Arif Şahin

Arif Şahin

sahinarif88@hotmail.com

Tüm Yazıları

Euroleague F Grubu son maçında Galatasaray Liv Hospital kendi sahasında Partizan’ı 64-55 ile yenerek çeyrek finalde Barcelona’nın rakibi oldu.

Maçın Hikayesi

Galatasaray maça Markoishvili’nin üçlüğüyle girdi. 5-0’dan sonra arka arkaya dört şut kaçtı ve Partizan farkı kapattı. 2-9’luk seri sonrası öne geçen Partizan 6.dakikada 7-13 ile maçtaki en büyük farkı yakaladı. Bu dakika mola alan Ergin Ataman, Milan Macvan-Zoran Erceg değişikliğini yaptı, Sinan Güler’in 3 sayı-2 asistlik performansı ve Macvan’ın oyunun iki tarafında da etkili olmasıyla Galatasaray 9-0’lık bir seri yakalayarak ilk çeyreği önde bitirdi.

Haberin Devamı

İkinci çeyreğe Bogdan Bogdanovic’in üçlüğüyle başlandıktan sonra Henry Domercant kısa süreli şovunu yaptı. Henry’nin arka arkaya bulduğu 7 sayı sonrası Partizan farkı tekrar kapattı. İlk 14 dakikada Zoran Erceg 0/5 şut, Carlos Arroyo 0/4 şut attılar. Ayrıca Erceg oyundayken alıştığımız üzere rakip takım pota altını domine etti. Erceg’in şut sokmaya başlamasından sonra hücumda rahatlayan Galatasaray 16-6’lık bir seri yakaladı ve ilk yarıyı 40-28 ile önde geçti.

İkinci yarıya iyi başlayan taraf Partizan oldu ve Bertans’ın bulduğu üçlükle fark tek hanelere indi. 44-36’da Zoran Erceg bu sezon gördüğümüz ‘en yürekli’ hareketini yaparak hücum ribaundunu aldı ve çok önemli bir hareket yapmış oldu. 25.dakikada Carlos Arroyo’nun maçtaki 5.asisti ve Furkan Aldemir’in smacıyla skor 46-36’ya geldi. Ender Arslan’ın da skorda devreye girmesiyle 29.dakikada maçtaki en büyük fark geldi: 54-39 Üçüncü çeyrek 54-42 ile bitti.

Son çeyreğe de iyi başlayan Partizan oldu. İlk iki dakikada sayı çıkmazken sonra Partizan 0-5’lik bir seri yakaladı. Seri 0-8’e gelmişti ve Galatasaray paniğe giriyordu ama hakemler Bogdanovic’in üçlüğünü sildiler. O dakikadan sonra toparlanan Galatasaray Markoishvili’nin 5.denemesinde bulduğu 3.üçlük isabetiyle son beş dakikaya 60-50 ile önde girdi, kalan bölümde de hata yapmayarak maçı kazandı.

İstatistikler

Galatasaray’da çift haneli skorlara çıkan üç isim vardı. Markoishvili 16 sayı-4 ribaund-1 asistle maçın en skorer oyuncusu oldu. Zoran Erceg 13 sayı-6 ribaund-2 asistle oynadı. Erceg kötü bir şut yüzdesiyle oynarken 30 dakika oyunda kaldı ve bu sürede Partizan 49/55 sayı attı. Furkan Aldemir 13 sayı-7 ribaund-2 blokla oynarken, Carlos Arroyo 0/10 şut isabetiyle 0 sayı-2 ribaund-7 asistle oynadı.

Haberin Devamı

Partizan’da Bogdan Bogdanovic 11 sayı-4 ribaund-4 asistle, Joffrey Lauvergne 11 sayı-11 ribaundla oynadılar.

Genel Yorum

Maç beklediğim gibi oynandı. Carlos Arroyo maalesef ritmini bulamadı ve sezonun en kötü maçını oynadı. Zoran Erceg de ilk 14 dakikada şut bulamadı. Ayrıca Erceg oyundayken de Galatasaray pota altı ‘yol geçen hanı’na döndü. Bunlara rağmen, Markoishvili-Sinan-Macvan-Furkan’ın ekstra performanslarıyla Galatasaray Liv Hospital geriye düşmedi ve maç sonunda sıkıntı yaşamadı.

Maç boyunca disiplinden kopmayan ve iddiasız olmasına rağmen takım oyunu sergileyen Partizan’ı da kutluyorum. Gelecek sezon daha iyi bir takım olmaları muhtemel.

Galatasaray Liv Hospital play-offta Barcelona’nın rakibi oldu. Barcelona-Galatasaray eşleşmesinde Galatasaray için umutlanmamıza neden olacak olan tek şey Barcelona’nın form durumunun dibe vurması ve Galatasaray’ın çok formda olması olacaktı, durum şu anda aynen öyle. Galatasaray’da Carlos Arroyo da haftaya bildiğimiz Arroyo gibi olursa Galatasaray’ın şansı yükselir.

Haberin Devamı

Yazının kalan bölümünü ‘Euroleague’de Diğer Maçlar’ ve ‘Pierre Jackson-DJ Stephens’ olarak ikiye ayırdım…

Euroleague’de Diğer Maçlar

Olympiakos 68 – 65 Panathinaikos

Euroleague’de sezonun en iyi maçlarından biri iki Yunan temsilcisi arasında oynandı. Olympiakos maça genç oyuncu Papapetrou ve Spanoulis’in etkili oyunlarıyla 10-3’lük seriyle girdi. Panathinaikos buna Ukic’in başrolde olduğu 2-13’lük seriyle cevap verdi ve ilk çeyreği 12-16’yla geçti. İkinci çeyrekte Mavrokefalidis’in hücumdaki skorer oyunuyla fark açıldı ve soyunma odasına 29-37 ile gidildi.

İkinci yarının başında fark 12 sayıya kadar çıktıktan sonra ev sahibi Kostas Sloukas önderliğinde toparlandı. 16-2’lik seri sonunda öne geçen Olympiakos yine çeyrek sonunu kötü oynadı ve son çeyreğe girerken 46-48 ile geride kaldılar. Son çeyrek müthiş bir mücadeleye sahne oldu, bitime dört dakikadan az süre kala 56-60 ile önde olan Panathinaikos hücumda doğru tercihler yapamadı, bitime saniyeler kala Vassilis Spanoulis biraz uzaktan attığı üçlükle takımını CSKA Moskova’nın rakibi yaptı.

Sloukas 12 sayı-5 asist, Dunston 12 sayı-4 ribaundla oynarken Spanoulis son basketi haricinde maçtan kopuktu. Son basketi öncesi üçlüklerde 0/4 yapan Vassilis maçı 9 sayı-2 ribaund-1 asist-4 top kaybıyla tamamladı. PAO’da ise Dimitris Diamantidis ‘’Spanoulis oynamazsa ben de oynamam.’’dedi ve maçı 2 sayı-2 ribaund-4 asist-5 top kaybıyla tamamladı. Kullandığı 6 şutta da isabet bulamadığını belirtelim. Mavrokefalidis maçın yarısından daha az sürede oyunda kalmasına rağmen 17 sayı-5 ribaund-2 asistle takımının en iyisi oldu.

Maccabi Electra 76 – 81 CSKA Moskova

Euroleague F Grubu’nda sıralamayı etkilemeyecek olan maçta Euroleague’in güçlü takımlarından ikisi karşılaştılar. CSKA maça iyi başladı ve farkı 10 sayıya kadar çıkardı. (11-21) David Blu-Tyrese Rice ikilisi takımlarını ateşlediler ve Maccabi 34-21’lik seriyle öne geçti. Devre 45-42’lik skorla sona erdi.

İkinci devrede Maccabi farkı açmaya çalışsa da CSKA Moskova pota altı üstünlüğüyle oyunun içinde kaldı. Son çeyrekte ise CSKA’nın kısaları Jackson-Weems ipleri aldılar ve CSKA play-offlar öncesi önemli bir galibiyet elde etti.

CSKA’da Teodosic’in yokluğunda Aaron Jackson 18 sayı-5 ribaund-3 asistle oldukça başarılı bir maç çıkardı. Sonny Weems 14 sayı-5 ribaund-3 asistle oynadı. Maccabi’de Tyrese Rice 15 sayı-2 ribaund-7 asist, Sofoklis 11 sayı-5 ribaundla oynadılar. Hickman ise 0/4 şut attı ve 4 de top kaybı yaptı.

Barcelona 86 – 97 Laboral Kutxa

Barcelona bizleri şaşırtmaya devam ediyor. Geçen hafta öncesi Top16 maçlarında 38 maç üstüste kazanan Barcelona üstüste iki Top16 maçı kaybetti. Bu haftaki maç ise daha şok edici oldu.

Murat Biricik-Tolga Şahin’in düdük çaldığı maça Barcelona Lorbek haricinde tam kadro çıktı. Maça da iyi başladılar, farkı giderek açarak devreyi 50-35 ile önde geçtiler.

Ne olduysa üçüncü çeyrekte oldu. 56-43’den sonra Andres Nocioni ‘delirdi’ ve Laboral 0-18’lik bir seri yakaladı. Son çeyreğe 4-15’lik bir seriyle giren Laboral maçı farklı kazandı, sezonu çok iyi bitirdi.

Laboral’de Nocioni 37 sayı-3 ribaund-1 asist-2 top çalma-3 blok-2 top kaybıyla oynadı. Bu istatistikleri yaparken sadece 28 dakika oyunda kaldı. 9/15 ikilik, 4/6 üçlük ile oldukça iyi bir şut gecesi gecesi geçirdi. San Emeterio-Pleiss ikilisi toplamda 30 sayı ürettiler.

Barcelona’da JC Navarro da 25 sayı-5 asistle etkili oldu. Huertas maçı 15 sayı-5 asistle tamamladı.

Zalgiris Kaunas 87 – 80 Real Madrid

Zalgiris daha önceki üç maçta ortalama 28 sayı fark yediği Real Madrid’i son çeyrekteki muhteşem performansıyla geçti. Zalgiris maça sadece 10 oyuncuyla çıktı ve Justin Dentmon dışında hiçbir oyuncu da etkili olamadı. Dentmon 36 sayı-5 ribaund-3 asistle oynadı.

Maçı izlemediğim için net bir şey söyleyemem ama hissettiğim şu ki, Pablo Laso dünkü Olympiakos-Panathinaikos maçının sonucuna göre stratejisini değiştirdi. Maç uzun süre dengede gittikten sonra Zalgiris son çeyrekte 30-21’lik bir seri yakaladı ve Real Madrid, Olympiakos’la eşleşti.

Pierre Jackson – DJ Stephens

Transfer edildiğinden bu yana Pierre Jackson transferinin mantıksız olduğunu ve Fenerbahçe Ülker’e bir şey katamayacağını söylemiştim. Bu öngörüm maalesef ki doğru çıktı. Jackson Euroleague’de sadece 2 maçta 5 dakikanın üzerinde süre alabildi. Ligde ise sadece Konya deplasmanında oynadı. Kulübe maliyetini tam olarak bilemiyorum ama Fenerbahçe Ülker’in Pierre Jackson’ı transferi tam olarak ‘Olmayacak Duaya Amin Demek’ oldu. Bu oyuncunun Obradovic’in sistemine uymayacağı hemen hemen belliydi, anlaşılan, ülkeye de uyum sağlayamadı. Dün akşam gösterdiği performansla Berk Uğurlu da kendisine inananların yüzünü kara çıkarmadı, Jackson transfer edilmese ve o süreler Berk’e verilse de olurmuş…

Pierre Jackson’ın ülkeden ayrıldığı gün Anadolu Efes bence daha saçma bir transfer yaparak DJ Stephens’ı getirdi. DJ’i hiç izlemedim ama çok parlak bir oyuncu olmadığı da ortada. 1990 doğumlu Stephens 1.96’lık boyuna rağmen müthiş atlet. Fiziksel özellikleri/atletizmi nedeniyle Kyle Hines’a benzetiliyor. Yalnız Hines kadar başarılı olması için uzun süre çalışması gerekiyor.

Bu transferde aklıma takılan nokta şu; Efes’in amacı ne? Efes’in atletik bir uzuna ihtiyacı olduğu ortada ama yabancı kontenjanı doluyken DJ’i oynatması çok zor. Bunun için Savanovic-Bjelica ikilisinden birinin tribüne gönderilmesi gerekiyor ki bunun olacağını hiç sanmıyorum. DJ gelecek sezon için transfer edildiyse de soru işareti. Efes gibi bir kulüp DJ’den daha önemli bir isim bulamıyor mu?

Not:. Çeyrek final eşleşmelerinin değerlendirmelerini ve sezon ödüllerini Pazar günü yayınlanacak olan yazımda bulabilirsiniz.

twitter.com/arifsahin1