Galatasaray Başkanı
Mustafa Cengiz, Spor Toto Süper Lig'de son 4 haftada oynanacak maçların hakemlerinin kurayla seçilmesi gerektiğini söyledi.
İşte Cengiz'in açıklamaları:
Devlet elinden geleni yapıyor. UEFA standardı 33 bindi. 33 binin altında 33 tane stat yaptı. 450 tane de spor salonu yaptı. Müthiş bir hamle. Ama biz ne yaptık kulüpler olarak; o stadın çimine bakamadık ya...
Türk futbolu total olarak kalkınmak durumunda. Hakemleri biz niye konuşuyoruz arkadaş ya... Gündemde ne var devamlı hakemler... Hata yapıyorlar, ölümcül hata yapıyorlar. (Fenerbahçe maçından sonra) Üst üste ciddi hatalar var. Hüsnü bey, bir görüşür müsün MHK ile dedi.
Dün de Şenol Güneş, gitmiş konuşmuş diyorlar. Şimdi bize baskı var, biz de gidin görüşün hakem ayarlıyorlar diyorlar. Bizim görüşmemizde sadece hakemler VAR'a gitsin, mümkünse de VAR kayıtlarını açıklayın. Bize yapılan haksızlıkta kasıt görüyoruz. Bize yapılan haksızlık kadar hiçbir takıma yapılmadı diye bizim araştırmamız bunu gösteriyor. 21'e 4... Bütün yapılan hakem hataları dışındaki şeylerd Galatasaray üste çıkıyor. Bu bir realite. Özel olarak biz bir şey istemeyiz. Diğer takımları açığa düşürecek asla bir şey yapmayız. Biz ikna olmadık. VAR'a niye gitmiyor ya... Bizim problemimim bu... Biz niye patladık, olaylar niye çıktı. ben niye 150 gün ceza yedim. Biz VAR'a gitsin istiyoruz. VAR kayıtları açıklanamaz dediler. Biz üstüne ne yaptık, açıklama yaptık. Teknik direktörlere bakıyorsunuz, efendim biz Galatasaray yenseydi, iki puan falan... Sana ne... Sen kendi takımına bak. (Ersun yanal) Kulüpler Birliği kendi ayağına kurşun sıktı, 17 kulüp diye bildiri yaptı, 8 kulüp imza attı. Kulüpler Birliği de homojenliğini yitirdi.
Avrupa Kulüpler Birliği ile ECA arasında büyük çatışma var. Agnelli'nin başkanı olduğu Kulüpler Birliği neredeyse UEFA ile anlaşma yaptı. Türkiye'nin tarafını seçmesi yazım. Biz ne konuşuyoruz? Mete Kalkavan'ı... Büyük kulüplerin bunlarla da uğraşması lazım.
Bugüne kadar CAS ve UEFA ile ilgili soru almadım. Biz Galatasaray olarak uğraşıyoruz. İki profesyonelimiz ve bir yöneticimiz devamlı orada temas için... Bir iki seviye üste çıkmak lazım. Yoksa sen geri kalmış ülke, Middle East ülkesi bir de üzerine Haçlı kafası da girerse, geride Tatar ağası gibi kalırsın. Bu komitelere hep adam sokmamız lazım. Bir tane adam yok ya... Servet Bey vardı UEFA İcra'da, o da federasyon başkanı olmayan tek üye olduğu için etkin görev alamıyor. Başkanlık tabii güç veriyor. Sen de seyrediyorsun.
Cüneyt Çakır'ı desteklememiz gerekir. Burada yanlış yapabilir ama uluslararası anlamda ben desteklerim. Ali Palabıyık gündemdeydi, Fenerbahçe maçıyla bitti.
Düzelmesi için bize söylenen MHK'dan hakem sayısı fiziksel olarak yeterli değil... Kısa vadede pratik çözüm, hakemler kurayla belirlensin. Kura çeksinler. Bir ara yapıldı bu... Bu kritik dönemde son dört maç için kura çeksinler, herkesin huzurunda, açık televizyon yayını... 24 hakem arasından hiç maç yönetmeyen biri çıksa da hiç korkmam.
Hepimizin babası var değil mi? İsa değiliz. Mete Kalkavan'ın babası, eski Samsun milletvekili İhsan Kalkavan, iyi de bir insan... Galatasaray-Mersin İdman Yurdu maçı oynanıyor, çok da büyük tepki var hakemin kararlara karşı. Adam kalp krizi geçiriylor, sonra da vefat ediyor. Benim babamın ölümüne neden olan birini unutmam mümkün mü? Empati yapın. Yani 1-2 sene de geçse iz kalır. Bunu yapma, Mete Kalkavan'ı zor duruma düşürme. Ben olsam federasyonun yerinde, bu tip endişe yaratan isimleri belli takımların maçına vermem. Bu cezalandırma değil.
Uzun vadede ana rahmine girmek lazım. Sen burada pusu kültürünü kaldırmak lazım. Adam taraf oluyor, en fanatik çıksın maçı yönetsin dedim. Ama objektif değilse zaten bitmiş demektir. Sabit nöbetçi eczane gibi oldular, bir hafta bakıyorsun Cünet Çakır VAR'da, ertesi gün Mete
Hakemler konusunda sadece bizim değil, bütün kulüplerin sorunu büyük. Kısa dönemdeki çözüm, hakem atamalarında kura yöntemi... Hakemler kurayla belirlensin. 24 hakemin 24'ü de torbaya girsin ve belirlensin.
Fener ol projesi gibi bir pdojeye biz de hazırdık. Hatta 1 milyar lirayık izni biz de almıştık ama camiamız, taraftarımız "Paramız yok. Dileniyor muyuz?" derler diye girmedik.
Diagne'nin iyi bir kumaşı var. İnşallah toparlanacak. Zaten su akar yolunu b.ulur. Düşünün Kasımpaşa'da iken en fazla 2 bin kişi önünde oynuyordu. Şimdi 50 binin önüne çıkıyor. Alışmak zor.
Mitroglou bedavaya geldi. Bazı transfearlerimiz tuttu. Marcao gibi... Bazıları tam istediğimiz seviyede değuil. İnşallah Diagne de tutacak.
Kalan dört maçla ilgili olarak iyi futbol, güzel futbol diye bir beklentimiz yok. Artık netice istiyoruz.Hakem ne bize ne rakiplerimize katkı sağlamadan istediğimiz sonuçları elde edelim istiyoruz.
Şenol Güneş'in TFF'ye gitmesi... Hocanın bu dönemde derbi öncesinde Federasyon'a gitmesi yanlış.
Birinci sırada sorumlu olarak yöneticileri görüyorum. Yönetici konumu, adı ne olursa olsun ne konuştuğunu bilecek. Sonra da sırada teknik direktörler var. Onlar da maçtan sonra ne konuştuklarını bilecekler. Ben ne konuştuğumu bilerek ceza aldım. O cezayı alacağımı biliyordum. Söylediklerimin yasal olarak karşılığgı vardı. Bunu bildiğim için de kimseyi aramadım. Oysa tüm kurulları, başkanları, üyeleri gayet iyi tanıyorum. Ben tek bir telefon dahi açmadım.
Biz şampiyonluğa oynuyor olmasaydık, genel kurulda yaşananların ardından hnemen
seçim kararı alırdım. Beni saat 11.00'de teknik direktörümüz aradı. "Başkan ne oluyor, fftbolcular ayağa kalktı" dedi. Aynı şekilde basket takımı da öyle... Hepsinin ailesi var, çoluğu çocuğu var, geçim derdi var. O gün ben orada seçim yapalım deseydim beni hainlikle suçlarlardı.
Futbolcuların saha içinde kendilerini yere altamalarıyla ilgili olarak, "Ne yazık ki böyle şeyler çok var bizde. Adama dokunmuyorlar bile on takla atıyor. Sanki kert bir yumruk almış gibi kendini yere atıyor. Ortada yumruk falan yok. Bu tür sahtekarlık yapanları mutlaka temizlememiz yazım. İngiltere bunu çok iyi yapıyor, kulüp bunun cezasını hemen kesiyor. B:iz de bunu yapmaya çamlışıyoruz ama yeterli değil.
TFF'nin gelişmesi şart... Onunla birlikte elbette MHK'nin de... Bakın bizim Mersin İdman Yurdu maçından sonra Mete Kalkavan'ın babası oğluna yönelik taraftar tepkilerinden dolayı kalp krizi geçiriyor ve sonra rahmetli oluyor. Şimdi bu durum kalkavan'ın aklından çıkar mı? Bundan etkilenmez olur mu? Galatasaray maçına gelince bundoan tedirgin olmaz mı? MHK'nin bunları bile düşünmesi lazım.
Lorik Cana'nın menajerinin parasını yeni ödedik.
Biz hakemler konusunda MHK'ya şunu söyledik. Gördüğünü çalan, üst üste hata yapmayan, hatayı alışkanlık haline getirmeyen, tuttuğu takım veya tepki duyduğu takıma sahada bunu yansıtmayan insan istiyoruz dedik. Çok mu şey istiyoruz? Hayır çok şey istemiyoruz. Türkiye yıllardır futbolla yatıyor, futbolla kalkıyor. İngiltere'de daha az ama İtalya, İspanya ve Yunanistan'da da bu hakemler eleştirileri var. Yunanlılar ve İtalyanlar bizden beter. Bu biraz Akdeniz karakteri. Türkiye'de
yüzde 9-10'luk kısım dışında herkes futbol izliyor. Yaklaşık 67 milyon insan haftanın üç günü futbolla yatıp kalkıyor. Devlet başkanından, sade vatandaşa kadar böyle. Hakem hata yapar. Bu insanların yüzde 100 objektif olması mümkün değil. Ben ne dedim şu Galatasaray lafını çıkarın ben de imzalayayım dedim. Hiç kimse üstüne almıyor, hala üstlenen yok ama kimin yazdığını biliyoruz. Sen bu durumda Kulüpler Birliği'nde nasıl şey yapacaksın. Sen oturmuşsun millet oturmuş yan yana birbirinin altını oyacaksa nasıl ortaklık yapacaksın. Bana anlatın... Ben aptal durumuna düşerim o zaman. Ben üçkağıdı, şeytanlığı bilmem. Bu bir gösteri de değil. Sureti haktan görünüp, malı götürmek diye bir şey vardır ama öyle bir şey de yok. Eğitim, eğitim, eğitim... Hakemlik meslek haline geldi. 2-3 hafta maç alamayan hakem mahvoluyor diyorlar. Uzun vadede alttan gelen genç hakemlere karakter eğitimi lazım. İnsanları dürüstlüğe yönlendireceksiniz. Bizim 14 yaşındaki Beknaz'ı penaltıyı dışarı attığı diye tüm dünya konuştu biz de övündük. Herkesin karakteri buraya gelsin istiyoruz. Bu dürüstlük de eğitimle olur. Bütün mesele iyilerin daha fazla hale gelmesi. Yüzde 100 güvenmemiz lazım... 2008, 2009 gibiydi bir Fenerbahçe-Galatasaray maçında yardımcı hakemin kafası yarıldı. Tarık Ongun'du hakem 45 dakika bekletildi. Türk hakemliği o gün bitti. Adama dediler ki ertele yarın oynat. Bir hafta sonraya ertele. Bünyamin Gezer ise 'Ben maçı oynatmasam sahayı basarlardı. Benim amirlerim tebrik etti' dedi. Bizim bunu atmamız lazım. Yine söylüyorum bu eğitimle olur...
İspanya'daki La Liga tüzel kişilik. Premier Lig tüzel kişilik. ABD'de aynı şekilde. Biz TFF ve devletten bekliyoruz. Kendi birliğimizi kurmadık, havada su dövdük. Türk futbolunun üst yapısında da sorunlar var. Protokol tribününe gelen başkanlar, yöneticiler ayağa fırlayıp, tezahürat yapıyorlar, şok yaşıyorum. İnsan kalitesi çok önemli. Bir insanın kaliteli olması yetmez. Ağırlıklı ortalamanın kaliteli olması gerek. Avrupa Kulüpler Birliği, Avrupa Ligler Birliği ve UEFA arasında müthiş bir çarpışma var. FIFA seyrediyor. Bize gelen çok sert mektuplar var, hepsini anlatmıyorum. Biz CAS'ta büyük bir meydan savaşı verdik. Bizi engelleyebilirlerdi, olmadı. UEFA resmen kabuk değiştirme süreci içinde. İnşallah yapabilirler. Bizi hala malesef taşra görüyorlar. IFAB kimlerden oluşuyor? İngiltere, İskoçya, Galler... Lordlar kamarası gibi. Komedi ya...
Bizim Kulüpler Birliği'nin mutlaka yayın, lig yönetimi ve pazarlamadan başlayarak bu organizasyonu yapması lazım. Düşen takımlara da destek olması gerek. Devlet o günün parasıyla 191,5 milyon liraya bize stadı yaptı. Stadı bize vermedi. Biz de karşılığında Mecidiyeköy'deki milyarlık hakkımızdan vazgeçtik. Bizden almaya kalktığında GSGM ile hala 22 tane davamız var. 49 yıl için 450 küsür milyon
dolar ödemem gerekiyor. Ben bu parayla üç tane stat yaparım kardeşim. Bu olmadı. Biz daha bu aşamaya gelmedik. Son olarak Konya'da Büyükşehir Belediye Stadı'nda oynadık. İsim vermeyeceğim maçtayız, bir kulüp başkanına, 'Belediye başkanı nerede' dedim. O başkan bana küs oldukları için belediye başkanının yanına gelmediğini söyledi. Belediye başkanı en uçta oturuyormuş. Niye küstüklerini sordum. 'Her maç için 10 bin lira istiyor' dedi. Bu stat için belediyeye maç başı 5 bin lira ödüyoruz. 10 bin liraya çıkarmak isteyince papaz olduk dedi. Ayrıca ikimiz de aynı partiliyiz dedi. Biz her maç sadece güvenliğe 250 bin lira veriyoruz dedim. Bizim müthiş masraflarımız var. Tek bir maçın bize maliyeti 400-450 bin lira. Futbolculara ödenenler hariç. Sorunlar birike birike bu hale gelmiş. Biz Lorik Cana'nın menajer parasını yeni ödedik. Haciz geliyor. Olimpiyat Stadı'nın direğinin yıkılması onun haczi. 12 yıl önce. Ada olay olmuş. Bütün bu sorunları çözmek bize düştü. Neyse ki bizi süpermen görüyorlar, çözeriz. Süpermen olmasak da çözeriz...
Galatasaray Adası kaç yıllık olay... İkinci davayı da açtık. Mehmet bey hukukta harikalar yaratıyor! Divanda da tebrik ettim. İşletmeci ile çetin bir mücadele içindeyiz. Zabıta niye orada? Elektrik yok, jenaratörü koymuş, açılışı yapacak, bilet kesecek, müşteri alacak. İşletmecinin artık buradan çekilmesi lazım. Günah, yeter. Kazanacağın kadar para kazandın çekil! 50 kere söyledik ama çekilmiyor. İyi de bir Galatasaraylı üstelik. Taçspor'da, Kalamış'ta kulübü kara geçirdik. Adayı ise kucağımızda bulduk, çözmeye çalışıyoruz. Ada için anakent belediyesi ile anlaştığımız iddia ediliyor ama böyle bir şey yok. İstanbul'un incisi olan bu adayı er veya geç alacağız ve burayı sosyal tesis olarak üyelerin kullanımına sunacağız. Açık ve net. Bizim tek hedefimiz bu. Mutlaka ve mutlaka hukuk galip gelecek. 1 milyon 600 bin lirayı bu darlıkta yatırdık. Bedelini de biz ödüyoruz.
Galatasaray Kulübü Başkan Yardımcısı Yusuf Günay yaptığı açıklamada şunları söyledi; 'Bizim tüzüğümüzde ayrı ayrı mali ve idari ibra var. Bu durum dernekler kanunu ve medeni kanunda yok. Adnan Polat döneminde bu süreç yine yaşanmıştı. O zaman Yargıtay Genel Kurulu içtihat olarak bir karar verdi. Derneklerde mali ibra vardır, bunun dışında idari ibra diye hukuki bir müessese yoktur. Mali yönden ibra edilmiş bir yönetim, idari yönden de ibra edilmiş sayılır denildi. Buna uygun olarak bizim tüzüğümüzün değiştirilmesi gerekirdi ama malesef olmadı. Yine de tüzükte bunun bulunmaması, böyle bir hukuki müessese olduğu anlamına gelmez. Nitekim mahkeme biz başvurduktan sonra idari ibrasızlık diye bir müsesse yoktur, ben bunun sonuçlarını durduruyorum dedi. Yani hukuken ibrasızlık kararı kaldırıldı. Mahkeme 15 gün içinde iptal davası açmamızı da istedi. Kararın esasa dönüşmesi için. Biz iptal başvurusunu yaptık ve süreç bu şekilde devam ediyor.
Sözlerine devam eden başkan Mustafa Cengiz; "Adnan Polat'ta bir hata yaptık. Hoş olmadı. Ben de ibrasızlık verdim ve kendim söyledim. Görüntü sonra konuldu. Biz sosyal bir olayın içindeyiz. Ticari değil. Dürüst olmak zorundayım. Sivil toplumla ilgili her olayda geçerli. Kanarya sevenler derneği için de geçerli. Biz bunun yanlışlığını gördük, iki kere hata yapmayalım dedim. Kongreden önce beni ibra etmeyecekseniz mali açıdan ibra etmeyin, idari ibrasızlık hukuken geçerli değil dedim. Sonra benim için tehdit etti dediler. Böyle bir şey yok. Adnan Bey döneminde ligde 8. sıradaydık, ligde hiçbir şampiyonluk şansımız yoktu. O dönem ile bu dönem aynı değil. Adnan Bey küstü. Şunu da söyleyeyim Adnan Bey seçime girseydi oy atardım. Yanlış yönetti, TOKİ Başkanı'nın konuşması oldu, tepkiler oluştu. Bu tepkiler Erdoğan Bayraktar'a yönelikti. Cumhurbaşkanı'na değil. Cumhurbaşkanı'na da konuşmaya öfkeyle bakıyordu, beraberdik. Adnan Bey süreci bence yanlış yönetti, biz buna tepki verdik. Adnan Bey'i daha sonra genel kurulda barıştıran benim. Ağlamaklı beni aradı, teşekkür etti. Ben düşmanlıklarla kavgayla bir yere gelemeyeceğimize inanıyorum. Kimseyi tehdit etmedim, hakaret de etmedim. Yediğiniz köfteler midenizi ağrıtır dedim, sonra hurma aklıma geldi.
Yediğiniz köfteler midenizi ağrıtır dedim sonra hurma aklıma geldi durdum. Halk deyimlerini kullanıyoruz. Son divanda Taner Aşkın 'Köfte diyen başkanlardan olamayız' dedi. Demedim diyorum anlatamıyorum.
Adnan beyde yanlış yaptık. Ben de dedim bunu. Adnan bey koysaydı ona atardım oyumu. O da bunu biliyor. Diğer isimlere çekimser kalmışımdır. Dursun beye bile ibrasızlık yapmadım. Bizi ibra ettiler. Ben bundan rahatsızlık duymadım.
Biz şampiyonluğa oynamasaydık o anda seçim kararı alırdım. Saat 11'de teknik direktörümüz beni arıyor, futbolcular ayağa kalktı diyor. Sadece yabancılar değil yerlilerde. Her insanın çoluğu çocuğu var. Onlar da soruyorlar. Basketbol, voleybol öyle. Eski bir başkan geldi, gittik arka tarafa 'Lütfen çıkın ortam geriliyor ve seçim kararı alın ve ibra edilin' dedi. Ben o anda küfür edebilirdim. Arkamı döndüm yürüdüm gittim. Ayıp bir Galatasaray başkanı tekrar seçilmek ya da ibra olmak için kendisini küçültmez. Adnan bey de yapmadı. Helal olsun. Duruş her şeydir. Beni ibra etsen ne olur etmesen ne olur. Bin kişi gitmiş, biz kulis çalışması yapmadık. Yüzde 80 ibra edilmiş, herkes birbirine rahat olun demiş gitmişler. Mahkeme tespit etti. Sayılmayanlar var. Genel kurulda 50 kişi söz istedi. Buna divan kurulu bakar. Beş dakikayı devreye sokar. 48. konuşanda 5 dakika sınırı koydular. Ben buna da saygı duyuyorum. Üye mi adam üye. Ama ben şampiyonluğa giden takımın başkanıyım. Şimdi seçime gidiyorum desem gündemimiz şampiyonluk olur mu? Bizim şampiyon olmamız gerekiyor. Hayatında ilk defa Galatasaray reel kar ediyor. UEFA'nın çift denetiminden geçiyoruz biz. En değerli şirket olduk. Ünal Aysal zamanında küçük yatırımcılar yürüdü. Bunlar yazılmıyor. Bu hareket kara geçtiğimiz için oldu şu anda. Trabzonspor sermaye artırımı yaptı. 97 milyon toplamalıydı, 34 milyon topladı. Trabzonspor ahalisinin sahip çıkması lazım. 145 bekliyorduk biz, 147 ile bitirdik.
Gelir anlamında sportif AŞ'de 2.3 artıdayız. Dernek işin içine girdiğinde zarardayız. Derneğin 10 yılda 200 milyon dolar basketbol ve voleybola verdiği yük bize. Baskette Fenerbahçe 2-3 kat bütçesi bizden fazla. Biz ise iman gücüyle gidiyoruz. Basketle ilgili bir açıklama yaptım onu da tiye aldılar. UEFA'ya bunların hepsini anlattık. Üç kulübü anlattık. Oradakiler sandalyelerinden düşecekti. Bu görüşmenin ardından Fenerbahçe'nin eski yönetimi bize teşekkür etti. Türk Telekom maçında elde ettiğimiz hasılat bu sezonun en yükseği. Kampanyalar yaptık 10 bin TL ile rekor kırdık. Normalde 600 - bin TL kazanıyoruz. 2013'te 35 milyon euroydu giderimiz. Şimdi ise 2-3 milyon euro. Getirmişler zamanında ben indermem fiyatımı dedi oyuncu. Adamın bizden alacağı para 1 milyon 350 bin euro. Biz bu paraya basket takımını kurduk. Onu da ödeyeceğiz ama. Bi de yazıyorlar koca koca iş adamları. Derneğe borç verip, faizini alıp kar gösterdiler diye yazdılar. Çok büyük olmayan bütçelerle yapılabileceğini gösterdik. Çanakkale'de Seyit onbaşı nasıl kaldırmış. Adrenalin böyle bir şey. Biz de aynı şeyi yapıyoruz şu anda. Biz derneğin bütçesini aşmadan gidiyoruz ilk defa. Bütün branşlarda başarılıyız. Bir tek tekerlekli basketbolda çok kıstık, onlar da dördüncü oldular. Bu bizim için başarısızlık.
Gelelim faiz meselesine. Bizim dernekten alacağımız 300 milyon lira var. SPK diyorki mecbursun faiz işlet. Sen 50 milyonluk faizle kar ettin diyorlar. Ben bu parayı derneğe vermek için kredi çekmişim. O kredinin faizini de sportif aş'ye yapmışım. Benim sadece o kredinin faizine ödediğim para 400 küsür milyon. O olmasa ben faliyette kardayım. Eskiden faliyet zararı vardı. Futboldaki gelir kredileri karşılamıyordu. Şu anda karşılıyor. Bundaki en önemli sebep şampiyon olmamız.
O gün yine eski bir başkan çıktı. Gelirler arttı dedi. Şampiyonlar Ligi'ne katıldığınızda 250 milyon lira gelir alıyorsunuz dedi. Ben UEFA ile kavga etmem. Çünkü Türk futbolunu tolere ediyorlar. Ama biz de onları utandırmadık. Hiçbir şeyi aşmadık. Ortak etkileşim diye bir şey çıkardılar yayın geliri için adamlar. Biz hiçbir şey alamıyoruz. Başarıya bakıldığında baba takımlar her şeyi toplayıp gidiyorlar. Biz garibanlar da 28. sıradayız. Bunun karşısında ne yapması lazım. Federasyonun bunu anlatması lazım ya da dört kulübün bunu halletmesi lazım. Bu altı başarılı ülkenin dışındaki ülkeleri örgütlememiz lazım. İnsanlar birbirlerini tanıdıkça bunu anlatmamız lazım. Bize Şampiyonlar Ligi'nden verilen pay düştü. Ama millet zannediyorki arttı. Yayıncı kuruluş para vermiyor. Bu sezon aldık ama çok düşük. 4-5 katı azaldı. 10 milyon dolar yerine 2 milyon civarına düştü. Yayın hakları için bu rakam.
UEFA bizden 4 milyon euroluk cezayı aldı, kar ettik diye. Olay sadece Galatasaray hakemler değil. Biz bir iki çıta yükselmemiz lazım. Basının da UEFA ile yaşadıklarımızı araştırması lazım. Ben isterim ki bütün kulüpler bu tür toplantılar yapsın. Biz de geciktik aslında bu yüzden özür diliyorum. Kuş kuşun yüzüne konuşur derler. Bizim basınla temasta olmamız lazım. Yorumu siz yapın. Ben forvet konusunda ağzımın payını aldım. Eşim bile ben aldım forveti diyor. Mahrem bir şey değilse açıklarız gerçekten. Ama yalan yazılsın istemiyoruz. Basın olmasa biz hikayeyiz.
Kanun çıktı. İyi de oldu. Gidiyoruz basketçi ya da voleybolcu. Onun belgesini vermeden alamıyoruz parayı. Ben gidiyorum vergiyi peşin ödüyorum. Stopajı taksitli ödersem amatöre dönmüyor bu para. Geldiğimizde 300 milyon lira vergi borcu vardı. Yapılandırdık 60 milyon lira kaldı orada da. Hala ödüyoruz. Devleti kandırabilirmiyiz. Borçsuzluk kağıdı istiyor, hadi futbolcularda yapıyorsun ama devleti kandıramazsın. Gerçi biz futbolcuda da yapamıyoruz. İki kişiden istedik mesela. Biri Tarık'tı vermedi. Onların da parasını ödedik. Abdurrahim beye de teşekkür ediyorum. Büyük katkıları oldu. Amatör branşlara verilen katkının taksitli ya da gecikmiş ödemede de devreye girmesini istiyoruz.
Ziraat Bankası'nın kredi olayı da yanlış anlaşıldı. Biz biraz devlet ve milletçiyiz. Adam bize kredi vermiyorki sadece öteliyor. Bana şimdi ödeyeceğin parayı iki sene sonra öde diyor. İnanın ben buna girmem. Niye iki sene daha faiz ödeyeyim. Başkalarına kızıyoruz ötelemişler diye, biz de mi bunu yapalım. Olmaz böyle şey. Ziraat Bankası, Denizbank ve Aktif Bank daha geçen gün görüştü. Bu olayın askıya alınma gibi bir durum da yok.