Noel, yılbaşı, yaz tatili ve sonunda karnavalın da bitişi ile Güney Amerika 2013 yılına bu hafta başladı! Hem ligler hem de kıtanın en büyük kupası, Libertadores’in heyecanı hepimizi bir anda sarı verdi. Lig maçları bir çok latin futbolsever için sezon başında önem taşımasa da Libertadores Kupası’na gösterilen ilgi bambaşka. Avrupa’daki Şampiyonlar Ligi ile mukayese edilen turnuvanın bu seneki ilk tur maçlarının sonuçlarını gördükten sonra belki de Şampiyonlar Ligi ile aralarındaki en büyük farkı ortaya çıktı: Avrupa’da finale doğru hep bildiğimiz isimler göze çarparken son yıllarda Libertadores’de küçük takımlar da kendilerine birer yer edinmekteler.
River Plate, Boca Juniors, Sao Paulo... Libertadores Kupası denince 90’lı yıllarda aklımıza başka takımlar gelmezdi. Ekvator’un LDU Quito’su veya Kolombiya’nın Once Caldas takımı kupayı kazandıklarında birçok futbolsever bu takımlardan ilk kez haberdar oldu demek yanlış olmaz. Kupanın 53 yıllık tarihinde kıtanın futbol fabrikaları Arjantin ve Brezilya hala turnuvayı en çok kazanan ülkeler durumunda. İki ülkenin takımları arasından 38 şampiyon çıkmış, bunlardan 22’si Arjantin takımlarından.
Rakım farkı
Turnuvanın şampiyonlarının çoğunun bu iki ülkeden, teknik direktörlerin %30’unun da Arjantinli olmasına rağmen küçük kulüplerin de kupa aldığı demokratik bir turnuva aslında Libertadores. Büyük isimler gerek kulüp gerekse milli takım bazında son yıllarda başarısızlıkları ile taraftarlarını üzerken, yeni isimlerin Latin Amerika turnuvalarında elde ettikleri başarının ardındaki sebepleri merak edenler için biraz araştırma yapmaya karar verdim ve nitekim ilginç detaylarla karşılaştım: Güney Amerika Kıtası’nın bir ucundan diğerine olan uzaklık Avrupa’ya benzemiyor. Meksika’dan Buenos Aires’e 11 saatte uçuyorsunuz, 8000 kmlik bir mesafe var. Bu sene Corinthians ile aynı grupta olan Tijuana ise 9500 km ile birbirlerinden en uzak takımlar olacaklar. Büyüklerini yerlerinden eden takımların ortak özelliklerine bakınca çoğunu deniz seviyesinden yüksek şehirlerden geldiklerini görüyoruz. 2010 Dünya Kupası elemelerinden Maradona ve Platini arasında geçen yükseklik tartışmasını hatırlarsınız. 6-1’lik Bolivya mağlubiyeti neredeyse Arjantin’in Güney Afrika’ya gidememesine sebep oluyordu. Çoğunluğunun deniz seviyesinde yaşadığı göz önünde bulundurulursa özellikle deplasmana giden büyük isimlerin evlerine boynu bükük dönmelerine şaşırmamak gerek!
Meksika sürprizi
Daha ben bu satırları yazmayı bitirmeden La Bombonera’ya kupayı 6 kez kazanan ve geçen sene finalden dönen, Libertadores Kupası’nı defalarca beraber kaldırdığı teknik direktör Carlos Bianchi, takıma dönmeye karar veren Riquelme (fakat halen kondisyon yetersizliği yüzünden dönemeyen) ve ‘tank’ lakaplı Uruguaylısı Santiago Silva ile Meksika’nın Toluca takımını evinde yener diyordum içimden. Ama maç öncesi konuştuğum Bianchi’nin de belirttiği gibi defans hataları yüzünden Meksikalılar kendilerinin bile inanamadığı galibiyeti alarak döndüler evlerine.
BİANCHİ: “Takım olarak en büyük sıkıntımız istediğimiz gibi futbol oynamıyor olmamız. Hepimizin arzusu Roman’ın bize ihtiyacımız olan top kontrolü, vizyonu ve sert şutları sayesinde istediğimiz sonuçlara ulaştırması.”
Corinthians’ı korkutan Tijuana ve Bogota’nın milyonerleri
Geçen senenin şampiyonu Corinthians bu sene de iddialı. Fakat grubundaki takımlar biraz önce bahsettiğim sebeplerden dolayı Meksikalı ve Kolombiyalı rakiplerini göz ardı etmiyorlar.
Brezilya şampiyonu Fluminense sezon ortası yaptığı transferlerle 8. gruptaki üstünlüğünü gösterirken aslında en sürpriz sonuç 3. gruptan geldi.
Ronaldinholu Atletico Mineiro’nun Sao Paulo’yu yenmesi, bu haftanın en çarpıcı sonuçları arasında oldu. 13 yıl aradan sonra turnuvaya dönen Atletico, takımın eski idollerinden Diego Tardelli’nin dönüşü ile Ronaldinho’nun beklediği yardımı takıma kazandırdı ve turnuvanın en iddialı takımlarından Sao Paulo’yu yenerek de ‘gözümüz o kupada’ diye bağırmaya başladı. Grubun Bolivyalı takımı The Strongest ise deniz seviyesinin 4000 metre üzerindeki stadında bu iddialı rakipleri sabırsızlıkla beklemekte!
Turnuvanın Arjantinli favorisi Velez Sarsfied ise Valencia’dan getirdiği Fernando Gago ile güçlenen takımına rağmen Emelec’e yenilerek bu turnuvanın belki de en sürpriz sonuçla biteceğinin sinyallerini verdi bizlere. Şimdilik tahmin yapmak için çok erken tabii ama eğer şampiyon Arjantin veya Brezilya’dan gelmezse muhtemelen Ekvator ya da Meksika’dan gelecek.
Adios Türkiye!