Euroleague B Grubu’nda mücadele eden temsilcimiz Anadolu Efes Eurolegue’de oynadığı üstüste üçüncü maçını kaybetmesine rağmen Zalgiris’in deplasmanda Brose’yi yenmesiyle grubu dördüncü bitirdi ve Top16’e yükseldi.
Öncelikle geçen sezonu hatırlayalım. Anadolu Efes geçen sezon çok yüksek bütçeli bir takım kurdu: Jordan Farmar-Jamon Lucas-Semih Erden takıma katılırken, Dusko Savanovic-Sasa Vujacic-Sinan Güler-Kerem Tunçeri-Kerem Gönlüm-Stanko Barac da takımda kaldılar. Anadolu Efes koçluğa Oktay Mahmuti’yi getirdi ve son olarak Josh Shipp’in takıma katılmasıyla Euroleague’de başarılı olabilecek bir kadro oluşturuldu. Sezon içinde sakatlıklar vs. nedeniyle inişli-çıkışlı bir grafik oluştu ve Anadolu Efes Euroleague’e çeyrek finalde veda etti.
Yeni sezonda ise bütçe kısıtlamalarına gidildi.Vujacic ve Farmar’la yollar ayrıldı. Yerlilerden Sinan Güler ve Kerem Tunçeri takımdan ayrıldı. Bütçe kısıtlamasına rağmen Zoran Planinic ve Kostas Vasilieaidis fena transferler değildi. Üstüne Scotty Hopson da bonus oldu.
Efes Euroleague’de sezona çok iyi başladı. Son saniye atışıyla kaybedilen Brose maçı da olmasa 4’te 4 ile başlanmış olacaktı. Anadolu Efes beşinci haftada Euroleague’in en formda olan Real Madrid’e konuk oldu ve ne olduysa orda oldu. Maçı 11. dakika civarında bırakan Anadolu Efes 103-57 ile çok farklı bir yenilgi aldı ve daha da ötesinde takımın hiç mücadele edemediği, başta Planinic-Erden olmak üzere takımın bel bağladığı bazı oyuncuların inanılmaz umursamaz olduğu görüldü. Kalan beş maçta sadece Strasbourg’u yenebilen Anadolu Efes diğer dört maçta maçın kopma anlarını -kötü değil- berbat oynadığı için kaybetti ve –burayı büyük yazacağım- ELENMEYİ HAK ETTİ.
Anadolu Efes’in bu kadar kötü olmasının nedenleri ne; kendime göre sıralayayım…
1- Kerem Tunçeri’nin gönderilmesi – Tunçeri belki takımın esas parçası değildi ama hem Farmar’ın hem de onun ayrılmasıyla takımı kritik anlarda kontrol edebilecek oyuncular kaybedildi. Bu sezonki gard rotasyonu; Doğuş Balbay-Jamon Lucas-Zoran Planinic şeklinde. Doğuş-Jamon ikilisi son derece iyi niyetliler, Jamon zaten geçen sezonki ritminde, Doğuş gelişim gösteriyor ama takımın lideri olması beklenen Planinic o kadar kötü oynuyor ki, söylenecek söz kalmıyor.
2- Dış skorer eksiği – Vujacic’in yerine Kostas Vasilieaidis ve Shipp’in yerine Scotty Hopson kötü takviyeler değil. Kostas 9 maçta 58 üçlük denedi ve 25 başarı buldu, 11.7 sayı ortalamasıyla oynadı. Hücum katkısının yanında savunmada da muazzam etkisi var, oynadığı dakikalarda takımın savunma lideri oluyor. Scotty Hopson da ilk 9 maçta 16 sayı ortalaması yakaladı. Bunun yanında Hopson’ın maç başına 1 asist bile yapmaması ve ortalama 2 top kaybetmesi, savunmada yokları oynaması kabul edilebilir gibi değil. Hopson skorer bir isim ama maçın kopma anlarında sorumluluk almak istemiyor, alsa da başarılı olamıyor. Euroleague’in elit skorerlerinden biri olabilir ama bunun için yanında çok iyi savunmacılar olması gerekiyor.
3- Sakatlıklar ve pota altı sorunu: Pota altı sorunu iki aşamada incelenmeli. Birincisi; sakatlıklar meselesi. Sezon başında Kerem Gönlüm şanssız bir sakatlık yaşadı ve ilk altı maçı kaçırdı. Son dört maçta sahalara dönen Gönlüm kendisinden beklenen katkıyı yaptı mı? Bence yaptı. Gönlüm döndükten sonra ise Barac oynamadı. İki yıldır Barac’ı çoğu zaman haklı olarak eleştiriyoruz ama son dört maçta eksikliği yoğun bir şekilde hissedildi, pota altından skor üretmenin çok önemli olduğu bu grupta Barac kritik anlarda gerekliydi.
Gönlüm’ün sakatlığı nedeniyle takıma katılan Tadija Dragicevic 6.2 sayı ortalaması ve başarılı şut yüzdeleriyle bence değerli bir katkı verdi. Tadja’nın sorunu da savunmada oldu ve onun oyunda olduğu dakikalarda pota altından çok sayı yedik.
…Ve gelelim en önemli soruna: Semih Erden. Erden geçtiğimiz sezon da umursamaz basketboluyla sahadaydı ama yapabildiği çok şey olduğu için ve etrafında iyi bir kadro olduğu için bunlar önplana çıkmıyordu. Bu sezon ise –tabirimi mazur görün- işin suyu çıktı. 19/37 gibi saçmasapan bir serbest atış isabet oranıyla oynayan Erden hücumda da zayıf, zayıf olmasının dışında saçmasapan hareketler yapıyor ve kahraman olmaya çalışıyor. Savunmada ise blok yapması dışında tamamen etkisiz, hepsinin ötesinde kenarda kendini izleyen takım arkadaşlarına oldukça kötü örnek oluyor.
4- Takım kimyası sorunu: Geçen sezon yetenek fazlalığının yanında takım kimyası diye bir şey vardı. Yetenekli yabancıların yanında Kerem Tunçeri-Kerem Gönlüm-Sinan Güler-Ermal Kurtoğlu gibi tecrübeli yerli oyuncularla bu kimya yakalanmıştı. Bu sezon ise takım kimyası diye bir şey yok. Gönlüm dışındaki yerlilerin gönderilmesi, Shipp’in gönderilmesi, Planinic-Erden’in isteksiz ve umursamaz oyunları, Hopson’ın son derece egoist oynaması vs. vs. nedenlerle takım son derece kötü.
5- Anadolu Efes’te bu sezon ciddi bir şekilde oynamak isteyen oyuncular; Doğuş Balbay-Jamon Lucas-Kerem Gönlüm-Kostas Vasilieaidis. Kenarda bekleyen Cedi Osman, Okben Ulubay, Emircan Koşut, Deniz Kılçlı için söyleyebileceğim pek bir şey yok ama bence Planinic-Erden gibi oyuncular yerine bu gençlerle oynasak, kaybetmek bile daha fazla keyif verir.
6- Dusko Savanovic’i unutmuş değilim ama bu adamı hala çözemedim. Pota altı oyuncusu mu desek, dış skorer mi; oyuna dahil mi desek, egoist mi? Hiç bilmiyorum ama şimdilik bu takımın önde gelen isimlerinden biri olduğu aşikar, mutlaka sahada olmalı.
7- Efes, Zalgiris’in Brose’yi yenmesiyle TOP16’e kaldı ama sanki elense daha iyiydi. Top16 E Grubu’nda Fenerbahçe Ülker, Olympiakos, EA7 Milano, Barcelona, Unicaja Malaga ve Kuban-Panathinaikos-Laboral üçlüsünden ikisi var. 14 maç boyunca Efes’in ve Efes’i izleyenlerin işi zor. Umarım gençler daha fazla şans bulur, en azından onları izleriz.