Şampiyonluk yolu belli... Önde giden yakalanmazsa şampiyon olur, yakalanırsa ikincilikle kapatır sezonu. İşte sıkıntı da burada... Galatasaray ve Fenerbahçe’yi büyük farkla geride bırakmak değil önemli olan. Onları zaten unuttuk bu hesapta. Beşiktaş için şimdi önemli olan, Medipol Başakşehir’le arayı korumak... Dört puanlık değişebilir farka takılmadan çıktığı her maçı kazanmak.
Kolay olmuyor elbette... Rizespor tehlike bölgesine çakılıp kalmış. Haftalar azalırken iyi futbol oynadığı halde karşılığını alamamanın sıkıntısı, gerginliği var. O yüzden işte Beşiktaş tribünleri coşkuyla şampiyonluk şarkıları söyleye dursun, her iki takım baskı altında... Futbolcular gergin...
Beşiktaş, beşli-altılı ataklarla Rizespor’a yükleniyor. Hemen her atakta duvara top atıyorlar. Orta alandan takviyeli Rizespor savunması için bu topu kazanma fırsatı... Hemen hemen kestikleri her akında topu Recep Niyaz’la buluşturuyorlar. Aykut Kocaman hocanın kulakları çınlasın, Recep Niyaz’ın geleceğine kefildi. Dün attığı toplarla, oyun kurma çabalarıyla Rizespor’un en iyisiydi.
Beşiktaş’a dönersek... Gerginlik, ilk yarıda üç sarı karta mal oldu. İlkini Gökhan Gönül gördü (taktik faul), ikincisini Quaresma... Hakeme itirazdan, alkışlama gibi “antisportif” dalga geçme jestinden(!) Böylece Kayserispor’u tribünden izleyecek. Atınç’ın gördüğü kart kontrolsuz hareketten kaynaklandı. Çocuk kan-ter içinde mücadele ediyor ama biraz da denge yani! (Bu arada Güneş’in Quaresma’yı belki de kırmızıdan korumak için oyundan alması doğru, Portekizli’nin tepkisi de yanlıştı!)
Rizespor savunmasında Oboabona ve Yakoubi, Cenk Tosun’u iyi perdelediler. Öyle olunca Beşiktaş alternatif arayışına geçti.
Orta alandan sağ kanada gelen topla buluşan Quaresma, Adriano’nun koşusuna harika bir top attı. O da kale ağzına doldurdu. Baskı altındaki Cenk Tosun topun üzerinden atladı... Orada ustalığı ve tecrübesiye Gökhan Gönül vardı. Beşiktaş, kollektif aklıyla öne geçti.
Bu gol bir çok nedenle önemli... Ama en önemli yanı Cenk Tosun gibi krallığa koşan, kariyer rekoru kovalayan bir santrforun, egosunu yenerek topu Gökhan Gönül’e bırakmasıydı. Bravo!
Oğuzhan, Babel, Quaresma, Talisca, Cenk Tosun, hatta Atiba... Beşiktaş baskılı oynuyor ama farkı bir türlü açamıyordu. Tutuk, rizikolu, sıkıntılı bir maç çıkardılar. Tribündeki coşkuya ortak olamadılar. O üç puanı da Fabri’ye yazıyorum... Atana değil, son dakikada Rizeli’nin inanılmaz topunu tutana!
Anladığım kadarıyla kafalarında “Pire” ve “Olimpiyakos”, kalede de Fabri vardı.