Aslı Pelit

Aslı Pelit

-

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İspanya’nın Clasico’su varsa, bizim Superclasico’muz var. Belki takımlardaki oyuncuların kalitesi Barcelona ve Real Madrid ile mukayese edilemez, ama iki takımın arasındaki rekabet alışılagelmişin çok üzerinde benzerlikler taşır.
2004 yılında “Observer Sports Monthly” tarafından “ölmeden önce yapılması gerekenler” listesinde 1 numarada yer alan Superclasico yani Boca Juniors vs River Plate derbisinin 2013’deki ilk karşılaşması salı akşamı transfer dönemi ve kampların ardından başlayan yaz turnuvasında gerçekleşti. Fakat yaz dönemini düşünerek rahat ve olaysız bir derbi seyretmeyi beklerken ekim ayındaki derbide olup bitenleri aratmayacak olaylarla geçen ve sadece taraftarlar değil bu sefer teknik direktörlerin bile maç sonrası atıştıkları bir savaş alanına döndü! Önümüzdeki futbol sezonu boyunca tüm futbolseverleri üzecek şiddetli olaylarının bizleri beklediğine dair sinyaller de verdi.
Futbol sezonunun neredeyse aralıksız devam ettiği kıtamızda yaz gelip Buenos Aires başta olmak üzere tüm büyük şehir sakinleri kendilerini Atlantik Okyanusu sahillerine atar atmaz, futbol kulüplerinin büyük kısmı da, kısa bir kamp döneminin ardından futbolseverleri maçsız bırakmamak için Torneo de Verano yani Yaz Turnuvası’na başlarlar. River, Boca, Racing ve İndependiente, 4 büyükler bir hafta boyunca birbirleri ile bu güzel tatil beldesine ayrı renk katarlar.
Yine de yaz turnuvası bir yaz Superclasicosu kadar önemli değil Arjantin’de. Turnuvanın ardından her sene değişik eyaletlerin valileri tarafından neredeyse ihaleye girerek kendi eyaletlerinde yapılması için milyonlarca peso’yu harcadığı yaz derbisinin bu seneki şanslı ev sahipleri Mendoza ve Cordoba gibi iki büyük şehir olunca, olaylarla dolu geçmese hayret ederdik herhalde. Adeta Bombonera ve Monumetal çevresinde 90’lı yıllarda sıkça rastlanan barralar arası kavgaları andıran olaylar yaz günlerinin sakinliğini unutturmaya yetti.
Biletlerin satışa çıkar çıkmaz tükendiği maç için Malvinas Stadı’nın çevresi bir yanı sarı mavi diğer yanı kırmızı ve beyaz renklerle boyanmıştı. Rengarenk bir şenlik gibi geçecekken polis konvoyunun Riverli futbolcuları taşıyan otobüsü stat yolunda yanlışlıkla Bocalıların toplanacağı bilinen bir bölgeden geçirmesi ile bir kez daha maalesef futbol ve şiddetin iç içe yaşandığına sahne oldu. Bocalıların önünü keserek taşa tuttuğu otobüsün camlarından biri kırılınca yaralanan Riverli Chino Luna olayı hafif yaralarla atlatmasına rağmen takım maça sarsılmış çıktı. Bianchi’nin Bocası stadyumdan Ramon Diaz’ın, Riveri karşısında golsüz biten maçtan penatılar sayesinde 5-4 galip ayrılırken, aslında çoğu taraftarın kafasında bir tek şey vardı; iktidar savaşı içinde olan La 12 önümüzdeki sezon neler yapacak.
Ekonomik ve politik bir krizin içinde bulunan ülkede bir kez daha şiddet olaylarının statlara döneceğine dair sinyaller, hatırlarsanız geçen sezon ortası Arjantin’in en çok kâr getiren şirketi diye tanımlayabileceğim La 12 taraftar grubunun yönetimi hapse girince sağ kolu Mauro Martin’e kaptıran fakat geçen sene geri dönen Rafael di Zeo stotto bayrakların üzerindeki yerini alınca başlamıştı.
Her ne kadar bu kez Martin’in hapse girmesi ile eski konumuna yerleşen di Zeo sakin görünse de aslında bir taraftar grubu olmaktan çok mafya statüsünde olan diğer barraların biz futbolseverlere zor günler yaşatabileceği korkusu Arjantin’i sarmış durumda.
O kadar ki cumartesi günü Cordoba’da yapılacak ikinci maç için 3000 e yakın polis istendi. River’in öç alma ihtimalini engeleyebilecekler mi bilinmez, ama eğer stadları seyircileri koruyacak kadar güvenli hale getiremezlerse Arjantin futbolu 90’lı yıllardaki o zor günlere dönebilir.
Umarım yanılıyorumdur.
Adios Türkiye!