Spor Toto Türkiye Kupası’nda yarı final maçları oynandı ve geçen sezonun finalistleri Fenerbahçe Ülker ile Galatasaray Liv Hospital yarı finalde elenirken, Pınar Karşıyaka ile Anadolu Efes bu sezonun Türkiye Kupası finalinde oynamaya hak kazandılar.
Yarı final maçlarını sırasıyla inceleyelim…
Pınar Karşıyaka 82 – 73 Fenerbahçe Ülker
Son iki sezonda Pınar Karşıyaka’nın ligin güçlü takımlarına karşı oynadığı maçlarda hep belli noktalar göze çarptı:
. Takım çok iyi savunma yapmaya çalıştı.
. Rakibi ilk yarıdan bozmaya çalıştılar.
. Hücumda ipler Bobby Dixon’ın eline verildi ve Dixon da çoğu büyük maçta iyi oynadı.
Pınar Karşıyaka ilk iki maddeyi çok iyi uyguladı. İlk 12 dakikada sadece 13 sayı yedikleri Fenerbahçe Ülker’in oyun planını bozdular ve farkı çift hanelere kadar çıkardılar. Yukarıda saydığım maddelerden üçüncüsü ise etkin olamadı. Bobby Dixon –sanırım Türkiye’deki kariyerinde ilk defa- ilk yarıyı sayı atamadan tamamladı. Onun yerine Esteban Batista-Jon Diebler ve yerlilerden de Barış Hersek önemli katkılar verdiler ve Pınar Karşıyaka yakalanmadı.
İkinci yarıda ise Dixon etkili olmaya başladı ve maçı 11 sayı-4 ribaund-9 asistle tamamladı. Yeni transfer Jawad Williams da ikinci yarının yıldızlarından oldu, maçı 16 sayı-3 ribaundla tamamladı. Esteban Batista 15 sayı-6 ribaund-3 asistle oynarken Barış Hersek-Can Altıntığ ikilisi yerli rotasyonunun yıldızları oldular. Barış Hersek 15 sayı-5 ribaund, Can Altıntığ 12 sayı-4 ribaund-3 asistle oynadılar.
Sezonun Türkiye sınırları içindeki en kötü maçlarından birini çıkaran Fenerbahçe Ülker’de en etkili isim 10 sayı-8 ribaund-5 asistle oynayan Bo McCalebb oldu. Emir Preldzic 15 sayı-4 ribaund-5 asistle ‘tipik katkı’sını verdi. Bojan Bogdanovic 13 sayı üretirken 1 asist/4 top kaybıyla oynadı. 15 dakika süre alan Blagota Sekulic ise maçı 1/4 şut isabeti ve 2 sayı-3 ribaundla tamamladı.
Fenerbahçe Ülker’de yenilginin tabii ki tek sorumlusu yok. Bu yenilgi vesilesiyle Bojan Bogdanovic’e ayrı bir parantez açalım. Bogdanovic başarılı bir skorer ve çoğu maçta da skora önemli katkılar veriyor. Yalnız, takımının yenildiği maçlarda ortadan kaybolmasını ve inanılmaz tercih hatalarını anlayamıyorum. Bunun nedeni de oyuncunun yeteri kadar olgunlaşamaması ve gerekli mental dirence sahip olmamasıdır. Her oyuncu skor üretebilir, Bojan Bogdanovic gibi yetenekli oyuncular ise tabii ki skor üretecektir. Bogdanovic tipi gardlar 1 asist/4 top kaybı gibi rakamlarla oynayamaz. Kendisine benzer bir fiziğe sahip olan Emir Preldzic 5 asist/2 top kaybıyla oynarken takımın kaybettiği her maçta istisnasız olarak piyasadan kaybolan Bogdanovic’in rakamları kabul edilemez. Bogdanovic’in ürettiği skor farketmeksizin, 1 asist/4 top kaybı gibi rakamlarla oynaması onu kariyeri boyunca ‘kaybeden bir oyuncu’ yapacaktır. Son iki sezondur, hiçbir kaybedilen maç Bogdanovic’le çevrilmemiştir. Örneğin, Barcelona’ya kaybedilen maçta ortadan kaybolurken, Panathinaikos’a karşı kazanılan maçta da Kleiza sayesinde kurtulmuştur. Kleiza bu sezon Bogdanovic kadar ön plana çıkmasa da ‘winner’ bir oyuncu olduğunu o maçta gösterdi, Bogdanovic ise oyunun kırılma onlarında topu eline almaktan korkan, aldığında ise devamlı hata yapan bir oyuncu görünümünde. Bu mental seviyesiyle, bırakın Euroleague’in en iyi 10 oyuncusundan biri olmayı, Euroleague’in kalburüstü bir oyuncusu dahi olamaz….
Galatasaray Liv Hospital 64 – 69 Anadolu Efes
Galatasaray açısından bakıldığında fazlasıyla Galatasaray LH-Lokomotiv Kuban maçını anımsatan maçta, yine o maça benzer bir sonuç geldi. Ergin Ataman maça ilginç bir şekilde Henry Domercant-Sinan Güler’i ilk beşte başlatarak, Malik Hairston’ı ise kenarda tutarak başladı. Anadolu Efes ise artık klasikleşen beşinden vazgeçmedi.
Galatasaray’da Macvan’ın da yokluğunda pota altı Erceg-Furkan-Pops üçlüsüne kaldı. Bu üçlüden Erceg zaten dışarıdan oynamayı seven bir oyuncu ve maçı 15 sayıyla tamamlayarak üstüne düşeni yaptı. Pops sahada sadece 7 dakika kalırken şut kullanmadı ve sayı üretemedi. Daha ilginç olanı ise Furkan Aldemir. Yaklaşık 37 dakika sahada kalan Aldemir maç boyu sadece 1 (yazıyla bir) şut kullandı ve maçı 1(yazıyla bir) sayıyla tamamladı. Gerçekten inanılır gibi değil. Herhangi bir basketbol maçında bu kadar fazla süre oyunda kalan ve potaya en yakın pozisyonda oynayan oyuncu nasıl sadece 1 kez potaya döner ve maçı saha içi isabeti olmadan tamamlar, anlamak mümkün değil. Furkan’ın NBA’de oynamasından bahsediliyor da, Furkan sadece savunma yapacak diye, NBA’de kimsenin ona şans vereceğini zannetmiyorum. Furkan’ı karşı takımdan Doğuş Balbay’a benzetebilirdik ama Balbay da Angelou’nun göreve gelmesinden sonra hücumda topu eline almaya ve şut atmaya alıştı.
Galatasaray açısından maçın Kuban maçını hatırlattığını söylemiştim. Maça Carlos Arroyo müthiş başladı. İlk 13 dakikası 13-13’lük skor ile geçilen maçta Galatasaray’ın tüm sayıları Arroyo-Erceg ikilisinden gelmişti ki Arroyo devre sonuna doğru vitesi arttırdı ve ilk 20 dakikayı 20 sayıyla tamamladı.
Üçüncü çeyrekte Anadolu Efes daha organize bir şekilde oynadı ve Arroyo sadece 2 sayıda kaldı. Arroyo skor üretemeyince Galatasaray da 15’i aşamadı ve 25-14’lük seriyle Anadolu Efes son bölüme önde girdi. Üçüncü çeyrek sonunda Ender Arslan’ın üçlüğü tam 0.0-0.1 arasında elden çıktı. Hakemler üçlüğü geçerli saymadı.
Son çeyrekte ise maçın yaklaşık olarak 39 dakikalık bölümünde sahada kalan Carlos Arroyo iyice yoruldu ve maçın son anlarında –aynı Kuban maçında olduğu gibi- hatalı kararlar vermeye başladı, Galatasaray’da kimse ona destek çıkmayınca Efes galibiyete gitti.
Anadolu Efes’te 16 sayı-4 ribaund-2 asist-0 top kaybıyla oynayan Jamon Lucas maçın yıldızı oldu. Kerem Gönlüm maçı 13 sayı-9 ribaundla tamamladı.
Galatasaray’da Carlos Arroyo 30 sayı-2 asistle oynarken kenardan gelen Malik Hairston da 11 sayı-6 ribaund-2 asistle oynadı.
Final
Pınar Karşıyaka ilk ve son olarak 2005’te final oynamıştı ve o final maçında Ülkerspor’a karşı sadece 41 sayı üreterek ağır bir yenilgi almışlardı.
Efes ise kupa tarihinin en başarılı takımlarından biri. Son olarak 2009’da kupa finalini Erdemir’e karşı kazanan –eski adıyla- Efes Pilsen kupada 9 kere şampiyon olurken, sadece 1 kez kupayı finalde kaybetti.
Bu yazıyla ilgili olumlu ve olumsuz eleştirilerinizi adresine bekliyorum…