Euroleague’de onuncu hafta maçları ve Eurocup’ta 8’li finallerin rövanş karşılaşmaları bu hafta içi oynanacak. Tüm ekiplerimize başarılar diliyorum…
Euroleague’de kritik hafta
Turkish Airlines Euroleague’de dokuzuncu hafta maçlarında üç Türk takımı, üç İspanyol takımına yenildi. Onuncu hafta maçları Fenerbahçe Ülker ve Galatasaray Liv Hospital için olmazsa olmaz maçlar durumunda.
Sırasıyla inceleyelim…
Fenerbahçe Ülker – Unicaja Malaga (Perşembe 20:00)
Geçtiğimiz hafta Barcelona karşısında dağılan Fenerbahçe Ülker bu hafta başka bir İspanyol temsilcisiyle karşılaşıyor. Unicaja Malaga ise geçtiğimiz hafta Anadolu Efes’i maçın başında ezmiş, maçın sonunda –yine Planinic sağolsun- rakibin hatalarını değerlendirerek kazanmıştı.
Fenerbahçe Ülker İstanbul’da üstün bir performansa sahip. Son üç maçında çeyrek final iddiası olan takımlardan Olympiakos-Panathinaikos’u yenerken, Laboral’i de ezmişti, Barcelona maçında ise maçı son topta kaybetmişti. Geçtiğimiz hafta Barcelona karşısında dağılmaları bu maçı etkileyecek gibi bir sanrıya kapılmak yanlış olur, takımın bu sene yaptığı en önemli iş her maça ayrı şekilde yaklaşmak, önceki haftayı unutmak.
Unicaja Malaga’nın deplasman performansı ise inişli-çıkışlı. İlk turda deplasmanlarda parlak bir performans sergilemeyen Unicaja Malaga, Top16’de ise grubun zayıf ekipleri Anadolu Efes ve Laboral’i deplasmanda yenerken, Barcelona-Olympiakos-EA7 Milano deplasmanlarında kaybetti. Genel olarak, İspanya sınırları dışındaki deplasmanlarda etkili olamıyorlar.
İlk yarıdaki maçta Fenerbahçe Ülker 34 dakika civarı iyi oynamış ama son 5-6 dakikada dağılmıştı. Unicaja Malaga maçın sonunda yakaladığı 15 sayılık seriyle farklı kazanmıştı. (89-75) O beş dakika, Fenerbahçe Ülker’in bu sezon oynadığı en kötü beş dakikalardan biri, belki de birincisi. O maçı kısaca hatırlayacak olursak; Unicaja’da Zoran Dragic durdurulamamıştı, dış skorer Ryan Toolson ve pivot Vladimir Stimac ekstra performanslar vermişlerdi. Takımın lider oyuncusu sayılan Earl Calloway ise pek etkili olamamıştı. Fenerbahçe Ülker’de ise Bo McCalebb-Linas Kleiza ikilisinin yanında Melih Mahmutoğlu sezonun en iyi maçını çıkarmıştı. Emir Preldzic-Bojan Bogdanovic kötü oynarken, Nemanja Bjelica da hiçbir istatistik kategorisinde verim veremeyerek sezonun en etkisiz maçını çıkarmıştı.
Fenerbahçe Ülker ne yapmalı?
İlk maç hatırlandığında, Fenerbahçe Ülker’in ne yapması ve ne yapmaması gerektiği ortaya çıkıyor. Zoran Dragic çok formda, geçen haftanın da En Değerli Oyuncusu oldu. Rakipleri Anadolu Efes’ti ama yine de 24 sayı-3 ribaund-3 asist-4 top çalmalık performansı takdire şayan. Tesadüf mü konsantrasyon meselesi mi bilemiyorum –ben konsantrasyon olduğunu düşünüyorum- Dragic bu sene Türk takımlarına karşı beş maça çıktı ve beşinde de çok iyi oyunlar ortaya koydu. Dragic’i durdurmak zor ve Fenerbahçe Ülker’in savunma önceliğinin de Dragic’i durdurmak olması gerektiğini sanmıyorum.
Unicaja Malaga’nın iki oyun kurucusu –Earl Calloway ve Jayson Granger- dış görünüşleri haricinde oyun tarzı olarak da birbirlerine çok benziyorlar. Zaten ortalamaları da bunu yansıtıyor. Granger istatistik olarak daha iyi dursa da, Calloway olmadan çok ileri gideceğini düşünmüyorum. Topu aldıklarında çok hızlı bir şekilde ileri gidiyorlar ve takımın uzunlarını da çok iyi kullanıyorlar. Calloway’in sakatlığından sonra Granger daha fazla ön plana çıktı ve seri galibiyetlerde önemli rol oynadı.
Dış oyunculardan Mindaugas Kuzminskas deplasmanlardaki maçlarda çok fazla kullanılmıyor. Koç Joan Plaza daha çok Ryan Toolson/Carlos Suarez ikilisini oynatmayı tercih ediyor. Carlos Suarez sadece 28 yaşında ama önemli Euroleague tecrübesine sahip. Savunmada zaten ‘elit’ sayılabilecek seviyede, hücumda da şutları girdiğinde çok etkili oluyor. Ryan Toolson’ı zaten Türkiye’deki kariyeriyle tanıyoruz. ‘Saf skorer’ tanımı onu tanımlamaya yetiyor. Son maçlarda eli bir tutuyor-bir tutmuyor; kötü haber-geçen hafta iyi şut atamadı. Toolson ayrıca oyun kurmaya da önemli katkı veriyor. Zaten gardlar biraz başına buyruk olunca, Dragic-Toolson-Suarez onlara yardım etmeden Unicaja Malaga maç kazanamaz.
Pota altında Türk takımlarının canını en çok yakan isimlerden biri olan Fran Vazquez var. NBA’e gitseydi en azından bir sezon ondan kurtulurduk ama olmadı. Şaka bir yana, Fran geçtiğimiz yıllardaki kadar formda değil ama onu yedekleyen iyi oyuncular var. İlk tur maçlarında bocalayan Vladimir Stimac, Top16’le birlikte oyununu üst seviyeye taşıdı. ’87 doğumlu Sırp uzun süre Euroleague’in en iyi pivotlarından biri olacak gibi duruyor. Eski Madridli Hettsheimer ise ismi gibi enteresan bir oyuncu. Savunmada elinden geleni yapıyor ama Vazquez-Stimac kadar sert değil. Hücumdaki performansı ise enteresan. İlk atışında isabeti bulursa çok etkili oluyor, atış istikrarı olmadığında ise saçmalıyor.
Son olarak da Nik Caner-Medley. Onu unutmadım da tam olarak nasıl bahsedeceğime karar veremedim. Oyun tarzı olarak Hettsheimer gibi ama daha istikrarlı şut atıyor ve ondan daha kısa. Euroleague’de oynadığı son beş maçta performansını en yüksek seviyeye çıkardı.
Fenerbahçe Ülker oyuncuları
Bu süreçte Bo McCalebb-Linas Kleiza ikilisi performanslarını daha yukarıya taşıdılar. Kleiza özellikle İstanbul’daki maçlarda ‘şampiyon gibi’ oynuyor. Dış skorer olarak Bogdanovic’ten katkı gelmediğinde Melih Mahmutoğlu devreye girebiliyor. Takımda kilit rol Nemanja Bjelica’nın. Unicaja Malaga’nın başlıca skor opsiyonları Granger-Dragic ama rakibin kilidini çözecek olan oyuncu Caner-Medley. Avrupa’da Medley’e yakın oyun stiline sahip olan oyuncu da Nemanja Bjelica. Bjelica savunmada-hücumda Medley’e üstünlük kurabilirse ibre Fenerbahçe Ülker’e döner, aksi durumda ise Mahmutoğlu-Preldzic-Bogdanovic’in Dragic-Toolson-Suarez’e üstünlük kurmaları gerekecek –ki ilk durum hem daha gerçekçi, hem de daha kolay-
Lokomotiv Kuban - Galatasaray Liv Hospital (Cuma 18:00)
Euroleague’de üçüncü hafta maçları oynandığından beri beklenilen maç geldi çattı. Önceki yazımda belirttiğim gibi, daha 10. hafta olmasına rağmen Galatasaray’ın kaderi tamamen bu maça bağlı. Kuban geçen hafta Maccabi’yi yenmişti ve bu hafta Galatasaray’ı yenmesi durumunda %99 ihtimalle çeyrek finalist olacak. Galatasaray ise bu maçı kazanırsa, Kuban karşısında ikili averajı da ele geçirmiş olacak ve kalan maçlarda saçmalamaması durumunda çeyrek finalist olacak.
İlk maçı hatırlayalım… Maça çok iyi başlayan Galatasaray uzun süre üstünlüğü elinde tutmuştu. Arroyo-Pops çok iyi oynarken, dışardan katkı gelmeyince Galatasaray maçı koparamıştı. Lokomotiv’de Simon etkili olamadı ama topa hükmeden Kalnietis-Williams-Bykov üçlüsü ile Derrick Brown-Aleks Maric ikilisi iyi performanslar gösterdiler ve son topta Mantas Kalnietis’in üçlüğüyle sahadan galip ayrılan taraf Lokomotiv Kuban oldu.
O maçtan bu yana kadrolar anlamında değişen tek olay; Kuban’daki Bykov-Ponkrashov değişikliği oldu. Galatasaray’da iki maçtır iyi oynayan Zoran Erceg Rus takımlarına karşı tıkanıyor, bu maçta bunun olmamasını umuyorum.
Galatasaray ne yapmalı?
İlk maçı hatırlarsak; maçın galibini belirleyen çok ufak detaylar oldu. Bu maçta da benzeri bir durumun yaşanması muhtemel. Oyun kurucularda Kalnietis-Arroyo birbirini dengeleyeceklerdir. İlk maçta katkı veremeyen Ender’in bu maçta ekstra bir katkı vermesi gerekiyor ki bu alanda Galatasaray üstünlüğü alsın. Dış skorer olarak Hairston, Jasaitis-Simon’ı etkisiz hale getirecektir ama Hairston Maccabi maçındaki gibi skor üretebilecek mi, mesele o. Domercant’a bel bağlamak yanlış olabilir ama tecrübesiyle fark yaratan oyuncu da olabilir. Lokomotiv Kuban, Maccabi maçında olduğu gibi oyunu pota altına yıkmaya uğraşacak. Derrick Brown zaten fizik olarak üstün, son dönemde inanılmaz bir form grafiği yakaladı. Son dört maçta yaklaşık 18 sayı-5 ribaund ortalamaları yakaladı ki onunla boy ölçüşmek iyice zorlaştı. Efes gibi bir takım Brown’ı yavaşlatabilir ama Galatasaray gibi pota altı savunması iyi olmayan bir takımın Brown’a karşı durması zor.
Zoran Erceg hücumda ne yaparsa yapsın, 0 savunmayla oynamaya devam ediyor. Brown’ın karşısında duracak birinci alternatif olacağı için, onun oyunda olacağı bölümlerde Brown coşacaktır. Erceg’in yerine oyuna girecek olan Milan Macvan son dönemde formda. Macvan’ın önemli bir hücum silahı olmasının yanında, Erceg’in aksine savunma yapabiliyor. Hücumda beklenen katkıyı verirse, savunmada da aksamaz ve beklenenden daha fazla süre alıp maçın kilit adamı olabilir.
Pota altında ise Hendrix-Maric’e karşı Furkan-Pops. Bu eşleşme Galatasaray için çok kötü sonuçlara gebe. Furkan-Pops birbirinin aynısı oyuncular ve Pops yaşlanma/sakatlık nedeniyle çok az katkı verebiliyor. Furkan’ın da 35 dakika iyi savunma yapması pek mümkün değil. Hendrix biraz ama özellikle Aleks Maric önemli bir hücum silahı. Ekstra eforlar olmadan bu eşleşmeyi kazanmak çok zor.
Ataman ve kadro sıkıntısı
Galatasaray Baş Antrenörü Ergin Ataman Pazartesi günkü Banvit yenilgisinden sonra açıklamalarda bulunmuş ve “’Dar bir kadromuz var, bu dar kadroyla Eurolig ağır gelmeye başladı” şeklinde konuşmuş. İki yıl önceki Beşiktaş’da da dar bir kadro vardı ama o takım başarılı oldu. Neden başarılı oldu, bunun iki sebebi var: 1-Eurochallenge, Euroleague kadar zor ve yıpratıcı değil, görece daha az maç oynanıyor. 2- Arroyo-Pops-Erceg-Hawkins daha gençtiler ve formlarının zirvesindeydiler. Bugünkü Galatasaray kadrosu kağıt üstünde 2 yıl önceki Beşiktaş kadrosundan daha güçlü ama bu yeterli olmuyor. Sakatlıklar farklı değil, benzer sorunlarla Beşiktaş’ta da karşılaşıldı. (Ayrıca Galatasaray sakatlanan oyuncuların yerine gerekli takviyeleri yaptı ve uzun süredir de aynı takımla oynuyor)
Öyleyse Galatasaray’daki düşüşü neyle açıklayabiliriz? Öncelikle şunu diyeyim; takımda korkunç bir düşüş yok. Son haftalarda ligde alınan tek ‘beklenmeyen’ yenilgi Tofaş maçında geldi. Euroleague’de ise Real-CSKA-Maccabi zaten Galatasaray’ın rakipleri değil, Galatasaray Avrupa’da şu ana kadar kazanması gereken maçları kazandı.
Birinci neden olarak; Euroleague’in yıpratıcılığından bahsedebiliriz. Ataman bu sezona kadar 14 maç üzerinden oynanan Top16 fikstürüne çıkmamıştı. Euroleague’de ‘üç büyükler’e karşı İstanbul’da oynanan maçlar kaybedildi ama üç maçta da takım ekstra bir performans gösterdi. Özellikle Türk oyuncular İstanbul’daki maçlarda oyunun savunma tarafında gerçekten de ‘yıpranacak’ performansı sergilediler.
İkinci neden ise Arroyo-Erceg-Pops’un yaşlanması ve bence, daha da önemlisi bu takımda bir Hawkins’in olmaması. Şu anda Galatasaray takımında her maçta kendisinden beklenen performansı sahaya yansıtacak olan tek isim Carlos Arroyo. Pops Mensah Bonsu eskisi gibi çabuk değil, oyuna bir enerji katsa da verimi çok kısa süreli oluyor, onun oyunda olduğu bölümlerde Galatasaray’ın pota altı savunması çok zayıflıyor. Zoran Erceg’in ise sanırım idolü Igor Rakocevic. Şu anda 29 gibi basketbol için genç sayılabilecek bir yaşta olan Erceg savunma için adeta ‘kılını kıpırdatmıyor’ , hücumda da umarsız bir şekilde şut kullanıyor. (Banvit maçındaki bir pozisyonu anlatayım; ilk çeyrekte Galatasaray bir hücum kullandı, isabet bulunamadı, hücum ribaundu geldi ve arkasından Erceg topu alır almaz üçlük attı. Erceg’in atışının isabetli olması üç sayı getirdi ama Galatasaray’ı oyun disiplininden kopardı)
Galatasaray geçen sezon Hawkins olayından sonra Manuchar Markoishvili ile anlaşmıştı. Markoishvili tam olarak aranan isim miydi, şüphelerim var. Bu sezon ise Markoishvili’nin sakatlanmasının ardından Malik Hairston takıma katıldı. Bence Hairston takımın ihtiyaçlarına daha çok hitap ediyor ama bir David Hawkins de değil. Hawkins’in oyuna kattığı sertlik, dribling yetenekleri ve gerektiğinde de Emir Preldzic gibi oyun kurmaya yardım etme özellikleri çok önemli. Euroleague’de bunu yapan oyuncular Sonny Weems, Rudy Fernandez, David Moss, Kostas Papanikolau, Ricky Hickman, -iki sene önceki- Henry Domercant, vs. Bu noktada Domercant’ın sakatlıktan sonra eski haline dönememesi büyük bir eksiklik oldu.
Ataman’ın sistemi çok süre alan oyunculara dayalı. Galatasaray’da ise yukarıda saydığım nedenlerden dolayı uzun süre alıp verim verebilen tek oyuncu Carlos Arroyo. (hadi Malik Hairston’ı da sayalım) Eğer herkes formda olsaydı, sakatlıklar ve dar rotasyon can sıkmayacaktı. Domercant’ın istikrarlı katkı verememesi-Erceg’in takımla bütünleşememesi gibi nedenler yüzünden takım istenen seviyeye çıkamadı. Durum böyle olunca başka oyuncuların da katkı vermesi bekleniyor. Yalnız, Ataman’ın Sinan Güler-Göksenin Köksal’ı çok az kullanması ve takıma monte edememesi, Engin Atsür’ün eski durumunda olmaması, Can Korkmaz’ın sezon başında gönderilmesi, Doğukan Sönmez’e şans verilmemesi nedenlerinden dolayı rotasyon iyice daraldı. Sinan-Göksenin ikilisi çok daha fazla kullanılabilirdi ve verimli olacaklarını düşünüyorum. Atsür ise eski formunda değil ama Domercant gibi kullanılabilirdi. Eski formunda olmayan Domercant günündeyken oynatılıyor, hatta gününde olmadığında da şans veriliyor ama Atsür hiç kullanılmıyor. Bunu anlayamıyorum. Can Korkmaz’ı gönderdikten sonra takımda iki oyun kurucu kaldı. Arroyo ve Ender. Arslan da sezon boyu inişli-çıkışlı performansını sürdürdü ve son Banvit maçında oynamadı. Arroyo’nun üstüne bu kadar yüklenmek yerine, Engin Atsür değerlendirilemez miydi?
Anadolu Efes – Panathinaikos (Cuma 20:00)
Anadolu Efes Euroleague’deki 500. maçına çıkacağı için bu maç tarihi bir öneme sahip. Panathinaikos’ta ise koç Pedoulakis takımdan kovuldu.
Efes’in aksine Panathinaikos’un çeyrek final şansı devam ediyor. Euroleague’de bu sezon oynadığı 19 maçta 10 yenilgi alan Panathinaikos son yılların en kötü Euroleague sezonunu yaşıyor. Şu anda koç olarak efsane oyuncu Fragiskos Alvertis görev yapıyor, Diamantidis’in olduğu takımda koçun isminin çok önemli olmadığını düşünüyorum.
Efes’in 500. Euroleague maçının Panathinaikos ile oynanacak olması hoş bir tesadüf. İki takımın son üç İstanbul karşılaşmasını Anadolu Efes kazandı. Sürekli Euroleague’de yer alan bu iki takım arasında ciddi bir rekabet var.
Bu tarihi maçta Efes tabii ki kazanmak isteyecek. Panathinaikos bu sezon düşüş gösterse de, Pedoulakis’in ayrılmasından sonra oyuncular pozitif bir tepki verebilirler. Kağıt üstünde bakarsak iki takım birbirini dengeliyor, kimin maçı daha fazla isteyeceği, galibi belirleyecek gibi duruyor…
Eurocup’ta Rövanş Zamanı
Eurocup’ta 8’li finallerin ilk ayakları geçen hafta oynanmıştı. Beşiktaş ilk maçta turu hemen hemen garantilerken, TED Ankara turu rövanşa bıraktı. Sırayla bakalım…
Nizhny Novgorod – Beşiktaş Integral Forex (Çarşamba 17:40)
Geçen haftaki ilk maç önce Beşiktaş’da Buckman iyileşmişti. Buckman ilk maçta çok etkili olamasa da, Beşiktaş istediği kadroya kavuştu ve geçen hafta Nizhny’yi son çeyrekteki üstün performansıyla 88-71 ile geçmeyi başardı. Nizhny’nin turu geçebilmesi için 18 sayılık bir fark atması gerekiyor. Kıstas değil ama Nizhny Novgorod, ikinci turdaki güçlü rakiplerini –Kızılyıldız, Bilbao, Panionios- hep çift haneli farklarla geçti. Beşiktaş deplasmanlarda daha iyi bir performans gösteriyor ve bu sezon oynadıkları 8 deplasman maçının 7’sini kazanmayı başardılar. Beşiktaş Integral Forex olağanüstü olaylarla karşılaşmazsa çeyrek finale çıkacak ve Ulm-Hapoel eşleşmesinin galibiyle eşleşecek.
TED Ankara Kolejliler – Khimik Yuzhne (Çarşamba 19:00)
Geçen haftaki maçta Aykon TED Ankara İstanbul’da Khimik’e 75-71 ile yenilmişti. TED’in en az 5 sayılık bir fark yakalaması gerekiyor ve bunu yapmaları çok muhtemel. Eurocup’ın ilk haftasında Ankara’da oynanan maçta Khimik farklı galip gelmişti ama çok sular aktı. İlk beş haftanın ardından TED Ankara iç sahada oynadığı 6 maçı da kazanırken rakiplerine ortalama 15 sayı fark attı. Khimik ise son 6 deplasman maçında sadece 1 kez kazanabildi. TED Ankara Kolejliler son bir haftada formunun zirvesinde değil ama Khimik dişlerine göre bir rakip. TED Ankara Kolejliler çeyrek finale çıkarsa rakibi çok büyük bir ihtimalle Unics Kazan olacak.
Eurochallenge
Bu hafta bir değişiklik yapacağım ve Eurochallenge’ı da köşeye ekleyeceğim. Son iki yılda önce Beşiktaş kupayı kazanmıştı, geçen yıl ise Pınar Karşıyaka finalde kolundan tuttuğu kupayı adeta rakibine hediye etmişti.
Bu yıl ise bu turnuvada Royal Halı Gaziantep ülkemizi başarılı bir şekilde temsil ediyor. Sezon başında fena olmayan bir kadro kuran Royal Halı, koçluğa Jure Zdovc’u getirip Barış Ermiş-Domen Lorbek transferlerini yaptıktan sonra turnuvanın en iyi takımlarından biri haline geldi.
Çeyrek finalde Belarus’un Tsmoki-Minsk takımıyla eşleştiler. Minsk son beş sezondur bu turnuvaya katılıp elle tutulur bir başarı elde edemedi. Bu eşleşmenin ilk maçı Salı akşamı Gaziantep’te oynanacak, rövanşı Perşembe günü Minsk’te oynanacak ve durum 1-1 olursa son maç da gelecek Salı günü Gaziantep’te oynanacak.
Gaziantep’te takımın istatistik liderleri yabancı oyuncular. Tecrübeli gard Ernest Bremer 10 sayı-4 asist ortalamalarına sahip, Lorbek 11 sayı-2 ribaund-2 asist ortalamalarına sahip. Borovnjak-Stevic ikilisine ise ‘tek’ olarak bakmamız daha iyi olur. Toplamda 24 sayı-13 ribaund-3 asist ortalamasıyla oynuyorlar. Serkan Erdoğan 10.5 sayı-5.5 asist ortalamaları ve Barış Ermiş de 13 sayı-3 ribaund-8 asist ortalamalarına sahip. Tecrübeli isimlerin yanında genç oyuncular Mutlu Akpınar, Can Uğur Öğüt, Murat Göktaş ve Sertaç Şanlı da önemli süreler alıp, uluslar arası tecrübe kazanıyorlar.
Arif ŞAHİN
sahinarif88@hotmail.com