sponsorluk konsepti değişti. Bu bir ilişki, bir evlilik, hikaye yazman gerekiyor. Hadi ismini ver değil, en iyi Vodafone ile Beşiktaş yapıyor. Beko-Barcelona arasında inanılmaz bir ilişki var. İlk 3 yıl yaptığımız yatırımın 3 mislini geri aldık, pazar paylarına bakın en hızlı ilerleyen marka. Onların bir projesi vardı, ‘Ne yersen o’sun’ İspanya için kendileri yaptıkları. Sonra biz geldik, ‘eat like a pro’ sloganını dünyaya yaydık. Obezite, sağlıklı beslenmek büyük problem ve biz çok kuvvetli iki marka, dünyaya sağlıklı beslenme üzerine hikaye yazıyoruz.

Artık bizim hayalimizdeki Fenerbahçe ne olmalı? Çarklar döndükten sonra, sponsorların gelmek istemesi, kapı kapı sponsor aramak değil, bizim hayalimiz bu, sponsorluk başka bir noktada. Gözlerimize kulaklarımıza inanamadık, ziyaret ettiğimiz kulüplerde. Başkanları, personelleri, insan sermayeleri, kaliteleri, teknolojileri, scoutingleri bambaşka bir dünya var.

Benim için güven önemli

Tayfun Bayındır’ın “Galatasaray, Beşiktaş ve Fenerbahçe başkanlarını statlarda bir arada görebilecek miyiz” sorusu üzerine Koç şu ifadeleri kullandı.

“Tabii ki göreceksiniz. Normali bu, olması gereken bu. Ben rahatım, içim rahat kimseye saygısızlık etmedim, kimseye bir şey yapmadım, Yöneticiyken de yapmadım. Bana yapılmasını istemediğimi başkasına yapmayan bir insanım. Gittiğimiz her yerde, Bodrum’da dedik siz inanmadan olmaz, Bu da alttan yukarı bir değişim, her gittiğim yerde söylüyorum. Ben gerçekçi hareket ediyorum, söylediğini yapabilen bir insan olmalıyım, söylediğini yapmaya çalışan insan olmalıyım, benim için güven her şeyden daha önemli, seçim kazanmaktan daha önemli, farklı bir liderlik tarzı getirebileceğimi düşünüyorum.”

Az verdim, çok verdim demiyorum

Ali Koç, Ercan Güven’in “Defterleri açalım dediniz, kim ne katkıda bulunmuş... Sizinki daha mı fazla, hesaplamışsınızdır” sorusu üzerine şunları söyledi;

“Hakkımda bir şey iddia ediyorsunuz, ben de farklısını iddia ediyorum. Ben az verdim siz çok verdiniz demiyorum. Ben çok katkı verdim diyorum, yanlış değil, siz doğru bir noktadasınız, ben daha çok verdim gibi anlaşılıyor, ben öyle bir şey demiyorum, manşet üzerine düşünüyorsunuz. Az verdim çok verdim demiyorum, ben şunu demek istiyorum; maddi-manevi destek oldum, ama siz tersini diyorsunuz, ben de açalım defterleri diyorum. Gerçeklerin ortaya çıkması için diyorum. Birine kötü bir şey söylersem arkamda bir veri olması lazım. Sözlerimin arkasında durabileceğim bilgi olması lazım. Sırf ben aday oldum diye niye olmayan şeylerle karalanayım.”

UEFA ile görüşüyoruz

“UEFA ile bizim adımıza görüşenler var. Ne desek küçümsüyorlar. Sermaye koyacağız diyoruz, sanki hisselerin sahibi olacağım... Karşılıksız, kendi imkanlarımla para koyacağım. Diyorlar öğretmen çocuğu olarak 30 milyon verdim, Koç olsam 400 verirdim. Böyle saçma sapan bir şey olur mu? Finansal Fair Play’in bu işe engel olmadığını yaptığımız görüşmelerden anlıyoruz. Böyle bir konunun fedakârlığını, samimiyetini kimse sorgulayamaz, onlar ne verirse bir fazlası diye, böyle bir şey var mı? Fenerbahçe bunları hak etmiyor.”

Anahtar teslim hoca!

Koç, Attila Gökçe’nin “Mesela bilimden yararlanmaya çalışan hocalar var. Hoca gidiyor, ekip de gidiyor, yerlerine adam almıyorlar kapatıyorlar. Nasıl başarı aranacak?” sorusuna “Hoca gidince kulübün kurumsal hafızası kalmıyor, bu da bizim tespit ettiğimiz unsurlardan. Ben hoca konusuna bakarken anahtar teslim hoca mı başka modeller mi diye baktım. Bir gerçek var; sağlık ekipleri, performans analiz ekipleri, teknoloji ekibi, scouting, psikoloji departmanı, akademi, futbol okulları... Hoca gitse de gitmese de bir çizgi üzerinde gitmeli. Hocaya bağımlı olduğunda bütün bu ekip gidiyor. Yine döndük Obradovic’e; anahtar teslim veriyorsunuz her şey bitiyor, ama futbolda böyle olmuyor. Arsene Wenger modeli çok seyrek model, Wenger dediğiniz adam, bütün kulübün ekonomisine etki etmiş bir kişi” yanıtını verdi.

Fenerium zengin ve kaliteli

“Fenerium çok önemli. Fenerium formalar dahil bir sürü ürünleri kendi çıkardı, sonra da ana üreticilerle anlaşma sağlandı. Her şeyi kendi yapmaya başladı.

Bazı kulüpler var, sponsorla anlaşıyor her şeyi hemen alıyor.

Mecburiyetten yaptığımız bir şey, aslında arzu ettiğimiz noktaya gelmiştir. Daha iyi olabilir mi olabilir ancak şu anki hali zengindir, kalitelidir, bugün rakamları söylemek zordur, yorum yapmak haksızlık olur. Ama bir Fenerium daha yaratacak potansiyel var özellikle online dünyada. Mesela mağaza Ağustos’ta neden tıklım tıklım olur ki... Gelirsiniz iki tane internetten tık yaparsınız 2 ay sonra ürünler sende, yöneticiyken de merak etmişimdir, tıklım tıklım olurdu. Online mağazası daha büyük olmalı, bizim 7. ya da 8. sırada. Teknoloji imkan veriyor, hep şu örneği kullanırım; dinamik satışlar. Nedir bu? Bir oyuncu gol attı uygulamaya geliyor. Hemen bir haber forma yarı fiyatına diyorsun. Sadece son 15 dakikada bu ürünü alıyorsun, maç bitene kadar. İşte dinamik satış, bu nasıl oluyor; diyalog lazım, diyalog da akıllı telefona koyacağın uygulamalarla oluyor. Akıl akıldan üstündür.”

Rekabet yapıcı olmalı

“Bütün paydaşlar olarak hep beraber bir ortaklık ortaya çıkarmak zorundayız. 5. noktamız; örnek Fenerbahçe, sorumlu Fenerbahçe.. Ne konuda sorumlu? Kendi acil işlerimizi bir yere koyduktan sonra bunlar ikinci adımlar.

Bir, şiddet, ayrıştırma, nefret söylemi kalkacak, bazı değişiklikler olacak. Yukarıdan aşağıya gidecek. Bu sürdürülebilir bir durum değil, çocukların üzerindeki etki kötü. Bizim evde böyle nefret gibi şeyler konuşulmaz. Kızım Leyla okula ilk başladığında ‘Biz Galatasaray’dan nefret mi ediyoruz’ dedi. ‘Nereden çıktı’ dedim, gittiği okulun seviyesi ortada, ailelerin eğitim düzeyleri, gelir düzeyleri ortada. O seviyede böyleyse düşünün başka yerlerde neler oluyor. Bize yakıştırmıyorum. İkincisi yapıcı rekabet.. Yıkıcı rekabet var bizde. Saha dışı her türlü rekabet yapıcı olmalı, ligin değeri, seyir zevki, statlara seyirci çekmek için omuz omuza verip, ortak paydada durmalıyız.”

Federasyonda önemli isimler var

“Bazı konular var ki ortak pazarlanmalı. Bizde zihniyet değişmeli, vizyon değişmeli. Bu paydaşlar kim; takımlar, federasyon, medya, taraftar, devlet... Bakın başarılı ülkelerde devletin spor politikası var. Sporda başarılı ülkelerin marka değerini çok artırıyor sportif başarı, o yüzden paydaşlar itici güç olmalı.

Taraftar en önemli kısmı, ama değişimin en önemli kısmı değil. Ama bakıyorum, federasyon yapısı mesela. Çok önemli, değerli isimler var ama ismi var. 3-5 kişi götürüyor, ben diyorum ki öyle olmamalı, her anlamda kalitenin artması için paydaşların her seviyesinin artması lazım. Federasyonda çok kaliteli insanlar var, ama liyakat üzerine uzman kişiler üzerine federasyon olmalı. Bakın hakemlerin seviyesi. Her kulüp şikayetçi. Bir sezonda hiç bu kadar şikayet olduğunu hatırlamıyorum.”

Davos’taki tek kulüp!

Bir diğer hayalim sosyal sorumlulukta da şampiyon bir Fenerbahçe. Davos’a gidip sosyal sorumluluk projesi olan tek kulüp olmak istiyoruz. Bunlar için iki dönem kalmamız lazım.

“Bir diğer hayalim sosyal sorumlulukta da şampiyon bir Fenerbahçe. Spordan bahsetmiyorum; ikinci dönem için minimum bunlar. Bunları yapmamız için iki dönem kalmamız lazım, gerekenler için öyle bir şey yapmak istiyoruz ki adını koyamadık. Ama dünyada bir spor kulübünün yaşam kalitesini artırmak ve sonuçlarını getirmesi lazım.

Davos’a gidip sosyal sorumluluk projesi olan tek kulüp olmak istiyoruz. Üç kulübün de etki alanı çok geniş Türkiye’de. Sadece sorumluluğumuz spor değil, en büyük hayalimdi 10 Kasım’da 3 kulüp taraftarı beraber gitseydik Anıtkabir’e. Ama istediğimiz olmadı. Üç kulüp beraber yapsa bunu, müthiş... Bu kavga devam edemez, etmemeli, faydası yok. Sponsor bakıyor ne diyor, 1’ine olursam 3’üne de olacağım. 3’üne de hiç olmayayım diyor.”

Barça modeli

Fenerbahçe’nin futbol tarafında 92 spor okulu var. Barcelona futbol okulunu inceledikten sonra buna benzer bir yapı yok. Mesela oğlum 3 senedir gidiyor, biz de gidiyoruz. Barcelona’da 19 ülkeden 26 okul, u12 u14, kortej halinde çıkıyorsun, önemli futbolcular çıkıyor, maç yapıyorsun, resmen küçük bir futbol olimpiyatı yani. Sonra da cumaya kadar oynuyorsun, oğlum seçilsin diye haftalarca aylarca bekliyorsun. Kulübün felsefesi anlatılıyor, coşku heyecan, çoluk çocuk inanılmaz. Bunu Türkiye çapında yapmak istiyoruz. Fenerbahçe’nin dostu düşmanından daha fazla olmalı, marka yönetimi çok önemli, festivaller önemli.”