Beko Basketbol Ligi’nde 13. hafta da tamamlanmak üzere ve tablo daha net bir şekilde ortaya çıkıyor. Şimdi, tabloyu kısaca inceleyelim.
Zirve Mücadelesi
Ligin zirvesinde 12 galibiyetli Fenerbahçe Ülker yer alıyor. Fenerbahçe Ülker Euroleague’de beklentileri karşılayamamasına rağmen ligin ilk yarısında çoğu zorlu maçını da evinde oynama avantajına sahipti ve şu ana kadar tek yenilgisini Pınar Karşıyaka’dan alarak liderliğe yükseldi. Fenerbahçe Ülker’de Bojan Bogdanovic 13.3 sayı ortalamasıyla en skorer oyuncu olurken Bo McCalebb 13.2 sayı-3.3 asist ortalamalarına sahip, Emir Preldzic 10 sayı-4.4 ribaund-4.3 asist ortalamalarıyla ligin şu anda en değerli oyuncularından birisi ve Romain Sato da özellikle savunmadaki yıldırıcılığıyla etkiledi. Fenerbahçe Ülker ligin ikinci yarısında zorlu deplasmanlara gidecek ve bu formunu koruması zor gözüküyor. Yine de, normal sezonu ilk iki içinde bitirebileceklerini düşünüyorum.
Fenerbahçe Ülker’in arkasında 11’er galibiyetli iki takım Banvit ve Anadolu Efes var. Ligde üç sezondur arka arkaya yarı final yapıp, geçen sezon da Türkiye Kupası’nda final yapan Banvit başarılarıyla herkesi kıskandırıyor desek yanlış olmaz. Fenerbahçe Ülker ve Anadolu Efes bir kenara, Galatasaray Medical Park ve Beşiktaş’ın bütçesinden de oldukça düşük bir bütçeye sahip olan Banvit yabancı istikrarı, doğru koç ve doğru transferlerle neler yapılabileceğini herkese gösteriyor. Koç Orhun Ene üç yıldır bu takımın başında. Chuck Davis ve Keith Simmons da üç yıldır bu takımda oynuyorlar. Bajramovic ve Lucas geçen yıl takıma gelirken, Vlad Stimac ve Mejia bu sezon takıma geldiler ve sistem tam onlara göre olduğu için hiçbir uyum sorunu yaşamadılar. Yerlilere bakıyoruz; Serkan-Erkan geçen yıl takıma katıldılar; Şafak-İzzet ise altyapıdan yetiştiler ve koç genç oyuncularına önemli dakikalar verdiği için, hata yapsalar da süre vermekten çekinmediği için, takımın önemli bir parçası haline geldiler. Banvit bu sezon bütün İstanbul takımlarını evinde yenen Pınar Karşıyaka’yı deplasmanda yendi, kendi sahasında Galatasaray ve Beşiktaş’ı yendi, deplasmanda ise Anadolu Efes ve Fenerbahçe Ülker’e yenildi. Özellikle, Fenerbahçe Ülker deplasmanı tam bir hayal kırıklığıydı ama takımı çok etkilemedi.
Anadolu Efes ise ayrı bir hikaye. Anadolu Efes sezona bomba transferlerle ve yeni bir koçla girdi. Ligin üçüncü haftasında Galatasaray’a kaybeden Efes, TED deplasmanında büyük farkı yakaladı ve uzatmada kaybetti. Kalan maçlarda ise, Beşiktaş ve Pınar Karşıyaka’yı geriden gelip yenmeyi başardı. Efes oyun tarzıyla farklı bir açı sunuyor. Farmar günündeyse ve koç onu oyunda tutarsa, ‘tek kişilik şov’ oluyor; Vujacic günündeyse ‘savunma ve şut’ takımı oluyor; ikisi de etkili olmazsa koç da farklı sistemler arıyor. Efes’in özellikle dış rotasyonu çok kuvvetli; Farmar-Vujacic-Gordon haricindeki isimler formsuz ve özellikle zengin görünen yerli rotasyonu fazla verim vermiyor. Sezonun ikinci yarısında yerliler de form tutarsa o zaman beklenen Efes sahada olur.
Arkada ise 10’ar galibiyetli Pınar Karşıyaka ve Galatasaray Medical Park var. Ligin değişmez altıncısı Pınar Karşıyaka yeni sezona yeni koçla ve tamamen yenilenen kadrosuyla girmişti. Pınar Karşıyaka’da formül şu ana kadar tuttu. Evinde üç büyük kulübü yenen Karşıyaka; Banvit, Tofaş ve Anadolu Efes’e iyi oynamasına rağmen yenildi. Karşıyaka’da görülen o ki, son dakikalarda işler kritikleştiğinde doğru hamleleri yapmakta zorlanıyorlar. Dixon’ın birebirleri ve Diebler’ın dış atışları haricinde bir şey bulamıyorlar. Şu ana kadar kazandıkları maçlarda 5 sayının altındaki tek maç Galatasaray maçı. O maçta da Galatasaray büyük bir coaching hatasına maruz kalmıştı. Pınar Karşıyaka normal sezonu üst sıralarda bitirebilir ama play-offlarda şüpheliyim.
Galatasaray Medical Park ise şu ana kadar tam bir hayal kırıklığı. Galatasaray belki ligde ve Avrupa’da skor olarak üstün duruyor ama oynadığı neredeyse bütün kritik maçlarda yenilmekten beter oldu, rakiplerine ezildi. Bunun başlıca sorumlusu da geçen sezonki muhteşem kadroyu tamamen bozanlar ve hiçbir şekilde uymayan koç-oyuncu kadrosunu göreve getirenlerdir. Ergin Ataman geçen sezonki Beşiktaş’ın benzerini oluşturmaya çalıştı ama ortaya son derece kötü bir görüntü çıktı. Gordon ve Hawkins’i 35 dakikalar civarında oynatmaya çalışmakla ancak bu çıkabilirdi zaten. Hawkins’in fiziksel gücü belli ama Gordon’ı gard yapmak ve o kadar süre oynatmak intihar etmek gibi bir şey. Üstüne, Ender de bu kadar formsuz olunca Galatasaray’da işler yolunda gitmiyor. Galatasaray, Karşıyaka ve Fenerbahçe Ülker’in üstüne Banvit deplasmanında da skor olarak olmasa da, oyun olarak ezildi. Galatasaray arada Beşiktaş’a da maç kaybetmeyi başarıyordu ama ucuz kurtuldu. Bütün bu maçların ortak özelliği, Ergin Ataman’ın rakip koçlara yenilmesi oldu. Üç maç da avucunun içindeyken Ataman bir şeyler yapmayı veya yapmamayı başardı ve maçlar rakiplere adeta hediye edildi. Sezonun kritik bölümüne girerken Galatasaray hele şükür transfer yapmayı becerebildi ve Carlos Arroyo’yu transfer etti. Arroyo ne yapar? Avrupa için çok önemli bir transfer ama ligde ne kadar etkili olur, şüpheli. Öyle ki, elindeki dört önemli yabancıyı zaten maksimum sürelerde oynatıyordun, Arroyo’nun da rotasyona girmesiyle ancak Gordon-Arroyo arasında süreler paylaşılır. Galatasaray’da kadro sezon başında o kadar hesapsız kuruldu ki, şimdi işin içinden kimse çıkamıyor. Galatasaray’ın bu kadroyla ligde başarılı olması için Arroyo-Hawkins ikilisinin play-off döneminde geçen sezonkine benzer işler çıkarması gerekiyor.
Play-off Yarışı
Altıncı ve yedinci sıralarda 8’er galibiyetli iki takım Beşiktaş ve TED Ankara Kolejliler bulunuyor. Beşiktaş oynadığı beş kritik maçı da kaybederek zirve yarışının gerisine düştü. Arada Euroleague maçları da olunca, takım ekstra yoruldu ve istenen sonuçlar elde edilemedi. Beşiktaş’ın bu konuma düşmesindeki nedenler; Dasic’in beklentileri karşılamaması, Tutku’nun sakatlığı, Cevher’in formsuzluğu ve koçun anlamsız Falker tercihi oldu. Gasper Vidmar’ın çok etkili olmasına rağmen serbest atış çizgisindeki kötü performansını da ekleyelim. Beşiktaş’ın başında Erman Kunter olmasa tabloda daha gerilerde olabilirlerdi.
Lige yeni yükselen TED Ankara Kolejliler ise özellikle yabancı yıldızlarıyla çok etkili oluyor. Ligin büyük takımlarıyla oynadığı maçlarda Galatasaray’dan ve Banvit’ten fark yiyen, Fenerbahçe Ülker’e iyi direnen, Efes’i uzatmada yenen TED ligde üst sıralara tırmanarak sürpriz yaptı. Woodside-Penney-Jovo üçlüsü dışında yerlilerden Nedim Yücel oldukça etkili. Onların haricinde Plisnic-Erdal Bibo da önemli katkılar yapıyorlar ama TED’in play-off döneminde bu kısıtlı kadrosuyla başarılı olamayacağını düşünüyorum.
Onların arkasında ise beşer galibiyetli Erdemir, Aliağa Petkim ve Tofaş var. Erdemir de ‘küçük çaplı Banvit’ konumunda. Erdemir iyi bir kadro kurdu; Henderson-Marshall-Balazic; beş sıradan yabancı yerine üç iyi yabancı transfer ettiler ve yanlarında Melih Mahmutoğlu-Asım Pars gibi iki tecrübeli yerli yerleştirdiler. Edremir tamamen sonuç hedefli gidiyor, hedef maçlarını baştan belirlemişler ve bu maçları kazanmaya çalışıyorlar, büyük takımlara karşı oldukça rahat oynuyorlar. Erdemir bu bütçesiyle play-off yapabilirse onları alkışlamak lazım.
Aliağa Petkim sezona oldukça sıkıntılı girmişti. İlk yarının ortasında toplansalar da son beş maçın dördünü –hem de ağır bir şekilde- kaybettiler ve yerlerini kaybetmek üzereler.
Tofaş’da da Galatasaray’da olduğu gibi koçla takım arasında bir uyumsuzluk söz konusu. Deplasmanlarda çok kötü sonuçlar alıyorlar ve beklentileri karşılayamıyorlar.
Tablonun altı
Tablonun en altında ikişer galibiyetli Hacettepe Üniversitesi ve Antalya BŞB var. Antalya özellikle Davidson transferinden sonra toparlanma sinyalleri veriyor, buralarda tecrübeli oldukları için ligin ikinci yarısında çıkışa geçmelerini bekliyorum. Hacettepe Ünv.’de ise hiç ışık yok. Vasatın altında yabancılar ve ortalama yerlilerle ancak bu kadar oluyor. Takımda tek umut veren gelişme ’92 doğumlu Muhammed Mustafa Baygül’ün çıkışı. Sezonun kalan bölümünde etkili oynayabilirse takım üst sıralara çıkabilir.
Üç galibiyetli Olin Edirne bir galibiyet uzakta. Edirne’nin bence iyi oluşturulmuş bir kadrosu var ve koçun da maksimumu alacağını düşünüyorum. Ligin ikinci yarısında Olin’den büyük çıkış bekliyorum.
Bir galibiyet ilerde üç takım var; Mersin BŞB, Türk Telekom ve Gaziantep BŞB.
Mersin ilk yarıdaki tüm maçlarını deplamanda oynadı, o nedenle çok kötü sonuçlar aldıklarını söyleyemiz.
Gaziantep özellikle Dorsey ve Cem Akdağ transferlerinden sonra hareketlendi ve kendini yukarıya attı.
Türk Telekom ise takımı Dee Brown’a emanet etmiş durumda ve geçtiğimiz sezonlarda alıştığımız görüntüsünden uzak.
Not: Bu yazı Tofaş-Anadolu Efes maçından önce ve Efes’in maçı kazanacağı öngörüsütle yazılmıştır.